EKONOMİK KURTULUŞ SAVAŞI…
Avro ve Dolar karşısında her gün, her an değeri düşen Türk Lirası ve bundan ötürü yaşanan pahalılığa karşı ülkemizi yönetenler, “Ekonomik Kurtuluş Savaşı” başlattıklarını söylediler. Yöneticilerimize başarılar diliyoruz. 9 Eylül 1922’de muzaffer Türk Ordusu İzmir’e girdi. Bir gün sonra (10.EYLÜL.1922) Gazi Mustafa Kemal, İzmir’in dışındaki tepelerden düşman istilasından kurtarılan kenti izlerken, arkasında duran gazetecilere, “Arkadaşlar bundan sonraki kavgamız, iktisadi kavga olacaktır.” Demiş. Bundan bir süre sonra Gazi Paşa Ankara’ya döner. Arkadaşları ile görüşen Gazi Mustafa Kemal, 3,5 yıl süren savaş sonucu yakılan, yıkılan yerleri onarmak ve ülke ekonomisini ayağa kaldırmak için, İzmir’de bir İktisat Kongresi düzenlenmesinin yararlı olacağını dile getirir. Türkiye’nin her yerinden gelen katılımcıların 17.Şubat.1923’te İzmir’de toplanır. Gazi Paşa, İzmir İktisat Kongresinde yaptığı konuşmada, “Osmanlı İmparatorluğunun batısının en büyük temel nedeninin iktisadi olduğunu belirtir. Ülkemiz bir an önce kalkınma atılımlarına başlamalıdır. İlke olarak 3 beyazla Un, Şeker ve Bez (kaput bezi) fabrikalarını kurmakla işe başlanmalıdır.”
Doğan Avcıoğlu üstadımızın “Türkiye’nin Düzeni, Dün, Bugün, Yarın”da da belirttiği gibi, toplu iğne bile dışarıdan getirilmektedir. Atölye ve fabrikalarda çalışan insan sayısı 20 bini geçmemektedir. Yeterince karayolumuz yoktur. Yurdumuzda var olan 4 bin km. demiryolu ağının 1 metresi bile Türkiye Cumhuriyetinin değildir. İşin en kötü boyutu nüfusumuzun yarısından fazlası yaşlı, sakat, verem, trahom, frengi, tifo, tifüs ve sıtmadır. Halkımızın yüzde 90’nından fazlası okuma-yazma bilmemektedir. Okullaşma oranı ise çok düşüktür. Nüfusumuzun yüzde 80’den fazlası köylerde yaşamaktadır.
Cumhuriyetin kuruluşu ile birlikte çağdaş uygarlığa yetişme çabalarına ‘ Harf Devrimiyle Latin Alfabesinin kabulüdür. 1929’daki Dünya Ekonomik bunalımı, şüphesiz ülkemizi de etkisi altına aldı. Yurdumuzda yeterince sermaye olmadığından, karma ekonomi esas alındı. 1930 yılında 4 yıllık planlama yapıldı. Bu plan 3 yıl içinde bitirildi. Ve 2. Planlama dönemine geçildi. Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın aramızdan ayrılışına kadar ki 15 yıllık o yokluk döneminde 40 fabrika yapıldı. KİT’ler kuruldu. Sümerbank, Eti Madencilik, ağır sanayi (Karabük Demir-Çelik) kâğıt sanayi, yağ fabrikaları ve barajlar. Hepsi yabancıların olan Demiryolları millileştirildi. Yeni demiryolları yapıldı. Nazilli Basma fabrikasının (1937) açılışına katılan Gazi Paşa yaptığı konuşmada “Her fabrika bir kaledir demiş. Hep merak etmişimdir. Neden böyle söylüyor diye? İlk kurulan Alpullu (Ergene yakınında) şeker fabrikasını gezmiştim. Bir fabrika ile yoktan var edilmiş bir kent gördüm. Okullara öğrenci taşıyan servis araçları, fabrika yakınındaki memur ve işçi evleri (Bahçeli ve hepsi sanki birer çiçek parkı gibi) sosyal tesisleri, insanları temiz ve iyi giyimli, adil gelir dağılımı ve sosyal dayanışmanın üst düzey olduğu bir yerleşim yeri. Ne yazık ki bu 40 fabrikanın tamamı özelleştirildi. Özelleştirme deyince benim usuma iki şey geliyor. Biri işsizlik, ikincisi pahalılık… Tarım ve hayvancılığı ihmalimizin (1950’li yıllarda dünyamızda kendi kendine yeterli 7 ülkeden biriydik.) Cezasını ulusça ödüyoruz.
Her şeye rağmen, umudumuzu asla yitirmiyoruz. Gelecek; daha güzel olacak.
Kaynak: 1) Türkiye’nin Düzeni Dün, Bugün, Yarın-Doğan Avcıoğlu 2)Mustafa Kemal’in Akıllı Projeleri (1-2)*Sinan Meydan