Çorap Söküğü
Siyah saç gurbet akşamına benzer…
Gerçek, gerçek gibi anlatılmaz kimi zaman.
Derya mürekkep, orman kalem olsa yazılmaz.
İşte bu sebeple gerçeği örtülü biçimde anlatmanın, yazmanın yolu masaldır bazen.
Bazen şiir...
En başta söylenmesi gerekenin en sona saklandığı zamanlardaysa, şarkılardır duygulara tercüman.
*
Melih Kibar bestesidir.
Çiğdem Talu güftesidir.
Erol Evgin ses verir:
“Hani bir yağmur yağar da bazen
Hani gök gürler ya arkasından
Hani şimşekler çakar peşinden
İşte öyle bir şey...”
Eğriye eğri doğruya doğru: İşte öyle bir şey...
*
Örtülü biçimde yazmasını bilen insanın kalemini tutamazsınız.
Konya’da Mevlana dergâhında çileye giren fakat çilesini tamamlamadan İstanbul’a dönen “Hüsnü Aşk”ın yazarı Şeyh Galip, “Siyah saç gurbet akşamına benzer.” demiş.
Baştan alalım:
Siyah saç gurbet akşamına benzer.
Bir daha:
Siyah saç gurbet akşamına benzer.
Tekrar:
Siyah saç gurbet akşamına benzer.
*
Üstat Selâhaddin İnal’ın her çeşit kafa ve gönül fırtınasına papatya çayı etkisi yapan rast makamındaki ezgideyse Tarık Hatusil güfteyi örtülemeyi yeğlemiş:
“Saçının tellerine gönlümü taktı kader
Önce elimden tuttu sonra bıraktı kader.”
Bitirirken…
“Hatice’yi bırak neticeye bak” derler ya hep.
Peki madem.
İstanbul’u iki yakasından tutup şunu sormalı şu hâlde:
- Gerçeği gerçek gibi söylemeyişimiz niyedir, neden, niçin?
- Ya da söyleyemeyişimiz?