Silifkeli Silifke'yi Ne Kadar Sahipleniyor?
Genelde Silifke’nin Potansiyel güzellikleri ile övünüyoruz.
Böyle bir şehrin hangi mahalle ve köyünde, dağında, sahilinde doğarsak doğalım, yaşarsak yaşayalım kendimizi şanslı hissediyoruz. Hatta Silifke’de doğmamışlar da bu şanslılık duygusunu yaşıyorlar. Haklı olarak tabi ki…
Sahiplenmeye hakkımız olduğu kadar görevlerimizin de olduğunu çok umursamıyoruz galiba.
Maliyetinin olmadığı, çok zaman ayırarak çok önemli sonuçlar doğurabileceğimiz, kendimizin ve Silifke’mizin maddi manevi kazanabileceği hafife aldığımız bir ödevimizden, sorumluluğumuzdan bahsetmek istiyorum.
Bir an düşünelim;
· Silifkeli olarak yirmi beş bin kişinin her gün internetten aktif olarak gazete okuduğunu düşünelim.
Maliyeti var mı? Herkesi cep telefonu var günde 15 dakika Silifke gazetesi okuma ek bir maliyet getirmez. Diyelim ki okudu ne değişir?
Öncelikle Silifke hakkında düşünenlerle tanışırsınız. Ve Silifke hakkında daha çok düşünmeye başlarız.
Silifke’yi merak edenler arasına gireriz.
Silifke ile ilgili düşünenler arasına gireriz.
Biz bunu yaparken Gazeteleri özgürleştiririz. Gazeteler reklam için şirketlerin, siyasetin peşine düşmez, şirketler ve politikacılar gazetelere ilan vermek, haber olmak için yarışır. Çünkü böyle elit bir yerde tanınmak ister.
Eğer gazete reklam peşine düşerse reklam aldığı firmaları ve kurumları yazamaz. Yani bizlerin haklarını tam istedikleri gibi savunamaz.
Sürekli okunan gazeteleri olan bir şehre gelenler, her ne iş için gelecek olurlarsa olsunlar, toplumu dikkate alır. Çünkü okuyan insanlar doğru eleştiriler, sahiplenmeler, değerli katkılarla toplumu zenginleştirir.
Sahiplenen toplumu hiç kimse hafife alamaz.
Silifke ortak aklı harekete geçer.
Silifke ortak paydası güçlenir.
Kişilerden çok olaylar ve yapılanlar, yapılmayanlar daha net ortaya konur.
Toplumsal bilinç özleşir.
Bilgi sahibi insanlar cesaret kazanır. Çünkü bilgi değerli hale gelir.
Kimse toplumu küçük göz boyamalarla kandıramaz.
Yapılanlar taktir edilir, bir şey yapacaklar yüreklendirilir.
Silifke’deki gelişmelerin baş aktörü Silifkeliler olur.
Ya yapmazsak ne olur?
Birileri gelir, bir şeyler yapar. Bir şeyler el değiştirir. Göksu akar, yeni gelenler Göksu’dan daha güzel faydalanır.
Tabii ki sadece gazete okumak değil.
Sanat aktivitelerini ziyaret, üreticilerimizi ziyaret, zanaatkârlarımızla daha yakın ilgi, okullarımızla yakın temas.
Gittiğimiz yerlere esnafımızın ve üreticilerimizin ürünleri ile gitmek…
Çocuklarımız ve gençlerimize ilgi; hepsi ayrı ayrı topluma dinamik bir yapı kazandırır.
En basitinden her gün başka bir sokağın esnafına selam bile Silifke’yi sahiplenmektir.
Peki, bunları yapabiliyor muyuz?
Maalesef.
Silifke gazeteleri bırakalım yirmi beş bin okunmayı neredeyse beş yüz bile okunmuyor…
Belki gazetelerin de bunda büyük payı var ama gerçekten sahiplensek; bir düşünelim neler olur?
Düşüncelerinizi bekliyorum…