İnsan Odaklı Bir Şehir
İnsan olmak büyük bir nimet, insan olduğunu hmek ve bunu yaşadığının farkına varabilmek çok büyük bir nimet.
Çevremizde gördüğümüz her şey ya insan için yaratılmış ya da insanlar tarafından üretilmiştir.
Silifke olarak, binlerce yıllık bir tarihin derinliklerinden gelen insan yapısı eserlere ev sahipliği yapıyoruz.
Silifke, doğası gereği de insan ve insanlık için muhteşem bir potansiyele sahip.
Nasıl ki geçmişten günümüze tarihten yansıyan yaşamlar var ise şu anda yaşayan bizleri de bir gün tarih içinde mutlaka değerlendireceklerdir. Her insanın fikri, düşüncesi, hayali, bir bakış açısı vardır. İnsan bu özelliklerini bilmeli, ortaya çıkarmalı ve kullanmalıdır. Kullanabileceği ortama sahip olmalıdır.
Bizler gelecek nesiller tarafından nasıl değerlendirilmek istiyorsak, bugün o mesajları içeren eserleri tarihe not düşerek bırakmalıyız.
İnsan odaklı bir şehir öncelikle; insanın kendi yaratılış potansiyeli ile yaşadığı yerin potansiyelini bütünleştirerek hayatını ve çevresini zenginleştirebileceği mekanlar demek.
İnsana ekonomik, kültürel, sosyal ve psikolojik ilhamlar verme potansiyeli olan bir şehir nasıl kültürel ve düşünsel iklimdir?
Belediyemiz bu konuda 24 saat yaşayan şehir, ırmak çevre düzenlemesi, parklar, yürüyüş yolları ile çok önemli projelere imza atmıştır. Daha çok yürüyüş yolları bisiklet yolları ile insana dair alanların daha da gelişeceğini düşünüyorum.
Şehrimiz potansiyeli kadar büyük, konumu kadar stratejik gelişebileceği kadar güçlü projelerle ülkemiz içinde çok değerli yerlere gelecektir.
İnsan odaklı, birlikte ülküler üretebilen, hayaller kuran, birlikte projeler üreten şehir bu projelerin dinamiğidir.
Bu yazıyı sadece bugünün yönetimi için yazmıyorum. İnsan odaklı şehirlerden sadece belediyeler de sorumlu değildir.
Ama Kent Konseyinin pasifleşmesinde belediyemizin büyük sorumluluğu vardır.
Kent Konseyi bir şehrin gelişmesinde ortak aklın, düşüncenin harekete geçirilmesinde önemli bir organizasyondur.
Odalar özellikle sanayi ve ticaret odamız, sivil toplum örgütleri ve basınımızın da bu konuda önemli sorumlulukları vardır.
Bir memlekette bulunan, ilkokul, ortaokul, lise, meslek yüksek okulu ve fakültelerin de önemli sorumlulukları vardır.
İnsanların şehirleri için düşünmeleri, birlikte projeler üretebilir olmaları insan odaklı şehirler için çok önemlidir. İnsanın kendi şehri için düşünen, üreten bir kaynak hale getirilmesi yöneticilerimizin en önemli görevidir. Bu aynı zamanda insanın kendi kariyeri ile şehrin gelişmesini birlikte düşünmesini sağlar.
Az insanla dar çevre ile potansiyeli zengin bir şehir gelişemez… Bu yönetim biliminin ve gerçeklerin doğasına aykırıdır.
Şehir sıkışmış vaziyette ve insan binaların ve araçların arasında yok oluyor. Tabii ki insanlık da…
Bunun çözümü top yekun düşünebilen kent sakinleri ile mümkün olabilir.
Eğer bir şehirde çatışma yoğunsa, olmaz diyen insan çoğunluk ise, geleceğe dair hayaller bir türlü güçlenemiyorsa ufkumuz kendi köyümüz ve mahallemiz kadarsa o şehirde insana dair alanı kesinlikle daralacaktır.
İnsan odaklı bir şehirde insanların kentine kazandırabileceği katma değer ne kadar önemli ise kentin de insana katabileceği değer o oranda önemlidir.
İnsan kentte kendini değerli htikçe insanlık da o şehirde daha değerli hale gelecektir.
Günümüz vahşi kapitalizminde insanı ve değerini düşünmek biraz ütopik olabilir ancak hayalleri büyük insanların gerçekleri ümitsiz insanlarının ufkunun ötesinde olmuştur.
Bunun için kaliteli ülküler koyabilecek, inancı kuvvetli, yenilikler yapabilecek ruhlara ihtiyaç var.
Elbette günümüzün ülküsü olamayan milliyetçiliği, yenilik yapamayan devrimciliği, takvası olmayan dinciliği, insanı ve insanlığı kullanan demokratlarını kast etmiyorum…
Var olanları yeterli görüyorsak; o zaman Silifke olarak memleketimiz son 90 yıldır neden gelişememiştir?
Bize siyaset yapıyoruz diye sunulan memleketin, horoz dövüşü yapılan bir alandan farkı olmadığı için mi ortak bir hedefimiz yok?
Siyasette horozlar değişirken, Silifke neden değişmiyor?