Çorap Söküğü
ŞEY…
Sesin sustuğu yerde peynirle, kavunla, leblebiyle “İki kadeh içeyim de dünyanın rengi değişsin” demeye niyetlenmişken yine önüme bir pas yuvarlandı, ‘Al da at Barselona kalesine’ der gibi. (Tabii ki Barselona diyeceğim, İrlanda diyemem Silivri soğuk!)
Ne yazdığı okunur bir gazeteci, “Bu kadar adam nereye ‘şey’ edecek?” diye sormuş yazısının başlığında.
Gelişme bölümünde tekrarlamış soruyu: Bu kadar millet nereye şey edecek?
Yazının sonuç kısmına geldiğinde, “Bu şehir daha Erdemli’nin kanalizasyon sorununu çözememişken…” deyip bir daha sormuş, noktayı koymuş: İyi de bu kadar insan nereye şey edecek?
Haklı, yerinde fakat ‘ortaya karışık’ sunulunca öznesi eksik bir soru olmuş.
Mevzuyu ısıtıp ısıtıp gündemde tuttuğu için Abidin Yağmur’a, mevzuyu didiklenmiş biçimde aktaran Abdullah Ayan’a açık teşekkür edeyim.
Şimdi soruyu “çok da şey yapmadan”, “şeyini şey etmeden” muhatabı Silifke ile Mersin Büyükşehir Belediye Meclisinin ‘Cumhur İttifakı’ üyelerine havale edeyim:
Katledilmesine el kaldırdığınız Silifke Tisan koyunda inşa edilecek iki katlı bin adet saray yavrusunda bu kadar ‘adam’, ‘millet’, ‘insan’ nereye şey edecek?
Nasıl?
Ne buyurdunuz?
Siz de haklısınız! Çok da ‘şey’ yapmamak lazım!
**
Bitirirken…
Kelime oyunlarını çok seven, bana şiiri sevdiren şair Özdemir Asaf gibi tehlikeli sulara giremem. Ceketimi yağmurlara astığımdan beri tehlikeli şiir okumam. Korkarım güzelim, korkarım!
Usul usul, kıyıdan kıyıdan kulaç atar TDK Sözlük’ü açar “ŞEY” nedir diye bakarım:
“Madde, eşya, söz, olay, iş, durum vb.nin yerine kullanılan, belirsiz anlamda bir söz.”
Yorum hür aslolan gerçeklerdir.
Şeyini şey etiğimin şeyini ‘duruma göre’ artık sen bileceksin Abidin!
İyi uykular Mersin!