ANDIMIZ…2021 Danıştay, 14 Mart 2021 tarihinde Andımızın okullarda okunmamasına karar verdi. Andımız ilk kez 23 Nisan 1933’de okunmuş. Orijinal metin, 1972 ve 1997’de iki küçük değişikliğe uğramış. Her devletin kuruluşunun temel bir felsefesi vardır. Gazi Mustafa Kemal Paşa, 10 Eylül 1922 sabahı daha İzmir’e girmeden yanındakilere (Halide Edip Adıvar, Falih Rıfkı Atay); “Bundan sonraki kavgamız iktisadi alanda olacaktır. İktisadi ve kültürel başarılarla övüneceğiz.” Der. Ulusumuzun temel ilkelerinin, tam bağımsızlık ve ulusal egemenlik olduğunu belirtir. En az silahlı kuvvetler kadar önemli olan öğretmenlerin (İrfan Ordusu) olduğunu söyler. Öğretmenlere büyük değer verir. Onlara, “Yeni nesil sizin eseriniz olacaktır. Fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller” yetiştirilmesinin Cumhuriyetimizin temel şiarı olduğunu söyler. Türk Ulusunun kendi benliğini tanıması ve dilimizin gelişmesi için TTK ile TDK (Türk Tarih Kurumu-Türk Dil Kurumu) kurumlarını kurar ve çalışmalarına katılır. Türkiye Cumhuriyetinin temel ereği çağdaş uygarlığa ulaşmaktır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk,  medeni olmanın ne denli önemli olduğunu şöyle açıklıyor. “Medeniyet (uygarlık) öyle bir ateştir ki o’na bigâne (kayıtsız) kalanları yakar, ezer geçer.” Andımızı kaldırmak; Cumhuriyet devrimine karşıtlıktır. Yaklaşık yüz yıldır (98) okunmakta olan Andımızın ne kusuru vardı da kaldırıldı? Yanlış olan; doğru ve çalışkan olmak mıydı? Küçükleri korumak, büyükleri saymak mı? Yurdunu milletini canından çok sevmek mi? Yükselmek, ileri gitmek mi? Varlığını Türk varlığına armağan etmek mi? Çağdaş uygarlık yolunda aklı ve bilimi rehber edinerek durmadan yürümek mi? Sizce neydi eksikliği? Bu olağanüstü anlamlı “And’ı“ dönemin Milli Eğitim Bakanı Reşit Galip yazmış. Reşit Galip, Mustafa Necati, Vasıf Çınar; Cumhuriyet Devriminin yılmaz savaşçıları idi. Ne yazık ki üçü de genç yaşta yaşamdan ayrıldılar. Reşit Galip öldüğünde 41 yaşındaydı. Cebinden 5 lira çıktı. Doktor ve milletvekili idi. Doğru bildiklerini, Atatürk’ün huzurunda bile eğilip, bükülmeden sözünü sakınmadan söyleyebilen Devrimci ve Demokrat bir yurtseverdi. Türkiye Cumhuriyeti aklı ve bilimi rehber edinerek çağdaş uygarlığın da ötesine ulaşacaktır.  Yazıyı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 10. Yıl nutkunun son bölümü ile bitirelim. “Sonsuza akıp giden her on senede bu büyük millet bayramını daha büyük şereflerle, mutluluklarla huzur ve refah içinde kutlanmasını gönülden dilerim. Ne mutlu Türk’üm diyene” Unutmayalım… Bu coğrafyaya 11.yy.dan beri” başta Venedik ve Cenevizliler olmak üzere”  Türkiye deniyor...