ŞEHRE BİR TİYATRO GELİR… Sanatın iyileştirici gücü olduğuna inananlardanım. Bir filme yahut tiyatroya ya da sevdiğimiz bir sanatçının konserine gitmek gibi sanatsal etkinlikler insanın ruh halini (son zamanlardaki tabiriyle modunu) olumlu anlamda değiştiriyor. Hayatın katı gerçekliğinden bir süre için de olsa uzaklaşmak, sanatın insana kendini iyi hissettiren ve hayatı katlanılır kılan gücü sayesinde mümkün oluyor. Yakın zamanda ülkece zorlu bir seçim süreci atlattık. İlk kez bir seçimde iki defa sandığa gittik. İlk turda milletvekillerini seçtik, ikinci turda cumhurbaşkanı seçimi için ikinci kez sandık başında idik. Ve geçen hafta itibariyle seçim sürecini tamamladık. Ülkeye dair kaygılarımızla ve ülkenin geleceğine dair beklentilerimizle son aylar hep genel siyasetin gölgesinde geçti. Belki de siyasetin hayatlarımıza bu derece etki ettiği başkaca bir seçim süreci yaşamamıştık. En nihayetinde seçim sürecinin tamamlanması ile birlikte; kimimiz hayal kırıklıklarımız ile kimimiz ise beklentimizin karşılık bulmasının verdiği zafer duygusu ile hayatlarımıza kaldığımız yerden devam ediyoruz. Bir taraftan hayata dair bir şeylerin mücadelesini verirken bir taraftan da hayatımızı daha anlamlı kılma ve yaşadığımız zamanı güzelleştirme adına sanata sığınıyor, şehre -Silifke’mize- bir tiyatronun geleceğini öğrendiğimiz zaman, günler öncesinden biletlerimizi ayırttırıyoruz. Malum, Silifke’de tiyatro gösterimi çok sık karşılaştığımız bir hadise değil. Bu fırsatı da kaçırmak istemiyoruz, haliyle. Geçtiğimiz Perşembe günü (1 Haziran), oyunun sahneleneceği Doğan Cüceloğlu Kültür Merkezi’ne oyun saatinin yarım saat öncesinden varıyoruz. Silifke’nin Toros Mahallesinde bulunan ve Silifke Adalet Sarayı’nın yan tarafında yer alan büyükçe bir bina burası. Yapımı on yılları bulan, bir türlü tamamlanamayan ve en sonunda yakın zamanda faaliyete geçen bu Kültür Merkezi’nde İlçe Halk Kütüphanesi de yer almakta. Merkeze Doğan Cüceloğlu isminin verilmesi de ayrı bir güzel ve anlamlı olmuş. İki yıl önce kaybettiğimiz Silifkeli bilim insanı, yazar ve psikolog Doğan Cüceloğlu her zaman için kalplerimizde yaşayacak, bunu biliyoruz ancak böylesine değerli bir bilim insanının isminin bir Kültür Merkezi’ne verilmesi de Silifke’nin kültür dünyası için oldukça yerinde bir adım olmuş. Bu fikri gerçekleştirenlere ayrıyeten teşekkür etmeli.   Oyun saati yaklaştıkça Silifkeli sanatseverler kültür merkezinin bahçesini doldurmaya başlıyorlar. İnsanlar en güzel kıyafetleri ile bir düğüne yahut davete gider gibi hazırlanmışlar. İnsanların bu heyecanı, mutluluk verici bir şey. Silifkeli, sanatsal etkinlik söz konusu olduğunda yoğun ilgi gösteriyor. Bu durumu, az sonra oyunun sahneleneceği salona girdiğimizde de anlıyoruz. Koltukların hemen hemen tamamına yakınının dolduğu büyük salon özenli bir şekilde hazırlanmış. İstanbul’da hukuk fakültesinde okuduğum yıllarda gittiğim “Şehir Tiyatroları”nı anımsıyorum. Aklımdan dünya tiyatrosunun eşsiz örneklerini izlediğim o güzel yılları geçiriyorum, oyunun başlamasını beklerken… Az sonra izleyeceğimiz oyun da, bir kitaptan uyarlama. Dünyaca ünlü büyük yazar Stefan Zweig’ın -yıllar önce okuduğum- “Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu” isimli kısa romanının sahneye uyarlanması, ortaya güzel bir tiyatro oyunu çıkartıyor. Bunda tabii ki, oyunu tek başına sahneleyen, sahnede adeta devleşen ve hepimizde hayranlık uyandıran tiyatro oyuncusu Çağdaş Serter’in etkisi büyük. Oyuncunun ruh hallerindeki değişim dakikalar ilerledikçe farkında olmadan bizi adeta oyunun içerisine çekiyor, oyundan aldığımız haz dakikalar ilerledikçe katlanarak artıyor. Ve oyun bittiğinde bütün salon adeta büyülenmişçesine oyuncuyu ayakta alkışlıyoruz. Yaklaşık bir buçuk saat süren oyunun sonunda, bambaşka duygular içerisindeyiz. Stefan Zweig’in bu eşsiz eserinin tiyatro sahnesine böylesine başarılı bir şekilde uyarlanması, insanda büyük bir hayranlık duygusu yaratıyor. Daha önce kitabını da okuyan birisi olarak bu eserin tiyatro uyarlamasını da izleyince bir tamamlanmışlık hissi ile doluyor içim. Bu noktada, bu oyunu Silifkeli sanatseverlerle buluşturan ve oyunun organizasyonunu gerçekleştiren Mürsel Tekin ve ekibi de ayrı bir teşekkürü hak ediyor. Umuyorum ki bu tarz etkinlikler önümüzdeki zaman dilimlerinde de Silifkeliler ile buluşmaya devam eder. Silifkeli sanatı seviyor, sanat Silifke’de daha bir anlam kazanıyor. En nihayetinde, Sezen Aksu’nun o güzel şarkısından* ilhamla… Şehre bir tiyatro geliyor. İklim değişiyor, Akdeniz oluyor… *Sezen Aksu’nun “Gülümse” isimli şarkısı: “Belki şehre bir film gelir Bir güzel orman olur yazılarda İklim değişir, Akdeniz olur Hadi gülümse”