ERZİNCAN’DAKİ KADİM DOST…
Erzincan’a 1969’un Ağustos ayında atandım. Daha öncesi de görevle Erzincan’da bulunmuştum. Erzincan; etrafı dağlık, ortası bağlık, kanadında kuş olan temiz insanlar diyarı, can Erzincan… Büyük Erzincan depreminden sonra (1939), Erzincan kuzeyde inşa edilmiş. İki ana cadde üzerine kurulu kent, Sivas-Erzurum ve güney-kuzey doğrultusundaki Ordu Caddesi civarında iskân edilmiş. Bendeniz o zamanlar daha bekârım. Ordu misafirhanesinde kalıyor, sabah ve akşam yemeklerini misafirhanede (sahanda yumurta) yiyordum. Kışlaya gitmeden, misafirhane karşısındaki Aydınlar Pasajından günlük gazetelerimi aldıktan sonra servis otobüsü ile kışlaya gidiyordum. Aydınlar Pasajı’nın girişinde büyük bir kırtasiye dükkanı, tam karşısında kuruyemişçi, arka tarafta da gazete satış yeri vardı. Gazete Bürosunu çalıştıran Erol Kahraman adındaki arkadaşla tanıştık. Ben yaştaydı, akrandık. Giderek dostluğumuz pekişti. Pasaj dayılarınınmış. Dostluğumuz pekiştikçe, mesai bitince Erol’a uğruyor, büroda oturuyordum. Öyle zamanlar oluyordu ki Erol izin alıp bir yerlere gidiyor, bana da büroya bakar mısın? Diyordu. Bendenizde gelenlere gazetelerini veriyordum. Bazı zamanlar meslektaşlarım gazete almaya geliyor, şaşırıp kalıyorlardı. Sonradan öğrendim, Erol’un kısa ayrılışlarında kırtasiye dükkânından dayıları bendenizi izlermiş. Erzincan’a yeni gelmiştim. Birbirimizi tanımıyor, huyumuzu, suyumuzu bilmiyorduk. Hani derler ya “Sarımsak bile, kendini kırk gün saklarmış.” Diye. Onlar beni, ben onları tanıdıkça onlardan biri oldum. Erzincan, güzel, temiz insanlar diyarı… Erol ve dayıları aslen Kemahlıydılar. Beni Kemah’a götürdüler. Oradaki yerlerini, yurtlarını gördüm. Kemah’taki ören yerlerini (Melik şah) gezdik.
Onlar beni, ben onları tanıdıkça akşam sofralarına çağrılır oldum. İyi ve kötü günlerinde birlikte olduk. Dayıların oğulları ve Erol’un yeğenleri ile Örneğin Mesut’la iyi arkadaş olduk. Erol’un kız kardeşi, meslektaşım Adnan abiyle evliydi. İşini layığı ile yapan düzgün bir Topçu subayı idi. Erol’un annesi babası da çok iyi insanlardı. Erol, Ankara Hukuk Fakültesini 4 yıl sonra bırakıp gelince, bu işe en çok üzülen sanırım İbrahim amca olmuş. Erol’un, 4 kızı, bir de oğlu vardı. En küçükleri olduğu için oğlu Ali Haydar’ı çok merak ediyorum. Gelelim kadim dostum Erol’un büyük başarısına; 80 yaşından sonra Hukuk Fakültesini bitirmiş. Ne isterdim biliyor musun? Keşke baban sağ olsaydı da bu başarını ve diplomanı görseydi. Seni yürekten kutluyorum. Hepimize, herkese örnek oldun. Seninle gurur duyuyor. Başarılarının devamını diliyorum.