Micro Girişimciliğimizin Katma Değerini Arttırmalıyız
Küresel düzeyde on üç ailenin bütün dünya ekonomisi ve yaşamına yön verdiği bir çağda biz kendi ilçemizin ekonomisine gerekli duyarlılığı göstermezsek, Silifke elimizden gider.
Küresel şirketler, çimento, nükleer, balıkçılık, madencilik, marketçilik, yakında enerji, doğal gaz, liman işletmeciliği, hatta turizm ve tarımda yatırımları ile ilçemizin ekonomik ağırlık merkezini hızla değiştiriyor. Geometrik olarak artarak kendi memleketimizin azınlığı durumuna düşeceğiz.
Kendi kültürümüzü, ekonomimizi zenginleştirerek bu gelişmelerden memleketimiz olarak kazançlı çıkabiliriz. Ama bu konuda yeterli girişimlerin yapılmadığı kanaatindeyim.
Öncelikle, tarım, hayvancılık, balıkçılık, turizm, esnaf girişimciliği, imalat sanayi, özellikle odun dışı orman ürünleri ve tıbbi ve aromatik bitkileri konusunda mahalle ve köylerimizin bu konuda bilinçlendirilmesi lazım. Micro işletmeler (küçük ölçekli aile işletmeleri) olarak ilçemizde yaygın olarak ekonomiye çok büyük katkı sağlıyorlar ama bu konuda yalnızlar.
Dünyadaki ve ülkemizdeki gelişmelerin çok gerisindeler. Hatta devletimizin bu işletmelerimiz için çok değerli çalışmalar olmasına rağmen yeterince bu işletmelerin ekonomik durumuna yeterince yansımıyor...
Bu ailelerin çocukları da kariyer planlarını yaparlarken maalesef kendi memleketinde gelecek göremiyor.
Mirasla bölünen ekonomiler de yeni nesillerin ellerinde eriyip gidiyor. Araziler hızla sermaye güçlerinin eline geçiyor.
Bu yazıyı erken uyarı için yazıyorum.
Üstelik çözümü de var. Sadece samimi girişimler ve dayanışmacı ve tamamlayıcı bakış açısı ile çok değerli sonuçlar alınabilir.
Bu aileler ve bu konuda girişim yapmak isteyen insanlarımız için Silifke’nin ileri gelenleri olduğunu iddia eden önderleri; bu vasıflarının gereğini yapmalıdır.
Sayın Kaymakamımız, Belediye Başkan Vekilimiz, Sanayi ve Ticaret Odası Başkanımız ve diğer sivil toplum örgütleri yönetimleri bir dizi toplantı yapmışlardı ama arkası var mı merak ediyorum.
Bugün bir dönüm sera ile geçinmeye çalışan çiftçilerimiz, küçük bir tekne ile yerinde sayan balıkçılarımız kaygı dünyalarından kurtulmalılar.
Ülkemizin ve dünyanın önemli odun dışı orman ürünleri ve tıbbi ve aromatik bitkiler konusunda zengin bir habitata sahip ilçemizde; bu zenginliği maalesef katma değere çevirecek ciddi bir girişim yok.
Bu konuda TORAK kooperatifinin çalışması var, el yordamı ile bir şeyler yapmaya çalışıyorlar ama çok daha fazlası lazım. Keşlitürkmenli Köyündeki eğitim araştırma ve uygulama okulu ve bir ailenin kullanım hakkını bağışladığı uygulama tarlası bile önemli bir adım.
Devletin taşra teşkilatları özellikle Milli Eğitim, İlçe Tarım, İlçe Turizm Müdürlükleri ile balıkçılık kooperatifleri, diğer kooperatifler çok daha etkin olarak bu konuda görev almalılar.
Başta yöneticilerimiz olmak üzere hepimiz bakış açımızı değiştirmeliyiz.
Zihinsel olarak farklı bir boyuta geçmemiz lazım.
Yapılabilecek işler var.
Öncelikle bu halkı gerçekten anlayıp algılamak için dinlemek lazım.
Hatta onların dile getirilmemiş taleplerini da anlamımız lazım.
İktidar siyasi partileri ve iktidar adayı olmak isteyen siyasi parti ilçe teşkilatlar, silkinip şu an ki durumlarının çok ötesinde çalışmalarla halkın eli dili, ayağı, niyeti, duası, projesi olmalılar.
Göz boyamanın, geçiştirmenin çok ötesinde bir niyetle memleketimiz potansiyeline yaraşır bir zenginliğin kapılarını açma niyeti ile ilçemizi ülkemizde ve dünyada önemli bir makama hazırlayabiliriz.
Yapılabileceğine ben kesin inanıyorum.
Siz de inanıyorsanız yapmaya başlayalım. Şu anki durumdan başka çıkış noktası yok diyorsanız! O zaman da nasıl olacakmış bu diye bilenlere bir soralım.
Sormaya değmez mi? Belki diyeceği bir şeyler vardır.
En etkili yöneticiler başkasının aklını, birikimini, deneyimini doğru kullanan yöneticilerdir.