İsteklerimiz ve Gerçekler
Bir arkadaşımın sosyal medya paylaşımı dikkatimi çekti.
İki isteğimizin çatışmasını dile getiriyordu.
Paylaşımın içeriği şöyleydi;
- 40 yaşında emekli olayım ama… Avrupa gibi zengin olalım.
- Vergi vermeyelim ama... Ama Amerika gibi gelişelim.
- Masa başında çalışayım ama… Tarımda dünyanın en iyisi olalım.
Diye devam ediyor...
İki isteğimiz birbirini tamamlamıyor, çatışıyor.
Yoksa neyi istediğimizi bilmiyor muyuz?
Yoksa farkında olmadan mı istiyoruz?
Ya da isterken aklımız isteklerimize yetişmiyor mu?
Etkilenerek mi istiyoruz?
İrademiz isteklerimizi yönlendirmiyor mu?
İsteklerimiz yaşam şartlarımızdan doğan ihtiyaçlarımızla çok da uyumlu değil mi?
Yaşamımızın çevresini gözden geçirince meğer ne çok çatışan isteklerimiz varmış?
Evden başlayalım;
- Sabah her şey düzenli ve hazır olsun ama… Ben hiçbir hazırlık yapmayayım.
- Trafikte; trafik benim için açık olsun ama… Benim ihlallerim hiç önemli olmasın…
- Bütün ışıkları ve işaretleri ihlal edeyim ama… İhlal eden diğerleri sinirimi bozmasın.
- Benim işim bitsin, başkalarına ne olursa olsun ama… İş düzgün olsun…
- Sistemli çalışalım, ekip olalım ama… Önce benim dediğim olsun, iş de aksamasın.
- İstediğim iş istediğim zaman olsun kuralları ihlal edebileyim ama… Sürdürülebilir bir yaşam da olsun…
- Çevreyi istediğim gibi kirleteyim, istediğim gibi çöp atayım ama… Yaşam çevremiz temiz olsun…
- Bir sözle, bir selamla işe girebileyim ama… Adaletli bir yönetim olsun, liyakat düsturumuz olsun…
- İstediğim yerde, istediğim maliyette inşaat yapayım, malzemeyi istediğim gibi kullanayım ama deprem evimi yıkmasın…
- Çalışmayalım ama… Zengin olalım
- Yeniliğe karşı olalım ama… Gelişelim de…
- Kendimiz hiç değişmeyelim, herkes gelişsin ama… Yaşam da gelişsin…
- Okumaya zaman ayırmayalım, araştırmayalım, öğrenmeyi sevmeyelim, anlamak için çaba sarf etmeyelim ama… Her şeyi bilelim herkes bizim bildiğimizi doğru kabul etsin.
- İşimizi, kurumumuzu sevk ve idare ederken işin gereği hiyerarşiyi kurmayalım, organizasyonu oluşturmayalım, işe uygun karar vermeyelim ama… İş benim istediğim gibi sonuç versin…
- Milli teknoloji, milli üretim, milli insan kaynaklarımızı harekete geçirmeyelim ama… Dünyanın en gelişmiş ülkesi olalım… Bağımsızlık bizim karakterimiz olsun…
- Her şeyimiz olsun ama… Hiç bir şey yapmayalım…
- İlaç kullanmak istemeyelim ama… Hastalığımız iyileşsin.
- Bakış açımızı değiştirmeyelim ama… Herkes benim açımdan hayata baksın…
- Herkesin canını yakayım ama… Hiç kimse benim canımı yakmasın.
- Ben sadece isteyeyim ama... Sadece istediklerim olsun.
- Benim gazete okuyacak kadar zamanım olmasın, gazete ile ilgilenmeyeyim ama gazete benim duymak istediğim, öğrenmek istediğim her şeyi benim istediğim gibi versin…
Yani isteklerimizin bile bir biri ile çatıştığını çoğu zaman fark etmiyoruz.
Fark etsek belki de her isteğin kendine göre gerçekleşme şartlarının olduğunu da fark edeceğiz.
Farkında olan bir zihinle hareket edebilsek belki de işe isteklerimizi tanımlarken; isteklerimizin gerçekleşme şartlarını da düşünmeye başlayacağız…
Bakış açımız da ona göre şekillenecek.
Hatta bir kararı oluştururken o isteğimizin hedefindeki yaşam çevresini düşünerek isteğimizi tanımlayacağız.
Hedeflediğimiz isteklerimizin gerçekleri, bizim istemediğimiz unsurları barındıracağı için; belki de öncelikle bizim bakış açımızı, davranışımızı değiştirerek işe başlayacağız.
Gerçeklerin oluşturduğu hedeflerin daha sağlıklı ve gerçekleşebilir olduğunu o zaman göreceğiz.
Geriye dönüp baktığımızda sadece istekten ibaret olan bir hedef ile gerçekler arsındaki mesafenin ne kadar uzak olduğunu o zaman fark edeceğiz.
Gerçekleri düşünülmemiş isteklerimizin hedef haline gelmesi de bir o kadar zor.
Sürekli bir şey iste dene, yanıl bedelini öde….
Deneme yanılmanın yüksek maliyetini belki çok sonraları fark edeceğiz.
İsteklerimizi gerçek hedeflere yönelten projeler öngörü ve tasarım ile güçleneceğini fark edersek, hedeflerin gerçekleşme gücünü de sağlayacaktır.
Yoksa bağımsız olmalıyız,
Şehrimiz gelişmeli,
Gelişmiş devlet ye da şirket olmalıyız…
Enflasyon düşmeli, faiz düşmeli refaha kavuşmalıyız…
Kariyerimizi başarılarla süslemeliyiz…
Zengin omlayız…
Şehrimiz kalkınmalı….
Mahallemiz bizim olmalı…
Doğal yaşamımız olmalı…
Köye gitmeliyiz bahçe yapmalıyız, ata binmeliyiz, köpeğimiz kedimiz olsun. Bir de keçimizi, sütümüzü doğal yoldan sağlamayız. Yumurtamız organik olmalı. Evimizdeki atıklardan tavuk besleriz.
Dut olmalı, her meyveden birer tane dalından koparıp yemenin tadına varmalıyız… Bahçemizde çınar ağacı olsun altın çay içmeliyiz.
Köyün patika yolarında yürümeliyiz. Sağlıklı yaşam için doğal yaşamalıyız.
Ama… Bugünkü yaşamı da bırakmadan…
Terk etmeyen varamaz…
O zaman hayal gerçeğe dönüşemez…
Sonuç ne olur?
İsteklerimiz dilekten öteye geçemez. Biz ne oluruz? Niyet edilmiş hayale dönüşmüş bir hayatın hayali bir kahramanı oluruz.
Böyle insana ne demek lazım;
Alışkanlıklarının kurduğu hayatın esiri ruh insan sana hayallerinle beraber başarılar diliyorum demek lazım.