KENT’E DAİR…
Kentimiz değişik uygarlıklara beşiklik etmiş. Bu uygarlıklardan kalan ören yerleri hem kent merkezi, hem de kırsalda hala duruyor. Luvi, Azravi, Etiler, Roma, Bizans, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemi. Bu uygarlıklardan kalan ören yerlerine gerekli özeni gösterebildik mi? Yaşadığım süre içinde (1950’den bu yana) bu kentte yok olan değerleri şöyle bir sıralayalım.
Çamlıktaki taş kışla, Abidin Paşa köşkü (Sakarya İlkokulu idi) yıkıldı. Taş köprünün (Roma M.S:77/78) yan duvarları 1971-1972’de yıkıldı. Yerine metal korkuluklar yapıldı. Şimdi onlarda kaldırıldı, yerine yeniden taş duvar yapılıyor. Taş yapı özgün bir Hükümet konağımız vardı. Konağın ana kapısı üstünde konağa bitişik taş köşkü ortadan kaldırdık. Yol genişletme nedeniyle 1960-1961’de yapıldı bu işlem. Taş köşkü ayakta tutan sütunlar, şimdi Göksu Parkı içinde toprak altında duruyor.
Saray Mahallesinde iki tahta köşk vardı. Biri çarşının tam orta yerindeydi. Akşam Kız Sanat Okulu, diğeri ise bugünkü Selahattin Erden İş hanının bulunduğu bahçedeki bir mücevher gibi duran tahta köşktü… Ne yazık ki bu yapıların bir fotoğrafı bile yok. Bir kentin ruhu olmalı. Var mı? Ve bir kent sakinlerinin “Tarih Bilinci” olmalıydı! Yukarda saydıklarım, sayamadığım taş konaklar yıkılırken hiçbirimizin gıkı bile çıkmadı. Sahi Bucaklı Mahallesi kalenin sırtlarında Asar Kaya’yı bir haftada ortadan kaldırdık. Niye? Bari bundan sonra, Leyla Tol, Eşe Kadın, Şefika Hanım, Haydar Arslan, Bucaklı mahallesindeki harap Ahmet Göksu konağı ile Fuat Levent’in taş konaklarını “ eseri Atika” olarak koruyalım. Bir de 1935’li yıllarda Mersin Valisi Tevfik Sırrı Gür’ün çabasıyla, Yörük obalarının dağlardan develerle getirdiği taşlarla yapılan, taş yapı Silifke Ortaokulu sonradan Silifke Lisesi binasını unutmayalım.
Aylardır, Saray Mahallesi Cavit Erden Caddesi ile ona koşut ırmak boyu parkta bir yenileme çalışması var. Sokaktaki arkadaşlara sordum, nedir bu, ne oluyor? Diye. Cavit Erden Caddesi, barlar sokağı olacakmış. Bu nedenle yol yenilenecek, eski binalar onarılacakmış. Cavit Erden Caddesinin şu andaki durumu bana çocukluğumu anımsattı. Bugün Taşucu Caddesi dediğimiz caddeye o zamanlar “Ak yol” denirdi. Yolumuz toprak ve kayrak taşlıydı. Her yağmurda yer, yer çukurlar dolar. Okullara bata, çıka gidip, gelirdik. Şimdi Cavit Erden Caddesinden geçerken, ister istemez o günleri anımsıyorum. Yol üstündeki mekânlar, esnafta çok bezgin. Bu iş bir an önce bitse diye bekliyorlar. Irmak kenarını da eski güzelliği ve temizliğine kavuşturmalıyız.
Kentimiz için, bir çivi çakan, bir tuğla veya taş üstüne taş koyan herkese minnettarız… Sağ olup, Varolsunlar…