SİYASETE GİRMEDEN KISA BİR DEĞERLENDİRME
Tarafsız olarak söyleyeyim ki: Geçmişte önemli başarılar sergileyen AkParti ve Sn.Erdoğan, son 2,5 yıldır çok zorlandı. Örneğin AK PARTİ 2019 yılında büyükşehir belediyelerini kaybetti. Çünkü Sn.Erdoğan, bu Cumhurbaşkanlığı Sistemi’nde kendi partisiyle ve halkla ilişki kuramaz hale geldi. Yatırımlar da planlı yapılamayınca, mali açıdan sıkışıldı. Korona Salgını da bunda oldukça etkili oldu.
Son iki yıldır ülkede bir yönetim boşluk var gibi.
İktidar da Muhalefet de bir kısır döngüye girdi. Bir karmaşa yaşanıyor. Bu ülkemiz için iyi bir şey değildir.
Örneğin Televizyonlarda, gazetelerde hemen her gün yeni ve yapay bir sorun ortaya çıkıyor. O günler sadece o sorun ağızlara sakız ediliyor. Ama ertesi gün o sorun tamamen unutturulup yenisi ortaya atılıveriyor. Ülke bu tip yapay gündemlerle boşa boş meşgul oluyor.
Muhalefet tarafı bu durumu, medyayı neredeyse tamamen ele geçiren iktidarın bilerek yaptığını. Halkın bu şekilde esas sorunları öğrenmesinin bilerek engellediğini söylüyor. İktidar ise bunu kabul etmiyor.
Peki eğer muhalefetin iddiası doğruysa muhalefet partileri ve muhalif TV’ler ve Gazeteler kusura bakmasınlar ama; acaba niye iktidarın bu oyununa gelip bu yapay gündemlere hep takılıp kalıyor ?
İçteki bu yapay gündemlerin varken, dünyada ve bölgemizde ise çok önemli gelişmeler var. Amerika’da Biden seçildi. ABD yeni bir politikaya geçti. Biden, 1915 “Tehcir” olayına ilk defa “Ermeni Soykırımı” dedi. ABD Yunanistan sınırımızın dibindeki Dedeağaç’ta büyük bir askeri üs kurdu. Parasını peşin verdiğimiz F 35 Savaş Uçağı projesinden Türkiye çıkartıldı. S-400’ler ve Kıbrıs konularında büyük baskılar yapılıyor.
ABD basınında Türkiye’nin ABD’nin Stratejik Müttefiklik’liğinin sona erdiği.
Hatta “Türkiye İran’ın yerini aldığı” gibi şeyler denmekte. Ak Parti iktidarının Türkiye’yi; Blok Değiştirmekle ve Rusya ve Çin’e yaklaşmakla suçlanmakta. Bu güvensizlik ortamı işi acaba nereye kadar götürecek?
Bu sorunları içte de muhalefet aynı şekilde gündeme getirmekte. Muhalefet seçim istemekte...
***
Bir önemli olay da şuydu. Bundan kısa bir süre önce 104 Emekli Amiralin bir duyuru yayınlayıp hükümeti uyarmıştı. Uyarıda halen muvazzaf olan bir subayın subay üniformasının üstüne bir tarikatın kıyafetini giymesi olayı ve İstanbul Kanalı yapılırsa Montrö Anlaşması’nın tartışılmaya başlanmasının tehlikeye girebileceği uyarısı vardı.
Hükümet, bu duyuru gece saat 23.00 de yayınlandı diye, bu bir “Darbe teşebbüsüdür ” dedi ve amiralleri çok sert sözlerle hedef gösterdi. Rütbelerinin sökülmesi. Maaşlarının kesilmesi dahi istendi.
Hükümetin yarattığı bu yargısız infaz ve hedef gösterme ortamında amiraller sabahın köründe evlerine baskın yapılıp derdest edilip 8 gün onur kırıcı şekilde gözaltında kaldılar. Daha sonra serbest bırakılıp ev hapsine alındılar ve ayaklarına elektronik kelepçeler taktılar. (Not: Kelepçeler daha yeni çözülmüş)Duyuruya imza atmayan amiralleri bile lojmanlarından attılar.
Emekli amirallere gece saat 23.00’de bir uyarı duyurusu yayınladılar diye, “Darbeci” denilip bu onur kırıcı muameleler reva görülürken,
- Aynı günlerde gazetelere bir baktık ki; 2016 yılında, gece bile değil, güpegündüz saat 15.00’de İstanbul Boğaz Köprüsünü tanklarla kesip GERÇEK BİR DARBE YAPAN...
- Meclisi ve Ankara Gölbaşı’ndaki Özel Kuvvetler’i , savaş uçaklarıyla bombalayan. Asker, polis ve sivil 250 vatandaşımızı şehit eden...
- Tarikat lideri Fetullah Gülen’in mal varlığına 5 yıl sonra ancak yeni el konulabilmiş miş.