Tevfik OVACIK
Köşe Yazarı
Tevfik OVACIK
 

Maslow’un İhtiyaçlar Hiyerarşisi ve Sosyalleşme

Maslow’un İhtiyaçlar Hiyerarşisi ve Sosyalleşme Günlük yaşamımızda sıkça duyduğumuz ifadelerden bazıları şunlardır: “Sosyalleşmek istiyorum.” “Burada sosyalleşemiyorum.” “Buranın sosyalleşme imkânları çok zayıf.” “Sosyal imkânlar yok.” Aynı yerlerde, bazen tam tersini söyleyen insanlar da olur: “Burası sosyal imkânlar açısından çok zengin.” “Sosyalleşme şansım burada çok kuvvetli.”   Peki, gerçekten sosyalleşme nedir? Sosyalleşme, zamana ve mekâna göre değişen bir imkân mı? Yoksa zamandan ve mekândan bağımsız olarak gerçekleştirebileceğimiz bir olgu mu? Bir ihtiyaç mı yoksa sadece bir istek mi? İhtiyaçlarımızın farkına vararak mı sosyalleşmek istiyoruz, yoksa isteklerimiz doğrultusunda mı sosyalleşme ihtiyacı doğuyor? Yoksa bu, bize öğretilmiş bir olgu mu? Sosyalleşmeye ulaşma isteğimiz, ruhsal, bedensel ve düşünsel ihtiyaçlarımızla ne kadar uyumlu? Kalabalık yerlerde bulunmak sosyalleşme midir? Yalnızlık asosyallik midir? Yalnız yaşayan ve yüzbinlere ulaşan eserler üreten bir yazar, sosyal değil midir? Bu soruları yanıtlamak için Maslow’un İhtiyaçlar Hiyerarşisi’ni ele alalım. Maslow’un teorisi, insanların doğal olarak var olan ihtiyaçlarını sınıflandırır ve bu ihtiyaçların belirli bir öncelik sırasına göre karşılanması gerektiğini söyler. Bu öncelikler, bireyin toplumdaki yerini ve sosyalleşme biçimlerini de etkiler. Maslow’un hiyerarşisinde her bir basamak farklı bir sosyalleşme biçimini belirler:   1. Fiziksel İhtiyaçlar: Yaşamın temel gereksinimleri olan nefes alma, su, yiyecek, giyim ve barınma gibi ihtiyaçlar. Bu ihtiyaçları karşılamaya yönelik çaba, sosyalleşmeyi başlatır. Örneğin, yeni doğan bir bebeğin anne ve baba ile olan ilişkisi, annenin bebeği beslemesi bu sürecin başlangıcıdır. Daha çok zorunluluk kaynaklı olan bu sosyalleşme, insanın diğer ihtiyaçlara yönelmesine olanak tanır. 2. Güvenlik İhtiyaçları: Fiziksel ve duygusal güvenlik, sağlık ve iş güvenliği bu aşamada önemli hale gelir. İnsanlar, kendilerini daha güvende hissedebilecekleri sosyal ortamlar arar. Barınma ihtiyaçlarını da bu ortamlarda karşılamaya gayret ederler. En büyük sosyalleşme, belki de güvende olma ihtiyacından doğar. 3. Ait Olma ve Sevgi İhtiyacı: İnsanlar, değerli hissedebilecekleri, ilişkiler kurabilecekleri ve sevgi görüp kabul edilebilecekleri ortamlara ihtiyaç duyar. Bu, sosyalleşmenin belirgin bir şekilde başladığı aşamadır. Arkadaşlar, aile, spor ya da eğlence gibi sosyal çevreler burada devreye girer. Bu çevreler, hem kişinin kendini gerçekleştirdiği bir alan olabilir hem de toplumsal normların öğretilip içselleştirildiği bir alandır. 4. Saygı İhtiyacı: Başarı, özsaygı, statü ve takdir görme ihtiyaçlarını karşılama evresidir. Artık sosyalleşme, insanın iradesiyle tercihler yapabileceği ve çaba göstermesi gereken bilinçli bir süreçtir. Bu aşamada birey, çalışma çevresi ve yeteneklerini gösterme fırsatı bulur. Beğenilme ve kendini ifade etme çabası ön plana çıkar. 5. Kendini Gerçekleştirme: İnsan bu aşamada potansiyelini açığa çıkarır. Kendini bulma, yeteneklerini en üst seviyede kullanma ve keşfetme isteği devreye girer. Sosyalleşme burada, bilinçli bir şekilde seçilmiş ve kişinin kendini en iyi ifade edebileceği çevrelerle gerçekleşir. Bu aşamada birey, çevresine enerji aktarabilecek, insani değerler üretebilecek bir düzeye ulaşır. Maslow’un sınıflandırmasında bilinçsizce yapılan sosyalleşme, ilk üç aşamada gerçekleşir. Bu aşamalar, toplumun koyduğu kuralları öğrenme ve bu kurallara göre kendini konumlandırmayı içerir. Bu seviyelerde birey genellikle edilgendir ve tek aktif taraf, öğrenme sürecidir. İçinde yaşadığımız toplum ne kadar bilinçli, kültürlü ve insani değerler üretiyorsa, bizim sosyalleşmemiz de o kadar zengin ve derin olur. Üçüncü aşamadan itibaren birey irade ortaya koymaya başlar. Saygın olmak, takdir edilmek ve toplumda bir yer edinmek ister. Bu, kendini geliştirme ve güç elde etme çabasıyla da olabilir. Ancak bu aşamada sosyalleşmenin etik değerlerle donatılması ve insani ölçülerde olması, saygınlığı gerçekten değerli kılar. Son aşama olan kendini gerçekleştirme, bireyin artık yalnız başına bile güçlü sosyal bağlar kurabileceği bir aşamadır. Zaman ve mekân bu insanlar için artık önemsizdir. Onlar, insanlık için değer üreten ve çevrelerine pozitif enerji aktaran bireylerdir. Sahip olmaktan çok, üretmek ve geliştirmekle meşguldürler. Kaygıları bireysel değil, insanlığa hizmet etmektir. Bu aşamaya ulaşan insanlar, yalnız olduklarında bile derin sosyal bağlantılar kurabilir. Yalnızlık, onlar için asosyallik anlamına gelmez; tam tersine, bu insanlar sosyalleştirerek sosyalleşirler. En büyük sosyal aktiviteleri, yaşamın anlamına ulaşmak ve bu anlamı çevrelerindeki insanlarla paylaşmaktır. Sonuç olarak: Sosyalleşmek mi, sosyalleştirmek mi? Sosyal yerde yaşamak mı bulunduğun yeri sosyalleştirmek mi? Bu durumda insan bulunduğu yeri sosyalleştirmeye başladığı an kendi ile iletişime de başlamış oluyor. Kendini bulamayan çevresini sosyalleştiremez. Sosyalleşme ve sosyalleştirme yaşamı derinlemesine yaşama, yaşam ile bağları güçlendirme kabiliyetinin de var olduğu aşama diyebiliriz. Çevremize bir de bu gözle bakalım kimler sosyalleştirme aşamasında kimler sosyalleştirilmeyi bekliyor? Ya siz?  
Ekleme Tarihi: 20 Ekim 2024 - Pazar

Maslow’un İhtiyaçlar Hiyerarşisi ve Sosyalleşme

Maslow’un İhtiyaçlar Hiyerarşisi ve Sosyalleşme

Günlük yaşamımızda sıkça duyduğumuz ifadelerden bazıları şunlardır:

“Sosyalleşmek istiyorum.”

“Burada sosyalleşemiyorum.”

“Buranın sosyalleşme imkânları çok zayıf.”

“Sosyal imkânlar yok.”

Aynı yerlerde, bazen tam tersini söyleyen insanlar da olur:

“Burası sosyal imkânlar açısından çok zengin.”

“Sosyalleşme şansım burada çok kuvvetli.”

 

Peki, gerçekten sosyalleşme nedir?

Sosyalleşme, zamana ve mekâna göre değişen bir imkân mı?

Yoksa zamandan ve mekândan bağımsız olarak gerçekleştirebileceğimiz bir olgu mu?

Bir ihtiyaç mı yoksa sadece bir istek mi?

İhtiyaçlarımızın farkına vararak mı sosyalleşmek istiyoruz, yoksa isteklerimiz doğrultusunda mı sosyalleşme ihtiyacı doğuyor?

Yoksa bu, bize öğretilmiş bir olgu mu?

Sosyalleşmeye ulaşma isteğimiz, ruhsal, bedensel ve düşünsel ihtiyaçlarımızla ne kadar uyumlu? Kalabalık yerlerde bulunmak sosyalleşme midir?

Yalnızlık asosyallik midir?

Yalnız yaşayan ve yüzbinlere ulaşan eserler üreten bir yazar, sosyal değil midir?

Bu soruları yanıtlamak için Maslow’un İhtiyaçlar Hiyerarşisi’ni ele alalım. Maslow’un teorisi, insanların doğal olarak var olan ihtiyaçlarını sınıflandırır ve bu ihtiyaçların belirli bir öncelik sırasına göre karşılanması gerektiğini söyler. Bu öncelikler, bireyin toplumdaki yerini ve sosyalleşme biçimlerini de etkiler.

Maslow’un hiyerarşisinde her bir basamak farklı bir sosyalleşme biçimini belirler:

 

1. Fiziksel İhtiyaçlar: Yaşamın temel gereksinimleri olan nefes alma, su, yiyecek, giyim ve barınma gibi ihtiyaçlar. Bu ihtiyaçları karşılamaya yönelik çaba, sosyalleşmeyi başlatır. Örneğin, yeni doğan bir bebeğin anne ve baba ile olan ilişkisi, annenin bebeği beslemesi bu sürecin başlangıcıdır. Daha çok zorunluluk kaynaklı olan bu sosyalleşme, insanın diğer ihtiyaçlara yönelmesine olanak tanır.

2. Güvenlik İhtiyaçları: Fiziksel ve duygusal güvenlik, sağlık ve iş güvenliği bu aşamada önemli hale gelir. İnsanlar, kendilerini daha güvende hissedebilecekleri sosyal ortamlar arar. Barınma ihtiyaçlarını da bu ortamlarda karşılamaya gayret ederler. En büyük sosyalleşme, belki de güvende olma ihtiyacından doğar.

3. Ait Olma ve Sevgi İhtiyacı: İnsanlar, değerli hissedebilecekleri, ilişkiler kurabilecekleri ve sevgi görüp kabul edilebilecekleri ortamlara ihtiyaç duyar. Bu, sosyalleşmenin belirgin bir şekilde başladığı aşamadır. Arkadaşlar, aile, spor ya da eğlence gibi sosyal çevreler burada devreye girer. Bu çevreler, hem kişinin kendini gerçekleştirdiği bir alan olabilir hem de toplumsal normların öğretilip içselleştirildiği bir alandır.

4. Saygı İhtiyacı: Başarı, özsaygı, statü ve takdir görme ihtiyaçlarını karşılama evresidir. Artık sosyalleşme, insanın iradesiyle tercihler yapabileceği ve çaba göstermesi gereken bilinçli bir süreçtir. Bu aşamada birey, çalışma çevresi ve yeteneklerini gösterme fırsatı bulur. Beğenilme ve kendini ifade etme çabası ön plana çıkar.

5. Kendini Gerçekleştirme: İnsan bu aşamada potansiyelini açığa çıkarır. Kendini bulma, yeteneklerini en üst seviyede kullanma ve keşfetme isteği devreye girer. Sosyalleşme burada, bilinçli bir şekilde seçilmiş ve kişinin kendini en iyi ifade edebileceği çevrelerle gerçekleşir. Bu aşamada birey, çevresine enerji aktarabilecek, insani değerler üretebilecek bir düzeye ulaşır.

Maslow’un sınıflandırmasında bilinçsizce yapılan sosyalleşme, ilk üç aşamada gerçekleşir. Bu aşamalar, toplumun koyduğu kuralları öğrenme ve bu kurallara göre kendini konumlandırmayı içerir. Bu seviyelerde birey genellikle edilgendir ve tek aktif taraf, öğrenme sürecidir. İçinde yaşadığımız toplum ne kadar bilinçli, kültürlü ve insani değerler üretiyorsa, bizim sosyalleşmemiz de o kadar zengin ve derin olur.

Üçüncü aşamadan itibaren birey irade ortaya koymaya başlar. Saygın olmak, takdir edilmek ve toplumda bir yer edinmek ister. Bu, kendini geliştirme ve güç elde etme çabasıyla da olabilir. Ancak bu aşamada sosyalleşmenin etik değerlerle donatılması ve insani ölçülerde olması, saygınlığı gerçekten değerli kılar.

Son aşama olan kendini gerçekleştirme, bireyin artık yalnız başına bile güçlü sosyal bağlar kurabileceği bir aşamadır. Zaman ve mekân bu insanlar için artık önemsizdir. Onlar, insanlık için değer üreten ve çevrelerine pozitif enerji aktaran bireylerdir. Sahip olmaktan çok, üretmek ve geliştirmekle meşguldürler. Kaygıları bireysel değil, insanlığa hizmet etmektir.

Bu aşamaya ulaşan insanlar, yalnız olduklarında bile derin sosyal bağlantılar kurabilir. Yalnızlık, onlar için asosyallik anlamına gelmez; tam tersine, bu insanlar sosyalleştirerek sosyalleşirler. En büyük sosyal aktiviteleri, yaşamın anlamına ulaşmak ve bu anlamı çevrelerindeki insanlarla paylaşmaktır.

Sonuç olarak:

Sosyalleşmek mi, sosyalleştirmek mi?

Sosyal yerde yaşamak mı bulunduğun yeri sosyalleştirmek mi?

Bu durumda insan bulunduğu yeri sosyalleştirmeye başladığı an kendi ile iletişime de başlamış oluyor.

Kendini bulamayan çevresini sosyalleştiremez.

Sosyalleşme ve sosyalleştirme yaşamı derinlemesine yaşama, yaşam ile bağları güçlendirme kabiliyetinin de var olduğu aşama diyebiliriz.

Çevremize bir de bu gözle bakalım kimler sosyalleştirme aşamasında kimler sosyalleştirilmeyi bekliyor?

Ya siz?

 


Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve silifkesesimiz.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.

deneme bonusu veren siteler deneme bonusu deneme bonusu https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren bahis siteleri youtube mp3 blossomtips.com