Tevfik OVACIK
Köşe Yazarı
Tevfik OVACIK
 

Şikâyetin Kısır Döngüsü

Şikâyetin Kısır Döngüsü Hepimizin belki de ortak meselesi şikâyet… Hep birileri bize kötülük yapıyor… Cumhurbaşkanı kötü! Parti başkanı kötü! Muhalefet kötü! Milletvekilleri kötü! Arkadaşlarımız kötü! Patronumuz kötü! Müdürümüz kötü! İş arkadaşımız kötü! Hayat arkadaşımız kötü! Esnaf kötü! Nasılsın, hayat nasıl gidiyor, işler nasıl? Diyecek olsak; Kötü! İşler eskisi gibi değil! Canım sıkılıyor! Hatta bayramlar eski bayramlar değil! Bizim zamanımızdaki yaşam yok! Çocukluğumuzdaki aile ortamı yok! Hatta bizim oradaki dere eskisi gibi değil, eskiden belime gelirdi! Eskiden belimize gelirdi de eski boyumuzun üç katı olduk. Şartlar değişti… Bizim zamana bakış açımız, Çevreye bakış açımız değişti demiyoruz. Eskiden çok iyi idi… Devam ediyoruz; İnsanlar çok kötü! Anlayış kalmadı! Beni anlamıyorlar, Kimseye güvenmiyoruz! İnsanlar güvensiz! De!? Ya biz! Gerçekten bütün bu şikâyetler karşılığında biz üzerime düşeni gerçekten yaptık mı? Bize verilmiş olan irademizi gerçekten kullandık mı? Yöneticilerimizi doğru seçtik mi? Bunun için araştırma yaptık mı? Biz anladık mı? Yaşama, karşımızdakine empati yaptık mı? Hatta yaşama empati yapabiliyor muyuz? Mesela canlılar, çevreye empati yapabiliyor muyuz? Herkesin sorun yarattığı konularda çözümümüz var mı? Dayanışmacı mıyız? Paylaşımcı mıyız? Tamamlanmayı istediğimiz kadar tamamlayabiliyor muyuz? Herkesin eksikliğini görürken kendi eksikliklerimizin farkında mıyız? Mesela okuyor muyuz? Öğreniyor muyuz? İyi bir dinleyici miyiz? Hatalarımızla yüzleşebiliyor muyuz? Herkesten özür dileme beklerken biz ne kadar sıklıkla özür diliyoruz? Bütün inançlar, öğretiler, düşünceler; “bize bizi bildirme” amacındayken biz neden herkesi ve her şeyi düzeltmeye çalışıyoruz? Mesela birlikte çözüm üretemez miyiz? Hep haklı olmak zorunda mıyız? Dinlesek, anlamaya çalışsak acaba birçok sorun kendiliğinden çözülebilir mi? Herkesi düzeltmeye çalışarak ne kadar düzelebiliriz? Acaba esas düzelme bizim kendimizi tanımaya başlayınca mı başlıyor? Belki de doğru olan bu; Kendimizin hangi gaye ile yaratıldığını yaratılış amacına göre sahip olduğumuz potansiyeli harekete geçirmek kendi beceri, kabiliyet ve sınırımızı tanımayla başlamıyor mu? Hem o zaman bizim dışımızdakileri ve çevreyi doğru algıladığımız zaman yaşam içerisindeki konumumuzu daha iyi bulmaz mıyız? Buluruz tabii ki… Yaşam bizim adımlarımız, düşüncelerimiz bakış açımız doğru olduğu sürece değerleniyor. Belki de o zaman şikâyet etmeye bile vaktimiz var. Belki de şikâyet ettiğimiz birçok sorunun çözümü bizim etkili olabileceğimiz mesafede. Belki de yaratılış gayemizde biz; yaşamın önemli bir probleminin çözümünün sırrına sahibiz…  
Ekleme Tarihi: 07 Ağustos 2023 - Pazartesi

Şikâyetin Kısır Döngüsü

Şikâyetin Kısır Döngüsü

Hepimizin belki de ortak meselesi şikâyet…

Hep birileri bize kötülük yapıyor…

Cumhurbaşkanı kötü!

Parti başkanı kötü!

Muhalefet kötü!

Milletvekilleri kötü!

Arkadaşlarımız kötü!

Patronumuz kötü!

Müdürümüz kötü!

İş arkadaşımız kötü!

Hayat arkadaşımız kötü!

Esnaf kötü!

Nasılsın, hayat nasıl gidiyor, işler nasıl? Diyecek olsak;

Kötü!

İşler eskisi gibi değil!

Canım sıkılıyor!

Hatta bayramlar eski bayramlar değil!

Bizim zamanımızdaki yaşam yok!

Çocukluğumuzdaki aile ortamı yok!

Hatta bizim oradaki dere eskisi gibi değil, eskiden belime gelirdi!

Eskiden belimize gelirdi de eski boyumuzun üç katı olduk.

Şartlar değişti…

Bizim zamana bakış açımız,

Çevreye bakış açımız değişti demiyoruz. Eskiden çok iyi idi…

Devam ediyoruz;

İnsanlar çok kötü!

Anlayış kalmadı!

Beni anlamıyorlar,

Kimseye güvenmiyoruz!

İnsanlar güvensiz!

De!?

Ya biz!

Gerçekten bütün bu şikâyetler karşılığında biz üzerime düşeni gerçekten yaptık mı?

Bize verilmiş olan irademizi gerçekten kullandık mı?

Yöneticilerimizi doğru seçtik mi?

Bunun için araştırma yaptık mı?

Biz anladık mı?

Yaşama, karşımızdakine empati yaptık mı?

Hatta yaşama empati yapabiliyor muyuz?

Mesela canlılar, çevreye empati yapabiliyor muyuz?

Herkesin sorun yarattığı konularda çözümümüz var mı?

Dayanışmacı mıyız?

Paylaşımcı mıyız?

Tamamlanmayı istediğimiz kadar tamamlayabiliyor muyuz?

Herkesin eksikliğini görürken kendi eksikliklerimizin farkında mıyız?

Mesela okuyor muyuz?

Öğreniyor muyuz?

İyi bir dinleyici miyiz?

Hatalarımızla yüzleşebiliyor muyuz?

Herkesten özür dileme beklerken biz ne kadar sıklıkla özür diliyoruz?

Bütün inançlar, öğretiler, düşünceler; “bize bizi bildirme” amacındayken biz neden herkesi ve her şeyi düzeltmeye çalışıyoruz?

Mesela birlikte çözüm üretemez miyiz?

Hep haklı olmak zorunda mıyız?

Dinlesek, anlamaya çalışsak acaba birçok sorun kendiliğinden çözülebilir mi?

Herkesi düzeltmeye çalışarak ne kadar düzelebiliriz?

Acaba esas düzelme bizim kendimizi tanımaya başlayınca mı başlıyor?

Belki de doğru olan bu;

Kendimizin hangi gaye ile yaratıldığını yaratılış amacına göre sahip olduğumuz potansiyeli harekete geçirmek kendi beceri, kabiliyet ve sınırımızı tanımayla başlamıyor mu?

Hem o zaman bizim dışımızdakileri ve çevreyi doğru algıladığımız zaman yaşam içerisindeki konumumuzu daha iyi bulmaz mıyız?

Buluruz tabii ki…

Yaşam bizim adımlarımız, düşüncelerimiz bakış açımız doğru olduğu sürece değerleniyor.

Belki de o zaman şikâyet etmeye bile vaktimiz var.

Belki de şikâyet ettiğimiz birçok sorunun çözümü bizim etkili olabileceğimiz mesafede.

Belki de yaratılış gayemizde biz; yaşamın önemli bir probleminin çözümünün sırrına sahibiz…

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (2)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve silifkesesimiz.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
ahmet atay
(07.08.2023 11:59 - #808)
Yeni jenerasyon gençlerle zaten kopuğuz, bir de kendi dönemimizin şimdiki para kazanç rant bolluk uçan Türkiye vs sıcak para politikasının çakallaştırdığı arkadaşlar dahil tamamen azınlıkta hissediyorum kendimi.. Dini, salt şekilsel ibadete mahkum eden diyanet, tarikat, cami katkısı -ki en paraya düşkün olanlar da o cenahın elemanı, gidin Balandız yolunun sağına soluna hazine arazilerine çökenlerin dokusunu inceleyin!- -darülharbin ganimeti sayıyor şerefsizler!- ile vicdanın musluğu kapanmış halde bir yapı oluştu karşıda.. BİR ÜLKENİN ORTAK GURURU BİR MİLLİ BAYRAMI KALMAZ İSE ANLATTIKLARINIZI YAŞARIZ... emeğinize sağlık...
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve silifkesesimiz.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Rifat Karaduman
(10.08.2023 10:11 - #817)
Bir toplumda kendimizden başlamak üzere ahlak egemen olmadıkça hiç bir şey düzelmez.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve silifkesesimiz.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.

deneme bonusu veren siteler deneme bonusu deneme bonusu https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren bahis siteleri youtube mp3 blossomtips.com