Evladımız kaliteli Eğitim Alamayacak Mı?
Bu soruya birlikte çözüm arayalım.
Zaten birlikte eğitime dahil olursak evladımızı doğru iş hayatı ile buluşturabiliriz?
Yani önce evladımıza kaliteli eğitim ve doğru kariyer yaptırabilmemiz için önce kendimiz harekete geçeceğiz.
Ama baştan…
Zaten sonradan herkes harekete geçiyor.
Hatta etek etek para döküyor. Olmadı diyelim ki; iyi okullardan mezun oldu. Paralı kolejlerin birisini bitirdi. İyi bir dalda üniversite diploması aldı. Sonra işimiz bitmedi bu sefer de işe yerleştirmek için torpil olarak amca dayı aramaya devam. Tanıdık insanlara eğilip bükülmeye devam.
İlkelerinden taviz vererek.
Peki, ne olacak?
Ya amcası dayısı yoksa ne olacak?
Özel okulda okutamayanlar?
Özel okulda okutacağım derken nefesi kesilenler?
KPSS’ye siyasi partilerin politik dişlilerinde evlatlarını harcayacak mı?
Bence zamanında aileler harekete geçmezse, evet…
Sonradan harekete geçilince iş olsa da meslek sahibi olunamıyor.
Bir dizi mutsuzluk insanların hayatına yerleşiyor.
Peki, ne yapmalıyız? Sorusundan önce ne oluyor?
Toplumda bir özel okul, kolej, özel üniversite çılgınlığı aldı başını gidiyor?
Yıllık yüz bini aşan okul ücretleri…
Bence aileler daha ilkokula başladığında işi sıkı tutmalı, eğitimde çocuğu ile eğitimin çözüm ortağı olmalı.
Ama diyelim meslek lisesine kayıt oldu.
Benim görüşüm çocuğun beceri, kabiliyet, ilgi ve var olan yaradılış özelliklerinin keşfine ortaokul birinci sınıfta başlanmalı.
Ona göre meslek lisesi tercihi yapılmalı.
Çocukların eğitiminin mesleğe dönüşmesi bu yaşlarda başlamalı.
Düz lise çok az sayıda olmalı… Mümkünse hiç olmamalı.
Çocukların bir mesleğe eğilimi; meslek lisesine başlar başlamaz gelecekte hangi meslekte usta olmak istiyorsa o mesleğin çıraklığı da başlamalı.
Sadece öğretim ve eğitim değil aynı zamanda iş sahası ile de ilgisi başlamalı.
Burada devreye o il, ilçe belediye yönetimleri, başta Sanayi ve Ticaret odaları olmak üzere bütün meslek odaları çocukların iş hayatı ile ilgisini kurmak için elini taşın altına koymalı.
İş hayatının da eğitim ve öğretim sistemine uyumu için ilgili bu merciler gayret etmeli.
Devlet bu yönde kanunlar ve teşvikler çıkarmalı.
Genç daha lise birden itibaren artarak iş ortamını keşfetmeli. İş hayatına karşı yakınlaşmalı. İlgisi doğru ilişkilere dönüşmeli.
Aileler belediye, sanayi odaları ve diğer meslek odalarını bu konuda zorlamalı.
Okul aile birlikleri bu konuda itici güç olmalı.
İl ve ilçe iş kur müdürlükleri bu konuda lokomotif olmalı.
Diyelim çocuk mesleği ile ilgili bir fakülte seçecek;
Öncelikle fakültesi, seçeceği mesleğin en yoğun yaşandığı şehirlerin üniversitelerinde olmalı. Büyük şehirlerde mesleği ile ilgili ilişki kurmakta zorluk çekeceği en iyi üniversiteden Anadolu’da mesleği ve ilgi alanı ile ilişki kurabileceği normal bir üniversite kariyeri basamaklarına daha çok etki yapacaktır.
Mesela Ankara’da devlet üniversitesinde işletme fakültesinde veya vakıf üniversitesi işletmede okurken hiç işletmeye gidememiş bir öğrenci ile Açık öğretimde okurken bir işletmenin mali işlerinde çalışan bir öğrenciyi kıyaslayalım.
Açık öğretimde okuyan işletme öğrencisi aldığı dersleri okurken yaptığı iş ile somut verilere dayanarak mesleğini öğrenecek ve daha çok içselleştirecek. Mali tablolar, Bütçe, Stok, Finansal işlemler, şirketin devletle ve piyasa ile ilgili mali ve finansal iletişimi, karar verme mekanizmaları, hiyerarşik düzen konusunda daha canlı verilerle dersleri algılayacak.
Diğer öğrenciler okulu bitirip iş yerine başladığında sudan çıkmış balığa dönecek.
Mesela bir mühendis işe başladığında ilkokul mezunu 10 yıllık bir işçi karşısında afallayabilecek.
Eğer ortaokuldan itibaren başta aileler olarak çocuklarımızın ilgi, beceri, yeteneklerine göre meslek seçimine katkı yapmak için gayret edersek çok büyük engellerin en önemlisini aşmış oluruz.
Düşünün toplumca böyle yaptık. Mesela aileler ve okul aile birlikleri, bir ilçede Milli Eğitim Müdürlüğü, Kaymakamlık, Sanayi ve Ticaret Odasına bu doğrultuda talepte bulundular. Eminin tutarlı ve kararlı bir şeklide bu talep yinelenirse ilgili merciler hatta siyaset bu talebe kayıtsız kalmayacaktır.
Bu gayret daha az maliyetli bir eğitim için gereklidir.
Çuval çuval para harcamaktan daha akıllıca bir gayrettir.
Sonunda torpil, amca dayı aramanın onursuzluğunu düşünürsek çok daha onurlu bir davranıştır. Ayrıca kimsenin hakkına da girilmemiş olur. Yüksek bütçeler ayırmaya kapitalizmin çarklarında evlatlarımızın ezilmesine de engel olmuş oluruz.
Çatırdayan aile kurumuna da hizmet olur.
Nesil çatışmasını azaltır.
O zaman normal bir eğitimle de yüksek kaliteli kariyer planı yapan evlatlar yetiştirmiş oluruz.
Elbette üniversitelerimizi de iyileştirmek lazım. Çok kaliteli üniversitelerde okumak avantajlı. Ama önemli olan daha para harcayarak ya da harcadığımız paralarla çok daha kaliteli eğitime sahip olabiliriz.
Ülkemizi düşünerek kendi katkılarımızla da eğitim sistemine çok değerli katkı yapabiliriz…