Durmuş Hocam…
İki binli yılların başıydı. ADD’nin Ankara’da genel kurulu vardı. İki gün sürecek genel kurula gidecektik. Terminalden otobüse bindik. Mut-Konya yolunu takiben yolculuk yapıp, Ankara’ya ulaşacağız. Otobüsümüz Mut’a geldiğinde 5 dakika mola verdi. Mut’tan Konya, Ankara’ya gidecekler otobüse bindiler. Silifke’den gelirken yanım boştu. Mut yolcularından yaşlıca bir bay yanıma oturdu. Yol uzundu, susmak olmaz. Birlikte giderken tanıştık. Önce kendimi tanıttım. Sonra da o kendini tanıttı. Adı Durmuş (Ak)’muş. O da benim gibi Mut ADD Şube Başkanı olarak Ankara’ya ADD’nin Genel Kurulu’na gidiyormuş. Yolculuk sırasında çocuklarımızdan ve kentimizden bahsettik. Öncelikle Köy Enstitülü öğretmen olduğunu söyledi. Tanıdığım tüm Köy Enstitülü Öğretmenler çok üretken ve çalışkandı. Durmuş Öğretmenim, çocuklarını okutmuş. Evermiş, hepsine birer kayısı bahçesi yapıp, vermiş. Bir oğlu Mersin’de avukatlık yapıyormuş, adını sordum, avukatın adı Yücel’miş. Oysa Yücel Ak’ı önceden tanıyordum. Askeri Hâkimlikten emekli çok yakın bir arkadaşımdı. Silifke’de davalarına geldiğinde bana uğrar, konuşurduk.
Ankara’ya gelecek delegeler için, genel kurulun yapılacağı yere yakın otellerde yer ayırtılmıştı. Yolculuk bitip, terminalde (AŞTİ) indik. Hemen bitişikteki metroya bineceğiz. Durmuş hocam, Siz metroya hiç bindiniz mi? Dedim. O’da benim gibi binmemiş. Üstelik genel kurulun yapılacağı yeri de iyi bilmiyorduk. Hocam dedim, el ele tutuşalım, Ankara’da kaybolmayalım, dedim. Gülüştük, bir taksiye binip kalacağımız otele gittik. Bir oda kiraladık. Aynı odada kalacaktık. İki gün aynı odada kalınca, bol bol konuşup, dertleştik. Memleketimizin ahvali, temel konumuzdu. Öyle ya, iki Türk yan yana gelince, “Ne olacak bu memleketin hali” derlermiş ya! O iki günde, Durmuş hocamı tanımaya çalıştım. Bana Toroslardaki kır çiçekleri gibi temiz bir insan olarak gözüktü. Gerçekten de öyleymiş. Lise tahsilini Mersin Lisesinde (Şimdilerde Tevfik Sırrı Gür Lisesi deniyor.) yatılı okudum. Taşeli’nin kentleri olan Anamur, Bozyazı, Aydıncık, Gülnar, Ermenek ve Silifke’de daha lise açılmamıştı. Haliyle Taşeli ilçelerinden gelen öğrenciler olarak birbirimize daha yakındık. Hemen hemen hepsi birbirinden akıllı öğrencilerdi. Örneğin Mut’tan İTÜ bitirip inşaat mühendisi olan Reşat Alatalı ile Almanya’da okuyan yüksek Ziraat Mühendisi Ömer Ceylan arkadaşlarımla çok iyi anlaşırdık. Ömer Ceylan’ın sonradan Profesör olduğunu duydum. Ankara-İstanbul’a ya da başka kentlere gidip geldikçe Mut’tan geçtik. Mut’a çok yakınlık duyarım. İçinde yaşayan dostlardan ötürü, şu anda Silifke’de de Mut’tan gelip, yerleşen çok dostumuz var.
Durmuş Hocam, ADD Mut Şubesindeki görevini bıraktıktan sonra Mut THK başkanlığı yaptı. Bu güzel, düzgün insana çok değerli Durmuş Hocama derin saygılarımla…