TBMM’NİN AÇILIŞI…
Birinci Dünya Savaşı’ndan (1914-1918) yenilgi ile çıkan Osmanlı Devleti Düverli Muazzama (İngiltere, Fransa, İtalya) ve Yunanistan’la 30 Ekim 1918’de Mondros Ateşkes antlaşmasını imzaladı. Bu imzadan sonra emperyalist ülkeler, Anadolu’yu istila ettiler. İngilizler, Fransızlar, İtalyanlar ve Yunanlar İstanbul’a çıkarma yaptılar. Yunanlar Trakya’nın tamamını işgal ettiler. Ardından 15 Mayıs 1919’da İzmir’e çıkarma yaptılar. İtalyanlar başta Antalya olmak üzere Göller bölgesini, Fransızlar Mersin, Adana yöresini, İngilizler Güneydoğu’yu işgal etti. Ayrıca önemli kentlerimiz ve limanlarımıza (Trabzon, Samsun, Merzifon, Konya, Erzurum ve Sivas) ajan ve komiser olarak elemanlarını gönderdiler. Tam bu aşamada İzmir’in 15 Mayıs 1919’da işgalinden hemen sonra 16 Mayıs 1919’da Gazi Mustafa Kemal Paşa ve 19 kuvvacı arkadaşı Bandırma Vapuru ile Samsun’a hareket etti. 19 Mayıs 1919’da Samsun’a ayak basan Gazi Mustafa Kemal Paşa, sırasıyla önce Amasya’ya gitti. Orada 21/22 Haziran 1919’da Amasya Genelgesini yayınladı. Amasya’dan Erzurum’a giden Gazi Mustafa Kemal Paşa, oradan 23 Temmuz – 7 Ağustos tarihleri arasında Erzurum Kongresini düzenledi. Erzurum’dan Sivas’a giden Gazi Mustafa Kemal Paşa 4-9 Eylül 1919 tarihleri arasında Sivas Kongresini düzenledi. Kongre sonucu Gazi Mustafa Kemal Paşa Heyeti Temsiliye başkanı seçildi. Daha sonra bin bir güçlükle 27 Aralık 1919’da Ankara’da Genel Kurmay Kavşağında seymenler tarafından törenle karşılandı.
Türk tarihinin en önemli olaylarından biri olan(Ulusal Egemenlik) TBMM, 23 Nisan 1920 Cuma günü saat 14.00’ de açıldı. Açılıştan önce tüm komutanlar ve milletvekilleri Hacı Bayram Camisi’nde Cuma namazını halkla birlikte kitlesel olarak kıldılar. Daha sonra halkla birlikte küçük meclis binasına gidildi. Önce tören düzenlendi. Sonra milletvekilleri okul sıraları dizilmiş, meclis toplantı salonunda yerlerini aldılar. TBMM’nin dışında da ana baba günü yaşanıyordu. Meclisin en yaşlı üyesi Sinop Milletvekili Şerif Bey ağır ağır kürsüye çıktı ve konuşmaya başladı. “Değerli arkadaşlar, İstanbul’un geçici olduğu söylenerek yabancı devletler tarafından alındığı ve hilafet makamı ile hükümet merkezinin bağımsızlığının bütün ilkeleriyle birlikte yok edildiğini biliyorsunuz. Bu duruma boyun eğmek, milletimize dayatılan köleliği kabul etmek demekti. Ancak, tam bağımsız olarak yaşama konusunda kesin kararlı olan ve çok eskiden beri özgür ve bağımsız yaşayan milletimiz tutsaklığı şiddetle ve kesin olarak reddetmiş, milletvekillerini hemen toplayarak meclisini oluşturmuştur. Bu büyük meclisin, içte ve dışta tam bağımsızlık içinde kaderini bizzat ele aldığını ve ülkeyi yönetmeye başladığını bütün dünyaya ilan ederek Büyük Millet Meclisini açıyorum. İşgal altında ve türlü baskı ve işkence içinde maddi ve manevi olarak insafsızca yok edilmekte olan, zulüm görmüş bütün illerimizin kurtarılmasında, yüce Tanrının bizi başarılı kumlasını dilerim.” 620 yıllık Sultanlık yönetiminin yerine, halkın egemenliğine(Ulusal Egemenlik) dayanan bir yönetim biçimine geçildi.
Artık yurdumuzda en büyük güç yurttaşlarımızın temsilcisi olan TBMM’ydi. Ulusal kurtuluş Savaşı TBMM’nin denetiminde yapılacaktı. Binlerce yıllık geçmişi içerisinde Türk Tarihi açısından TBMM’nin açılışı en önemli olaylardan birisidir. Egemenlik, kayıtsız şartsız ulusundur.
Kaynak:
Yöntem Gelenekleri ve Türkler - Metin Aydoğan
2. Cilt – Sayfa 935-936, Umay Yayınları