BİR KİTAP…
Korona virüsün bizlere en büyük yararı, kitap okumaya daha çok zaman ayırmamıza neden olmasıdır. Bugüne dek birikmiş, okuyamadığımız bir yığın kitabı okuma olanağımız oldu. Bunlardan biri Cumhuriyet yayınlarından, Kadriye Hüseyin tarafından yazılan “Mukaddes Ankara’dan Mektuplar” isimli kitaptır. Kitap, Ekim 1999 tarihinde yayınlanmış. Cemile Necmeddin Sahir Sılan tarafından Fransızcadan dilimize kazandırılmıştır. Kitabın yazarı Mısırlı prenses Kadriye Hüseyin, 16 Nisan 1921’de Samsun’a geliyor. Samsun’da birkaç gün kaldıktan sonra Çorum’a gidiyor. Çorum’dan hareketle Yahşihan’a, daha sonra da 26 Nisan 1921’de Mukaddes Ankara kentine geliyor. Ankara’ya gelirken, yol boyu konvoylar, kafileler, askerler görüyor. Geçtiği yerdeki yetkililerle görüşüyor. Ulusal Kurtuluş Savaşı ile ilgili halktaki heyecan ve kararlılığı görüyor. Ankara’ya geldiğince Çankaya’ya çıkıyor. Gazi Mustafa Kemal Paşa ile görüşüp, kitabını ona takdim ediyor. Gazi Mustafa Kemal Paşa, kitabı çok beğenmiş. En kısa zamanda Türkçeye çevrilerek okurlara sunulmasını istemiş. Mısırlı prenses Kadriye Hüseyin. Başta Gazi Mustafa Kemal Paşa dâhil, Türk Ordusunun bütün komutanları tanışıyor. Onlarla ilgili “başta Rafet Bele olmak üzere” görüşmelerini not alıyor. Bunlara kitabında yer veriyor. Mısır prensesi Kadriye Hüseyin iyi bir gözlemci.
Prenses Kadriye Hüseyin, Çankaya’da Gazi ile görüşürken, O’nun Asya ve Afrika meselelerinde seçkin bir uzman olduğunun farkına varmış. Şöyle konuşmuş prensesle; “Biz tahrikçi değiliz. Kimseyi nüfuzumuz altına almak istemiyoruz. Fütuhat peşinde de koşmuyoruz. Avrupa’dan bize davet gelir gelmez cevap olarak murahhaslarımızı (delegelerimizi) yola çıkardık, fakat... Onlar henüz buraya dönmeden neler olduğunu gördünüz. Biz şüphesiz, sulh istiyoruz, şerefli bir sulh… Fakat onlar bizi mahvetmek istiyorlar. Ben bunun sebebini biliyorum...” Memleket bin bir sıkıntı içerisinde iken dışarıdan gelen düşman, içerdeki işbirlikçiler ve isyancılar boğuşurken, yine de umdu korumak ve onu yeşertmek kolay bir iş değildi. Çankaya bahçesinde prenses Kadriye Hüseyin ile dolaşırken, Gazi konuşmasını sürdürüyor. “Bununla beraber ümidimi asla kaybetmedim, dedi. Şimdi her taraftan koşup gelen büyük asker akımına bakınız. Bunları, kendi imkânlarımız dâhilinde burada, bu temerküz (toplanma) şehrinde teslih (silahlanıyor) ve teçhiz ediliyor. (donanıyor), bir müddet talim ve terbiyeye tabi tuttuktan sonra cepheye sevk ediyoruz!” “Hakka şükürler olsun, zabitanımız eksik değil. Harbi Ummide iktibas ettikleri (kazandıkları) tecrübeden şimdi yararlanıyoruz. Yarın buraya gelecek olan Rafet Paşayı göreceksiniz. Cepheden geçerken de İsmet Paşa ile tanışacaksınız.” Gazi, konuşmasını burada bitirir. Prenses Kadriye Hüseyin’le bahçedeki çardağa birlikte giderler. Cumhuriyet yayınlarının tamamına yakınını okuduğumu sanırdım, yanılmışım. Kitaplığı karıştırırken elime geldi. Bir yabancının dilinden Kurtuluş Savaşını ve o günlerin anılarını okumalıydım. Bir ustanın deyimi ile “Anılar, belleğimizin çivileriymiş. Meraklısına ve tüm okurlara öneriyorum bu kitabı... İyi okumalar...
Kaynak: Mukaddes Ankara’dan Mektuplar-Yazan: Kadriye Hüseyin Sayfa:73-75