ÇAMLIBEL…
1980’li yıllarda ailecek ne zaman tatile gelsem, ilk aradığım dostlardan biri Kara Müdür (Hüsamettin Gerekli-1947-2020) olurdu. O zamanlar Mukaddem Mahallesinde, orta yerinde ulu bir çam ağacı olan toprak damlı bir evde otururlardı. Babası arabacı Kara Osman, bahçedeki o ulu çamdan ötürü ölümünden önce “Oğlum, Çamlıbel’i bekleyeceksin” demiş. Bir süre tatile geldiğimizde Çamlıbel’de oturmayı alışkanlık haline getirdik. Alevi dedelerinin deyişine göre “Muhabbet demsiz olmazmış.” Ulu çamın altına oturduğumuzda mahalleden davulcu, kemancı ve de klarnetçi gelir. Evvel giden ahbap ve dostlar ruhuna eski Silifke türkülerinden başlardık. Aldım geldim, ince kumdan hurmadan, her yanı elmas, urfani ve sarı yayla ile muhabbet sürerdi. Bu süreçte kimi zaman hüzünlenir, kimi zaman da gülerdik. Mukaddem Mahallesinin sakinleri damlardaki kurulu cibinlik içerisinden bizlere eşlik ederler, muhabbet saat:23-24’e kadar sürer, sonra da evlerimize giderdik. Orada çalınıp, çığrılan türküleri kasete almıştım. Sanırım o güzel kaset sonradan kayboldu.
Hüsamettin Gerekli’nin ailesi ile ilişkilerimiz 1940’lı yıllara dayanır. Ablam Sevim Bütün (1935-1998) ile Hüsamettin’in büyük ablası Melek Hanım Cumhuriyet Okulunda sınıf arkadaşlığı yaparlar. 1950’li yıllara gelindiğinde küçük ablası Yıldız Hanımla bendeniz sınıf arkadaşı oluruz. Anneleri Esme Teyzemiz, vakitsiz dul kalınca, 3 kız, bir erkek toplam 4 çocuğunu evinde şalvar, bizlere de ırmakta giyeceğimiz, Sümerbank bezlerinden don dikerdi. Çıkmasın diye donlarımızın lastikleri yuvarlak lastikten sıkıca olur. Halen o donların lastik izlerini bellerimizde taşıyoruz. Ölçü almak içinde ara sıra evimize gelir. Rahmetli anamla dertleşirdi. 2. Dünya Savaşı yeni bitmişti. Zor yıllardı. Ortaokul, lise derken üniversite ve yüksekokullara gittik. Kısa görüşmelerimiz ancak bayram tatillerinde olurdu. Hüsamettin Gerekli-Ankara Fen Fakültesini kazanmıştı Beş evlerde bir apartmanın zemin katında Celil Hoca (Celil Semizer) birlikte kalıyordu. Irmak Kitapevi’ne plak, kaset ve kitap almak için Ankara’ya gittiğimde Kara Müdür’ün (H. Gerekli) Bahçelievler’deki evlerine giderdim. Fırından sıcak birkaç ekmek alır, kapıyı çalardım. Hüsamettin erken kalkar, Celil Hoca daha yatıyor olurdu. Biraz sonra yer sofrası olarak bir iki eski gazete yere serilir. Üstüne çay bardakları, kesme şeker, siyah zeytin ve sıcak ekmekler konur. Sofra hazırdır. Celil Hocayı kaldırır, yerde serili sofranın kenarına bağdaş kurup, güle oynaya kahvaltımızı yapardık. Kahvaltıdan sonra Celil Hoca DTC Fakültesine (Tarih bölümünde okuyordu) gider. Hüsamettin’le birlikte biz de Samanpazarı’na gider, plak, kaset ve kitap seçerdik. Alacaklarım biterse, o akşam Silifke’ye döner, değilse bir gece Bahçelievler’de konukları olurdum. 1978’de evlendim. Bir süre sonra Saray Mahallesinde Fırıncı Sakıp’ın kızı Fransızca öğretmeni Fatma Hanımı (ki kız kardeşimin okul arkadaşı idi) önerdim. Hüsamettin Gerekli Fatma öğretmenle evlendi. Bir oğlu, bir de kızı oldu. Önümüzdeki uzun süreçte ikimizde çocuklarımızı okuttuk. Emekliye ayrıldıktan sonra daha sık görüşüp, konuşmaya başladık. ADD Silifke Şubesinin en eski üyelerindendi. Son genel kurulda yönetim kuruluna seçildi. Görev dağılımında başkan vekilliğini üstlendi. Geçen yıl açık kalp ameliyatı geçirmişti. 10 gün önce hastaneye kaldırıldı. O’nu 9 Ekim 2020 günü yitirdik. 10 Ekim 2020 günü öğle namazından sonra Erenler Tepesi yamacındaki kent mezarlığına defnedildi. Çam ağaçlarının gölgesinde, babası Arabacı Kara Osman’ın yanında yatıyor.
Kara Müdür, seni çok özleyeceğiz. Ruhun şad olsun. Işıklar içinde uyu...