AYNANIN ARKASINI GÖREBİLMEK Harbi insanlar vardı. Mert, özü, sözü bir olan, her konuda gerçeği söyleyen, hem de bütün çıplaklığıyla söyleyen. Bu insanların şimdilerde nesli tükendi. Tıpkı “tüfek icat oldu mertlik bozuldu” diyen Köroğlu gibi söyleyelim: “Toplum mühendisliği, siyaset mühendisliği bilim dalı haline geldi, dürüstlük ve samimiyet kalmadı.” Şimdi hiç kimse gerçek niyetini, amacını ortaya koymuyor. Eğer hedef kişi veya toplumu kandırmaksa zaten gerçek niyeti sezdirdiğin anda amacına ulaşamazsın. Bu yönüyle düşünüldüğünde namussuz olan birinin namuslu görünmesi, şeytani duygularla dolu bir insanın melek gibi tavır sergilemeye çalışması, menfaatçi birinin Allah rızası için iş yaparmışçasına duruş göstermesi, sonuç itibariyle emperyalizme hizmet eden birilerinin Allah, din, iman, vatan, bayrak konularında hassasiyet göstermesi bir rastlantı olmasa gerek. Açmaya çalışayım. Bir kişiyi alt etmek, yok etmek istiyorsun. Onun yakınındaki ve en güvendiği adamı ayartmakla işe başlayabilirsin. Yapacaklarını ona yaptırırsın. Ayartmak nasıl olur? Çok çeşitli… Kendine inandırırsın. Satın alırsın. İmkân, para, şöhret, makam, mevki sağlarsın. Sağlayamazsan bile vaat edersin. Peki bir biçimde ekibine kattığın insanlara neler yaptırabilirsin? En güvendiği insan o kişinin yiyeceğine ya da içeceğine zehir atabilir. Zehir karıştırılmış içecek onun en sevdiği şey olur. Yiyecek en sevdiği ve iştahla yiyeceği bir yemek olur. Söz gelimi dostluk ve ilişkileri düzeltmek adına Yahudiler Peygamber Efendimize ve yanındakilere büyük bir ziyafet vermişlerdi. Peygamber efendimiz ve yanındakiler davete icabet etmiş ve Hz. Bişr bir müddet sonra ölmüştü. İçecek sıradan bir bardak ya da teneke kutu ile sunulmaz. Kristal ya da altın bardaklarla ve gümüş tepsiler içinde sunulur. Düzenlenen sofra krallara layık şekilde hazırlanır. İnançlarını bozacak veya sulandıracak bir işi, dini kuralların içine bir hurafeyi sokmayı, imansız, inançsız, toplumda kötü şöhreti olan birine yaptırmazlar. Çünkü hiç kimse ona inanmaz ve itibar etmez. Ama dindarlığıyla tanınan veya dindar gözüken biri rahatlıkla yapar ve temiz Müslümanları buna inandırabilir. Misal; Barzani Silifke’ye yerleşse, yıllarca kendi davasına ve amacına hizmet edecek adam kazanmaya çalışsa bir kişiyi bile yanına çekmesi mümkün olur mu? Elbette olmaz. Ama bir din adamı, toplumla özdeşleşmiş birisi gelip işi din, iman noktasında ele alıp, onların da hakları olduğunu, ne istediklerini dinlemek gerek vs. tarzında işe girse pek çok gafil ve saf adamı kandırabilir. Elindeki gazeteyi okuyup inceleyen ve sonra bana dönerek: “ağabey adamların yazdığı çoğu şeylere katılıyorum. Kızdığımız oluyor ama iyi konulara temas ediyorlar” deyince böyle bir yazı yazmaya karar verdim. Benim gafil kardeşim, insanları zehirlemenin yolunun veya kendine çekmenin yolunun haklı, güzel şeyleri yazarken satır aralarına zehir serpiştirileceğini, sıkıştırılacağını, gizleneceğini unutuyor. Osmanlıya bağlı eyalet ve sancaklarda din adamı kılığındaki İngiliz ajanlarının Arap toplulukları din adına nasıl kandırdıklarını ve İslam’ın bayraktarlığını yapan Türkleri arkadan hançerlediklerini düşünmüyor. Emperyalizmin (küresel güçlerin) amacına ulaşmak için her şeyi kullanacağı gerçeğini bilmiyor. Türk milletini bu güne kadar yenemeyen güçlerin, milletimizin vatan, millet, bayrak, din konusundaki hassasiyetini tespit edip yapacakları ihaneti, kötülüğü vatan, millet, bayrak, din iman nutukları atan ve öyle görünen insan ve gruplara yaptıracaklarını düşünemiyor. Vah! Zavallı kardeşim vah! Düşman kalleş ve acımasız! Her şeyden ve herkesten şüphelenmek, aynanın arkasını görmeye çalışmak gerek! Aksi takdirde millet olarak yeni belalara ve yeni aldanışlara hazır olmak gerek. Sahi millet olarak tarih boyunca bu kaçıncı aldanışımız?..