Çorap Söküğü
Kendime mektup
Öğle vakti.
Gazetenin güneş girmeyen Haber Merkezi’nde oturmuş toto kuponu doldurmaktayken…
Sivasspor-Samsunspor maçı tahminimde metcezir yaşamaktayken…
Yazı İşleri Müdürümüz Elvan Pehlivan, yarı merak yarı emir kipiyle biraz da pehlivanca ünledi:
- Abi, bugün yazı günün. Kaç vakitte yazarsın?
Korku dağları beklermiş. İşte bu sebepten tam da ‘o vakit’ cevap verdim:
- Tez vakit.
*
Pehlivan yazı işleri müdürümüzün bir de “sorumlu” sıfatlı, “topuklu” versiyonu var…
Sorumlu Yazı İşleri Müdürümüz Seher Kunt var…
Adını duysam mücrim gibi titrerim.
Kapıda karşılaşsam, koridorda falan rastlasam hiç bekleme yapmam, topuklar kaçarım. Oldum bittim böyleyim.
Ceketimi yağmurlara astığımdan beri korkarım.
Oldum olası bu iki Hanım Ağa’dan korkarım.
Elvan Müdür yine insaflı sayılır.
Seher Müdür’den, kara çadırın kızından iki kere korkarım, duble korkarım.
*
Vaziyet böyle böyleyken boş bulunmaya gelmez.
Zaten eylül toparlanmış gitmiş.
Ekim, kasım gitmiş.
Aralık filan da gidecek bu gidişle.
Ne duruyorsun Canaran! Aralık gitmeden, kendine dokuz satırlık mektup yaz şu âlemde!
Yeni bir yaş daha almadan sarıl küreklere!
KENDİME MEKTUP
Öğle vakti.
Gazetenin güneş girmeyen Haber Merkezindeyim.
Canım sıkkın bugün.
Düşüncelerim bıkkın bugün.
Yarım var, yarım yok bugün.
Geceden mülteci kederim devretti bugün.
Bayıra vurmuş katır gibi soluyup duruyorum.
Yorgunum Tülay.
Yorgunum bugün.
*
Bitirirken…
Aziz Nesin, “İncir Çekirdeği” öyküsünde der ki:
“Adı var kendi yok bir ülke.
Kendi var adı yok bir yönetim.
Adı var, kendi yok ülkenin adı yok kendi var yönetimi altında ne var ne yok insanlar...”
*
Canaran der ki: Canım zaten sıkkındı bugün, şimdi bir daha sıkıldı.
Sizin de canınız sıkılsın bugün. E, mi!