FİNAL AYI ARALIK
Yılın son ayıdır Aralık… Hep bir bitişi, bir sonu, bir finali çağrıştırır. Nitekim üzerine çok az şiir ve söz yazılmıştır.
Arzu Eşbah bir şiirinde;
“Aralık’ta ölürsem / Mesele yok / Hiç yok! / Ama baharda ölürsem /Haber salın kuşlara /Açılsın işte o vakit / Çeyiz sandığım uluorta / Adım mısralara kalsın / Masalım kuşlara / Aşk’ım O’na…” der.
Melih Cevdet Anday ise “Ömrün en mavi göğünü aralık ayı boyar.” dizesiyle dikkatleri üzerine çeker.
Aralıktaki Yaprak Dökümü
İz bırakan çok sayıda sanatçı ve tanınmış kişi de hayatlarının finalini bu ay içinde yaparak fani dünyadan ayrılmışlar ancak kubbede baki kalacak hoş sedalar bırakmışlardır. Aralık ayı özellikle edebiyatımız için tam bir yaprak dökümüdür.
Bu ay kaybettiğimiz önemli isimler vefat tarihlerine göre:
Ömer Hayyam (4 Aralık 1131),
Mevlâna (17 Aralık 1273),
Namık Kemal (2 Aralık 1888),
Samih Rıfat (4 Aralık 1932),
Leyla Saz (6 Aralık 1936),
Mehmet Akif Ersoy (27 Aralık 1936),
Rüştü Onur (2 Aralık 1942),
Rıza Tevfik Bölükbaşı (31 Aralık 1949),
Ercüment Ekrem Talu (16 Aralık 1956),
Hasan Basri Çantay (3 Aralık 1964),
Fazıl Ahmet Aykaç (5 Aralık 1964),
Nihal Atsız (11 Aralık 1975),
Oğuz Atay (13 Aralık 1977),
Turgut Günay (13 Aralık 1978),
Kemal Fedai Coşkuner (3 Aralık 1979),
Behçet Necatigil (13 Aralık 1979),
Muharrem Ertaş (3 Aralık 1984),
M. Sunullah Arısoy (19 Aralık 1989),
Âbidin Dino (7 Aralık 1993),
Orhan Şaik Gökyay (2 Aralık 1994),
Şükran Kurdakul (15 Aralık 2004),
Âşık Reyhani (10 Aralık 2006),
Halim Yağcıoğlu (1 Aralık 2008),
Abdurrahman Kızılay (12 Aralık 2010),
Talat Sait Halman (5 Aralık 2014),
Ali Kızıltuğ (13 Aralık 2017),
Ali Tekintüre (15 Aralık 2017)
Alâeddin Yavaşca. (23 Aralık 2021).
“Uçun Kuşlar Uçun”
31 Aralık 1949 tarihinde Hakkın rahmetine kavuşan şair, filozof ve siyasetçi Rıza Tevfik Bölükbaşı özellikle hece vezninde yazdığı şiirlerle tanınır. Bölükbaşı, felsefeye merakı nedeniyle “Feylesof Rıza” olarak anılırdı. Gelin, yazımızı onun bestelenen şiirlerinden ”Uçun Kuşlar” ile tamamlayalım.
Uçun kuşlar uçun, doğduğum yere
Şimdi dağlarında mor sümbül vardır
Ormanlar koynunda bir serin dere
Dikenler içinde sarı gül vardır
O çay ağır akar, yorgun mu bilmem
Mehtabı hasta mı, solgun mu bilmem
Yaslı gelin gibi mahzun mu bilmem
Yüce dağ başında siyah tül vardır
Orda geçti benim güzel günlerim
O demleri anıp bugün inlerim
Destan-ı ömrümü okur dinlerim
İçimde oralı bir bülbül vardır
Uçun kuşlar uçun, burda vefa yok
Öyle akarsular, öyle hava yok
Feryadıma karşı aks-i sada yok
Bu yangın yerinde soğuk kül vardır
Hey Rıza kederin başından aşkın
Bitip tükenmiyor elem-i aşkın
Sende derya gibi daima taşkın
Daima çalkanır bir gönül vardır