Üçüncü Yeni Dünya Düzeni Yönetim Biçimi
Önce günümüzde yaşananlara bir bakalım;
Ukrayna Rusya Savaşı, Avrupa’nın adım adım savaşa sürülmesi,
Gazze’de İsrail’in insanlık dışı davranışı ve katliamları, aslında her yerdeki sinsi planları insanlığı ayaklar altına alan davranışları,
Akdeniz’de İsrail’i destekleyeceğim diye gelen küresel güçlerin donanması,
Yunanistan’ının silahlandırılması,
İran’da yaşananlar,
Çin Tayvan anlaşmazlığı,
Venezüela’da çıkarılmaya çalışılan istikrarsızlık,
Etiyopya, Somali sorunu,
Katar’a çökme girişimi,
Dünya yönetimini temsil eden kurumların durumu; Birleşmiş Milletler, Güvenlik Konseyi, Adalet Divanı, Dünya Sağlık Örgütü ve bütün küresel sivil toplum örgütlerinin itibarını işlevini kaybetmesi,
Corona virüsü denemesi ve şimdi de Maymun Çiçeği denemesi
Hepsine bakınca, ortasında ülkemizin olduğu ve çevremizde üretilen istikrarsızlık kaynakları yok mu?
Hatta TBMM’de Ahmet Şık’ın provokasyon konuşması ve sonrasında yaşanan olaylar
Yangınlar,
Hepsi bozulmakta olan bir düzenin göstergeleri değil mi?
Sanki sürekli devam eden bir deprem gibi sallandıkça her yer yıkılıyor… İlkeler ve kurumlar yerle bir.
Üçüncü dünya savaşı böyle yaşanıyor…
Bir gün her şey bittiğinde ve yeni bir nizam kurulduğunda üçüncü dünya savaşı anlatılırken; 1978’de Afganistan savaşı ile başlayan 1980’de Irak’ın İran’a Savaş ilanı ile devam eden süreci savaş diye anlatacaklar.
Daha sonra Irak’ın Kuveyt’i işgali…
Kosova Savaşı,
11 Eylül ikiz kulelerin vurulması ve sonrasında Afganistan’ının işgali,
Ortadoğu’ya barış, demokrasi kisvesi ve bahar ismiyle getirilen işgaller, göçler, ölümler,
Ve kaoslarla anlatılacak bir savaşı yaşıyoruz.
Yukarıda saydığımız günümüzde devam eden karışıklıkları bir gün bu savaş bitince anlatacaklar…
Yaşanan olaylar bir girdap gibi düzene, ilkeye kurumsallığa hatta insana dair her şeyi yutuyor.
İnsanlar ve toplumlar Suskunluk sarmalına tutulmuş sanki…
Bu düzensizlik ve koasla beslenen savaşın eninde sonda bir sonucu olacak….
Yeni bir nizam kurulacak… Üçüncü Yeni Dünya Nizamı…
Büyük depremlerden sonra düzenli şehirler kurulur… Savaşlardan sonra yeni nizamlar oluşur…
Maalesef birinci dünya savaşında yenilmesek de yenilmiş gibi bir sonuca maruz kaldık.
İkinci dünya savaşında pasif bir pozisyon alan ülkemiz NATO ve Marshall planı ile küresel dünyanın kullanışlı ülkesi olarak hep sömürüldük.
Şimdi üçüncü dünya düzeni kuruluyor.
Şartlarımız bir ve ikinci dünya düzeninden çok farklı…
Şimdi çok güçlü bir pozisyondayız.
Şimdiden yapmamız gerekenler var…
Eminim Türk Devlet aklı da gerekli pozisyonları alıyor.
Öncelikle vatandaşlarımızın yenidünya düzenine göre hazırlanması lazım. Sadece devlet ile değil şehirlerimizin seçilmiş atanmış yöneticileri ile sivil toplum örgütlerinin daha etkili pozisyonlar alması lazım.
İnsan kaynaklarımızın daha etkili ve bilinçli bir hale gelmesi lazım… Bilinç düzeyimiz kesinlikle yükseltmeliyiz…
Farz edelim ki savaş büyümedi ki; ülkemizin önünü kesmek için her şey yapılıyor. Bu durum bile bizim harekete geçmemiz için yeterli sebep değil mi?
Yeni bir düzen için toplumsal istişareyi harekete geçirecek pozisyonları almamız lazım.
Sanayi ve ticaret odaları ve bütün sivil toplum örgütleri, seçilmiş ve atanmış yöneticiler, üniversiteler girişimciler bu bilinçlendirme projesinin paydaşı olmalılar…
Uyanmamız lazım…
İşim yürüsün de ne olursa olsun… Etliye sütlüye dokunmayayım duruşunu sergileyenler Zengin Suudi Arabistan, Birleşik Arap emirlikleri, Almanya’ya baksın hepsi küresel düzenin varlığı ipotekli devletleri olmuş.
İran’a bakın haysiyeti yerlerde sürünüyor…
Biz Üçüncü Yeni Dünya Düzeninin en hazırlıklı toplumu olmalıyız.
Bilinç düzeyimizi yükseltmeli, etkili politikalar üretmeli, etkin rol alacak hazırlık yapmalıyız…
Geleceği öngörmeyen bugünü yönetemez...
Kısır siyaset, küresel nizamın icat ettiği sağ-sol ve gerçeklerimizden uzak ideolojik çatışmalar ve mezhep çatışması, duygusal yanımızın kullanılarak kaosun fedaisi olarak kullanılma biçimimizi, siyasi kısır çatışmayı bırakalım…
Bizim partimiz, ideolojimiz, hedefimiz milletimizin devletimizin bekası istikbalde dahi istiklali sürdürme, insanlığın tecelli ettirilmesi olmalı…
Üçüncü Yeni Dünya Düzeni kurulurken o masada biz de olmalıyız.
O masada bizi temsil edecek yetkinlikte vatandaşlarımız olmalı… Milleti, vatanı ve insanlıktan başka gayesi olmayan… Milleti ve vatanından başka kimsenin adamı olmayacak zihinler ve kalpler taşıyan temsilciler yetiştirmeliyiz. Bize çok lazım olacak…
Gücümüzü o masada olacak şekilde oluşturmalıyız...
O masanın kurucusu, hamisi olmalıyız…
Çok basit gibi görünen esir takası bu konuda çok şey ifade ediyor…
Hamlelerimiz o masanın kurucu unsuru olacak bir millete yakışır hamleler olmalı…
Sadece milletimiz için değil, insanlık da bu millet ve temsilcisinden bunu istiyor…
Gücün ilah olduğu, putlaştırıldığı vicdanın yok edildiği, hakkın, adaletin araya verildiği bir düzene karşı adil bir nizamın kurulma zamanı geliyor…
Üçüncü Yeni Dünya Düzeni hepimizden bir şeyler bekliyor…
Geri kalmış toplumların pusmuş insanı yerine inancı yenidünyayı yönetecek kadar güçlü bireyler olmalıyız…
Yapamayız diyen, ümitsiz olan, ruhu bükülmüş, bahane üreten insanlar olmaktan kurtulalım…
Yenidünya düzenin asil milletinin şerefli vatandaşı olmak hepimizin sorumluluk alması ile inşa edilebilir…
O şerefi hak etmek için bugün harekete geçmeliyiz…