Etkili İnsan Kaynakları Ve İşveren (3) Etkili İnsan Kaynakları yazı dizimin bu hafta üçüncüsünü sizlerle paylaşmak istiyorum. Bu çalışma ile her yıl tiyatro şeklinde oynan, işçi ve işverene katkısı olmayan, emeğin domates gibi pazarlık yapıldığı, asgari ücret çalışmalarına bir bakış açısı da kazandırmak istiyorum. Bundan sonraki Etkili İnsan Kaynakları ile ilgili olarak; devlet, hükümet, muhalefet, üniversite, belediye, aile ve iş gücünün bizzat kendisini kaleme alarak kaliteli insan kaynakları eko sistemini anlatmaya çalışacağım. Sorun sadece bir kesimin problemi değil. Ama bir kesim diğer bütün kesimi motive edebilir, harekete geçirebilir. İnsan gücü talebinin ana kaynağı işverenin sahip olduğu en küçüğünden en büyüğüne işletmelerdir. İşletmelerin, işletme dışı faaliyetleri olduğu kadar daha çok işletme içi yönetim biçimi ile insan kaynakları yönetimi yapabilirler. İşletmeler, dışsal insan kaynakları yönetiminden önce içsel insan kaynakları yönetimini başarı ile yürütmeliler. Aslında hızla işletmeler İnsan kaynakları departmanları ile bu yönde önemli adımlar atıyorlar. Ancak Anadolu’da İnsan kaynakları yönetimi personel alımı, bordro, personelle ilgili yasal işlemlerin yürütülmesinin ötesine henüz geçememişlerdir. Geçenler bir takım sosyal etkinlikler, sürekli olamayan eğitimler, şeklen bazı sertifikaların alınması, yasal belgelerin oluşturulmasının ötesine geçememiştir. Bunda işverenin algısının önemi büyüktür. Aynı zamanda işverenin yardımcısı profesyonellerin de gerçek manada işverene analitik olarak inceleyip düşünüp karar vermesine yardımcı olacak finansal, teknik ve yaşam biçimine dönüştürülebilir alternatif çözüm yöntemleri geliştirememeleri de bu konuda çok etkili olmaktadır. Oysa işletmeler yönetim biçimi olarak tercih edilebilir, çalışılabilir bir işyeri algısı ile içinde bulunduğu ekonomik bölgede lokomotif olabilir. Şu an birçok işletme düşük ücretle yüksek maliyetli emek satın almaktadırlar.  Düzgün çalışma sistemi kurulmuş işletmelerde yüksek ücretle düşük iş gücü maliyetlerine ulaşmak mümkündür. Bunun için işletmelerin içsel olarak yapması gerekenler; Öncelikle bütçe yapabilen bütçe ile yönetilen bir ekip kurulmalı. Ayrıca mali analizin her türlüsüne imkân sağlayan muhasebe sistemi kurulmalı, bütçe ve muhasebe aktif yönetim aracı olmalı. Maliyet muhasebesini işletmenin potansiyel yapısına göre detaylı maliyet analizine veren bir şekilde kurgulanmalı, Doğru analiz için doğru stoklama merkezleri ve muhasebesi kurulmalı Analitik düşünüp, teknik, pazarlama ve finansal açıdan ön görüler yapabilecek, işletmenin geleceğini kurgulayabilecek, her karar vermenin her aşamasının parçası olabilecek, inisiyatif kullanabilecek bir yönetim biçimi oluşturulmalı İşe başvuran ve çalışan iş gücü şirketin amacı ile kendi kariyer planın aynı hedef doğrultusunda planlamalı, planlayabilmeli Çalışanların görev tanımları net olmalı. Onlardan beklentiler açık ve anlaşılır olmalı. Çalışanların görevlerinin bilincinde olduğu, görevini doğru algıladığı sürekli kontrol edilmeli Mecburiyetten ve katlanarak çalışan insan gücü asgari düzeyde olmalı, İnsan kaynakları mevcut personelin potansiyel becerilerini harekete geçirebilecek, kendini yeniden keşfedebileceği ortamları hazırlama projeleri üretmeli İşletmede kesinlikle verimlilik ve performans değerlendirilebiliyor olmalı. Hesaplanamayan verimlilik ve performans kabiliyetli ve becerikli insanlardan daha çok beceriksiz, kabiliyetsiz ve tembel insanları korur Emeğin zaman değeri, birim başına işçiliği doğru hesaplanabilen işletmelerde değer bulabilme hissi çalışanı daha büyük sorumluluklara sahip olma konusunda heveslendirir Verimlilik ve performans hesaplayıp yönetebilen firmalar için asgari ücret baz ücrettir, esas ücret değildir. En aşağıdan en yukarıya kadar insanlar gelişebiliyor olmalı. Aynı görevde çalışıp yıllarca amir, yönetici olan kişiler gelişme potansiyeli olan insanların önündeki en büyük engel durumuna gelebilir. Değer verebilen, değerlendirebilen yönetim biçimleri insanın içindeki becerileri, yetenekleri harekete geçirir, hevesi kuvvetlendirir. İşletmeler sürekli öğrenen işletme durumuna gelmeli… Hiyerarşinin her kademesinde düzenli, kaliteli, verimli, standartları esas alan çalışma biçimi kültür haline dolayısıyla yaşam biçimi haline gelmeli. Bir vücudun her noktasında, her organında aynı DNA’ya sahip olunur. Her organın farklı bir DNA’sı olursa tek bir vücuttan söz edilemez. Çalışanların ruh hali topluma gönderdiğimiz mesajlardır. Toplumun ve çalışma adaylarının doğru işletme algısı geleceğin çalıma yeri imajı şirketin tercih edilebilirliğini güçlendirir. Tercih edilebilir işletmeler lokomotif özellikleri ile bulundukları çevredeki etki gücü artarak toplumun en yetenekli ve becerikli insanlarının çalışmak isteyeceği konuma gelir. Bu da işletmeye kalitenin en iyisine ulaşma avantajı sağlar. Ayrıca kaliteli insan kaynaklarına ulaşan, analiz edilebilir sistemlerini kuran işletmeler aynı zamanda teknoloji geliştirme merkezine dönüşecektir. Kendi patentleri ile yüksek verimliliklerle değerli katma değere ulaşan işletme sahipleri sadece içinde bulunduğu bölgeyi değil ülkesinin stratejik yatırımcısı haline gelecektir. Kendi içindeki insan kaynakları yönetimini çözmüş, tercih edilebilir hale gelmiş işletmelerin, lise, meslek yüksekokulu ve üniversiteler arasında da popülerliği artar. Bu güce erişen işletmeler toplumun öncü kâşif şirketleri konumuna gelebilir. Bunun için; Üniversiteler ve diğer eğitim kurumları ile iş birliği yaparak hayat okulda başlar kuralı gereği eğitim kurumlarının da işletmelerle işbirliği arzusunu harekete geçirir. Bugün birçok üniversite birçok proje ve makalesi ile sırf işletmelere uzak olduklarından sahip oldukları fikirleri hayata geçiremiyor. Öğrenciler hocalar ve fakültelerin birlikte geliştirecekleri inovatif projeler bölgenin ekonomik büyümenin yanında gelişmesini de sağlayacaktır. Ayrıca işletmelerin geleceği öngörerek talep edecekleri insan kaynaklarını gerek liseler gerekse üniversite eğitim kurumu şimdiden planlayacaktır… İşletmelerin öncülük ettiği insan kaynaklarını geliştirme faaliyetleri milli eğitimi de harekete geçirecek belki de daha ortaokul çağında yetenek ve beceri keşfetme projelerinin hayata geçmesine vesile olacaklardır. Öncü firmalar, güçlü sorumluluk bilinçleri ile bölgesinde bulunan odaların da yönetimlerinin daha gelişmiş yönetim biçimlerine dönüşmelerini sağlayarak aynı zamanda çok yüksek sermayeleri temsil eden odaların gerçekçi yönetimlerine vesile olacaktır. Toplumsal ve ekonomik gücünün farkında olan odalar ve üyeleri işletmeler siyasetin vagonu değil lokomotifi de olacaktır. Bu da bölgenin ulusal ve global ekonomideki yerini ve konumunu güçlendirecektir.   Sonuç olarak; Her yıl bir tiyatro gibi oynan asgari ücret çalışmaları ile ne işçinin ne işverenin memnun olmadığı, verimlilik ve katma değere vesile olmayan, adaletsizlik üreterek toplumsal barışa da engel olan, stres üretmekten başka işe yaramayan, heves bükücü iş çevresinin temel nedeni; çalışma ortamlarından uzaklaşmak için Kaliteli İnsan Kaynaklarına ulaştıracak stratejik çalışmalara ihtiyacımız var… Bununla ilgili bütün taraflar üzerine düşeni yapmalılar inisiyatif kullanmalı sorumluluklarını harekete geçirmeliler… Kaliteli yöneticiler kaliteli insan kaynakları ile çalışır. İş, işçi ve işveren çevresinin üzerinde anlaşabileceği bir verimlilik ve performans seviyesi muhakkak vardır.