KARA KURU KAVRUK
… köyün dışına ilçeye, liseye giderken ki, tedirginlik hatta daha da fazlası. İle, Mersin’e gittiği 2-3 gün yokken, İl dışına, Bölge dışına, bambaşka yerlere, diyarlara, memleketlere nasıl gidilecek. Orası neresi, kim çıkacak karşımıza, neler bekler bizi? Bu yokluk içinde oralarda nasıl edilecek, yapılacak, yaşanacak? Büyük bir boşluk, diyerek geldiğimiz noktadan devam etmeden önce bir hatırlayalım, lise zorluklarla dolu olsa da aslında hayatın dönüm noktası olmuştur birçok yönden bakıldığında. Bünyesel, sosyal, psikolojik vs birçok yönden gelişme olmuş, bir nebze kendini aşmış, tabiri caizse kozayı yırtmıştır bu KARA EVLAT. Şöyle ki; o vakte kadar köy dışına çıkılmamış hayatta, Liseyle birlikte İlçeye gidilmiş, kendi ayakları üzerinde durma mücadelesi olmuştur…
“Hiyin oğlaklarım, hiyin, hormancıyı da atlattık” diyen rahmetli BABAM bir taraftan, anlatılan “o kadar okudun, keşke azcık daha okusaydın da ormancı olsaydın” diye anlatılan hikayeden mi etkilemiştir bilinmez ama kaderi İLAHİ böyle uygun görmüş ve ol demiş, bizlerde kazanmışız, Karadeniz Teknik Üniversitesi ORMAN MÜHENDİSLİĞİ Bölümü’nü. Başlarken değindiğimiz, köyün dışına ilçeye, liseye giderken ki, tedirginlik hatta daha da fazlası. İle, Mersin’e gittiği 2-3 gün yokken, İl dışına, Bölge dışına, bambaşka yerlere, diyarlara, memleketlere nasıl gidilecek, orası neresi, kim çıkacak karşımıza, neler, ne ZORLUKLAR bekler bizi gibi bir sürü soruyla başlar yeni bir macera, bu KARA KURU KAVRUK’un hayatında… Hazırlanır valiz, kayıt için giderken tek seferde gidilecek ve muhtemelen dönem arasına kadar gelinmeyecektir. Ve çıkıldı yola, aynı dönem KTÜ (Ordu) Ziraat Mühendisliği’ni kazanan teyzemin oğlu (deyzemin guzusu) ve ortanca oğlu İsa Abimle birlikte önceden sözleşildiği üzere, Mersin’de buluşuldu ve birlikte yola çıkıldı. En azından Ordu’ya kadar birlikteyiz, onlar orada inecekler biz ise devamında yalnız devam edip, Trabzon otogardan bizi karşılayıp yol gösterecek olan, İsa abimin asker arkadaşı olan ve hiç görüp, tanımadığım Murat abi (ki sağ olsun çok emeği var üzerimde, çok ekmeğini yedik, ALLAH’ım onlardan hep razı olsun).
Yola çıkıp, Ordu’ya kadarki süreci çok fazla hatırlamıyorum, muhtemelen kendimi daha güvende hmiş, yanımızda bir büyüğün olmasının vermiş olduğu rahatlık ile sürmüştür. İkindinden başlayan Mersin-Trabzon yolculuğu, sabahın seheri saat 5-6 sularında Ordu’da teyze oğullarının inmesinden sonra başlamıştır, asıl tedirginlik, korku. Sizde de olur mu bilmem ama yeni bilmediğim bir şeye başlarken, içimde bir kor alev yanar, göğsüm daralır, adrenalin yüklemesi yaşar ve gürpüldü sarar BENi. O zamanlarda aynı durum ve hal içerisinde kalan 4-5 saatlik yol nasıl geçti, sürdü anlatamam, ancak yaşanır. Muavine belki 3-4 defa sorma gereği duydum, geldik mi Trabzon’a, burası Trabzon mu? Vs sorularla hele, KTÜ Eğitim Fakültesi (Akçaabaat)’nin yanında durduğumuzda inen nice yolcuyla ve devam edip bir geçişimiz var oraları ki, aha kaçırdım, sonraki durduğu yerde insem nasıl geri gelirim, Murat abi ile nasıl buluşacağım gibi bir sürü soru dolaşırken kafamın içinde, beni uyarmış olmasına rağmen kendimi sağlama alma gayesiyle olsa ki dayanamayıp muavine tekrar sorma gereği him, “Burası Trabzon Otogar değildi ve benim de inmem gerekmiyordu değil mi?” diyerek…
KARA ÇADIRIN KARA EVLADI
KARAyolcu Orman Mühendisi