Amerika’da 2020 Kasım ayında yapılan seçimler, Türkiye’yi çok meşgul etmişti. Adaylardan birinin adı “Dostum Trump”du ve güya Türkiye “Dostu”ydu.
Rakibi ise Biden idi ve yine güya Türkiye düşmanıydı.
Oylar sayılırken AKP/MHP iktidarı sözcüleri ile iktidar yanlısı gazete ve Tv ler hep; “Dostum Trump” önde gidiyor diyor ve seviniyordu.
Ancak kısa bir süre sonra “Dostum Trump” un kaybettiği haberleri gelmeye başladı. Türkiye’deki Trump’çular buna çok ama çok üzüldü.
Sonuçta “Dostum Trump” kaybetti. Kaybetti ama kaybetmeyi hiç hazmedemedi. Her gün dozunu arttırarak taraftarlarını kışkırttı.
Bu kışkırtmalar sonunda olan oldu “Dostum Trump” taraftarları Amerikan Kongre Binası’nı silahlarla bastı. Her şeyi tahrip etti. 4 Kişi de ödü.
“Kavgacı, Küfürlü Siyasetten Nasıl Kurtulabiliriz?” başlıklı geçen yazımda Türkiye’de de gittikçe tırmanan kavgacı ve kışkırtıcı siyasi üslubu ele almış ve uyarmıştım. Bu uyarımın haklılığı Amerika’daki bu olaylarla ispatlanmış oldu.
Aslında iki yıl önce 2019’da Türkiye'de İstanbul Belediyesi seçimlerinde de Amerika’daki gibi olaylar pekala çıkabilirdi.
Ancak Sn. Ekrem İmamoğlu büyük bir sakinlikle kavgayı önlemişti.
İstanbul halkı da İktidar tarafının kavgacı tavrını protesto ederek oylarını inadına Ekrem İmamoğlu’na vermişti.
Türkiye siyasetindeki kavgacı üslup hala devem ediyor: Sn. Erdoğan, Sn.Kılıçdaroğlu’na 1 milyar TL’lik yeni bir tazminat davası açtı.
Sn. Kılıçdaroğlu da Sn. Erdoğan’a karşı “1 paralık” dava açtı. CHP İstanbul İl Başkanı Sn. Canan Kaftancıoğlu’na da “DHKP-C militanı” dendiği için Kaftancıoğlu da Sn. Erdoğan ve Sn. Süleymen Soylu’ya karşı birer milyonluk davalar açtı.
Bu nedenle siyasetçileri tekrar uyarıyor ve lütfen ortamı germeyelim diyorum.
ÇİN AŞISI
Bir önceki yazımda: Çin’den de gelse, Amerika’dan da gelse aşı aşıdır demiş, Çin mallarına olan güvensizliğin, Çin’den kaynaklanmadığını;
Türk ithalatçıların az para verip Çin’den hep ucuz ve kalitesiz malları getirdiklerini yazmış, Çin aşısının 100-200 yıllık bilinen yöntemle üretildiği için daha güvenilir olduğunu, Amerikan Pfizer aşısının ise aksine; kanser için yapılan araştırmalardaki, insan hücresi içindeki RNA gibi genetik yapılara müdahale edilerek üretildiğini, tam olarak denenmemiş olduğunu ve ne kadar güvenilir olacağının belli olmadığını yazmıştım.
Ancak daha sonra Çin aşısının, Çin’deki SİNOVAC isimli özel bir şirketçe üretildiği. Bu özel şirketin daha önce rüşvet olaylarına karıştığı, Çin Devleti’nin de bu aşıyı Çin halkına uygulamadığı ortaya çıktı.
Ayrıca Sağlık Bakanı bu aşıyı doğrudan doğruya Bakanlık getiriyor demişti. Lakin ithalatını özel bir Türk şirketin yaptığı ortaya çıkmıştı. Kaç liraya alındığı da açıklanmamıştı. Acaba Çin aşısı ucuz ve kalitesiz miydi? Üstelik bu aşıların 3. faz insan denemelerinin henüz yapılmadığı, gelen aşılarla Türkiye’de de Endenozya ve Brezilya'daki gibi ülkelerde ilk denemelerinin yapılacağı ortaya çıktı. Acaba Türk insanı ve birkaç ülke denek tahtası mı oluyordu?
Bu aşının deneklerle etkinlik deneyleri yapıldı ve Brezilya’da % 62, bir diğer ülkede ise %50 etkinliği olduğu açıklandı.
Sağlık Bakanlığı Türkiye’deki denemelerde ise etkinliğinin % 91 olduğu açıklandı. Peki bunlardan acaba hangisi doğruydu?
Sonuçta gecikmeli de olsa Sağlık Bakanlığı Çin SİNOVAC Aşısına “Acil” olduğu için onay vererek aşılamaya dün başladı.
İlk aşılamalar Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ve bilim kuruluna yapıldı. İnandırıcı olsun diye TV’lerden de canlı olarak yayınlandı.
Bu gün de Sn. Erdoğan aşılandı. Sn. Erdoğan hastaneden ayrılırken diğer parti liderlerinin de aşılanmasını tavsiye etti.
Peki, bu aşının 65 yaş üstüne garantisi yok denmişti. O halde 66 yaşındaki Sn. Erdoğan niye yaptırdı?
Halk sağlığı uzmanı meşhur bir doktor ise “Bu aşı insana aksi bir etki yapmaz. Ama bizi Korona’dan koruyacağını sanmıyorum” demişti.
Ben hiç grip aşısı da olmamıştım. Çin aşısını vurulacak mıyım bilmiyorum. Hadi hayırlısı.