TARIMDA, SANAYİDE, YERLİ VE MİLLİ ÜRETİMİMİZE DAHA ÇOK DESTEK VERMELİYİZ.
Korona virüs salgını süreciyle başlayan “YENİ NORMAL” de en liberal ülkelerin bile artık yerli ürünlerinde korumacılık yapmaktadırlar. Biz de tarıma, sanayiye, yerli ve milli üretimimize daha çok destek vermek zorundayız.
Covid-19 salgınının tüm dünyayı etkileyen ‘yeni normal' kavramıyla ekonomilerin de ‘yeni normal' üzerinden bir dönüşüme gitmek zorunda kalmışlardır. Daha kontrollü, insan sağlığına önem veren, sadece çalışanların değil, üretim, paketleme, lojistik, dağıtım ve son tüketicinin de düşünüldüğü yeni bir ‘üretim-pazarlama-dağıtım ve tüketim' sürecinin başlamıştır.
Üreticiler ne üretirse üretsin artık tüm bu süreçlerde ‘yeni normal' kavramını düşünmek zorundadırlar. Bu süreçlerde maliyetlere yansımaktadır.
Bu noktada kapsamlı destek mekanizmalarının veya teşvik edici sistemlerin kamu tarafından düşünülmesi gerekmektedir.
“Yerli üretim daha çok desteklenmelidir”
Liberal bir ekonomi politikamız var. Bundan vazgeçme değil de yerli üretime destek anlamında biraz daha korumacı olmalıyız. Son yıllarda döviz kurlarındaki aşırı yükselme, birçok alanda ithalata bağımlı bir ülke olmanın ne kadar riskli olduğunu bir kez daha göstermiştir. Özellikle kendi üretme imkânımız olan alanlarda artık ithalattan vazgeçmek zorundayız. Bugün dünyanın en liberal ülkeleri bile kendi yerli ürünlerinde korumacılık yapmaktadır. Biz de tarıma, sanayiye, yerli ve milli üretimimize daha çok destek vermek zorundayız. Bırakın ürünü, ABD bu hafta nitelikli göçmenlerin bile ülkeye girmesine izin vermeyen bir yasa çıkarıyor. Yani, insanına da korumacılık uyguluyor. Yani, konu sadece milli ürün veya üretim değil, bunun istihdama yansıyacağı katma değere de bakmak lazım.
Kalın sağlıcakla...