Tevfik OVACIK
Köşe Yazarı
Tevfik OVACIK
 

Duvarlar ve Yaşamımız

Duvarlar ve Yaşamımız Yaşamımızda farkında olmadan duvarlar arasında yaşıyoruz. Bu duvarları bazen kendimiz inşa ediyoruz bazen de başkalarının ördüğü duvarların arasında bir yaşama razı oluyoruz. Bu duvarlar bazen psikolojik oluyor bazen de sosyolojik. Görünen duvarlar olduğu gibi görünmeyen duvarlar da var. Mesela Pireler boyunun 350 katına kadar zıplarken, onu bir kavanoza koyarsak ve kapatırsak kavanozun boyu kadar zıplamaya başlar. Sonra bu yüksekliği alışkanlık haline getirir ve bunu yavrularına ve nesline de geçirir. Kapak burada duvar olmuştur. Biz insanlarında normal gördüğü birçok alışkanlığı kendi ördüğü duvarlardan ibaret değil midir? Mesela depremde yaşadığımız acıların gerçek sebebi adalete, ilkelere, bilime karşı ördüğümüz duvarlar değil mi? Müteahhit daha çok kar etmek istedi, arsa sahibi daha çok daire istedi, ev alan insanlar ucuz olsun da nasıl olursa olsun mantığı ile doğrulara karşı ördüğümüz duvarların yıkıntısı altında on binlerce insanımız can vermedi mi? Mesela sağlığımız ile aramıza ördüğümüz duvarlar; Sigara içiyoruz, Alkol alıyoruz, Düzensiz besleniyoruz, Hareket etmiyoruz hastalanıyoruz… Stresi bizzat üretiyoruz… Bunlar bizim alışkanlıklarımızla ördüğümüz duvarlar değil mi? Mesela pire misali bize öğretilmiş kuralları yaşamın ilkesi yaparak düzenlediğimiz yaşamımızı incelediğimizde, sahip olduğumuz birçok derdin dermanının kendi içinde saklı olduğunu görmüyor muyuz? Çoğu zaman alışkanlıklarımız ruhsal ve bedensel hastalıklarımızın tedavisini kendi içinde saklar. Toplumsal çatışmalarımız da bu duvarların eseri değil mi? Kendi doğrularımızı başkalarına empoze etmeye çalışırken çoğu zaman huzursuz bir yaşamın duvarı altında kalmıyor muyuz? İsteklerimizle imkânlarımız arasındaki çarkta öğütülürken ihtiyaçlarımız ve isteklerimiz arasına bir duvar neden öremedik… Birçok mutsuzluğumuzun temelinde bu yok mu? Öğretilmiş çaresizliklerimiz yaşamımızda örülmüş, birer duvar değil mi? Yıllarca yumurta kolesterol yapar, margarin yiyelim, zeytinyağı kokar, fast food kolay yemek diyerek aslında sağlıklı yaşam ile aramıza duvar örmedik mi? Ördük ve o duvarında altında ağır bedeller ödedik. Toplumca kolesterol, şeker, tansiyon, kalp hatta kanser gibi hastalıklarımız endüstrinin gelir kaynağı oldu. Eskiden doğal yaşamda canlılar bir yerden bir yere göç ederlerdi. Aslanlar, geyikler, filler, atlar, dağ keçileri şimdi ülkeler arasında örülen görünen ve görünmeyen duvarlarla yaşamlarını sınırlandırdılar. Çok şükür göğe henüz yeterince bir duvar öremedik de kuşlar kıtalar arası göç yapabiliyor. Her ne kadar teknolojik gelişmelerle yaşam alanlarını kısıtlasak da onlar her seferinde kendilerine özgür uçuş yolları ve alanları buluyor. Seçimlere yaklaştığımız şu günlerde örülen duvarlara baktıkça ruhum sıkılıyor. Sağcı, solcu, dinci, laik, alevi, sünni ayrımını geçtik. Her biri kendi alanında duvarlar örerek saflarını sağlam tutmaya çalışıyor. Öyle bir ötekileştirme, itibarsızlaştırma kampanyaları var ki ülkeyi kurtarmak, daha iyi yerlere götürmek, geliştirme gibi amaçları unutulmuş her taraf kendi dar dünyasının duvarları arasında kendini garantiye almaya çalışıyor. Kişinin kendi dünyasında kendi ruhunda inşa ettiği duvarları düşününce bunlar önemsiz gelebilir.  Ama bunlar yarın ülkeyi yönetecek… Öyle duvarlar örmüşüz ki; İletişimsizliği had safhaya çıkarmış. Empatiyi ayaklar altına almış. Ötekileştirmeyi baş tacı yapmış. Enaniyeti ve kibri yaşamın lokomotifi yapmış. Anlamaktan çok anlaşılmaya odaklanmış. Başkalarının hatalarından beslenen bir kariyer yoluna çıkmış. Yalnızlaşmayı göze almış. Sadece kendi faydasına bir dünyanın baş aktörlüğüne soyunmuş, Yani değerli olan bütün varlıklarla aramıza duvar örmüşüz. Bu duvar, pirenin zıplayışı gibi… Alışkanlıklarımızı da katılaştırarak mutsuzluk duvarları örmüşüz. Buna da ilkelerimiz diyerek ulvi değerler yüklemişiz. Peki, duvarlar arasına neyi hapsetmişiz, hatta duvarların altında neleri bırakmışız? Ruhumuzu dar duvarların arasına almışız, özgürlüğümüze tasma takmışız, kişiliği ayaklar altına almışız, İnsanlığı yok saymışız. Topyekûn hepsi ya duvarın altında kalmış ya da duvarların arasında… Peki, bunda kimlerin kazancı var? İşte o duvar örücüleri iyi bulmalıyız. Kendimiz örüyorsak bile o duvar ustalarını iyi tanımalıyız. Kendimizde, ailemizde, işimizde, mahallemizde, ülkemizde, küresel yaşamdaki duvar örücülerin peşine düşmeliyiz. Yoksa modern yaşam bile olsa insan bir mekanizmanın parçası olmaktan kurtulamayacak. Hatta bir makine kadar değerimiz olmayacak…  
Ekleme Tarihi: 27 Mart 2023 - Pazartesi

Duvarlar ve Yaşamımız

Duvarlar ve Yaşamımız

Yaşamımızda farkında olmadan duvarlar arasında yaşıyoruz.

Bu duvarları bazen kendimiz inşa ediyoruz bazen de başkalarının ördüğü duvarların arasında bir yaşama razı oluyoruz.

Bu duvarlar bazen psikolojik oluyor bazen de sosyolojik.

Görünen duvarlar olduğu gibi görünmeyen duvarlar da var.

Mesela Pireler boyunun 350 katına kadar zıplarken, onu bir kavanoza koyarsak ve kapatırsak kavanozun boyu kadar zıplamaya başlar. Sonra bu yüksekliği alışkanlık haline getirir ve bunu yavrularına ve nesline de geçirir. Kapak burada duvar olmuştur.

Biz insanlarında normal gördüğü birçok alışkanlığı kendi ördüğü duvarlardan ibaret değil midir?

Mesela depremde yaşadığımız acıların gerçek sebebi adalete, ilkelere, bilime karşı ördüğümüz duvarlar değil mi?

Müteahhit daha çok kar etmek istedi, arsa sahibi daha çok daire istedi, ev alan insanlar ucuz olsun da nasıl olursa olsun mantığı ile doğrulara karşı ördüğümüz duvarların yıkıntısı altında on binlerce insanımız can vermedi mi?

Mesela sağlığımız ile aramıza ördüğümüz duvarlar;

Sigara içiyoruz,

Alkol alıyoruz,

Düzensiz besleniyoruz,

Hareket etmiyoruz hastalanıyoruz…

Stresi bizzat üretiyoruz…

Bunlar bizim alışkanlıklarımızla ördüğümüz duvarlar değil mi?

Mesela pire misali bize öğretilmiş kuralları yaşamın ilkesi yaparak düzenlediğimiz yaşamımızı incelediğimizde, sahip olduğumuz birçok derdin dermanının kendi içinde saklı olduğunu görmüyor muyuz?

Çoğu zaman alışkanlıklarımız ruhsal ve bedensel hastalıklarımızın tedavisini kendi içinde saklar.

Toplumsal çatışmalarımız da bu duvarların eseri değil mi?

Kendi doğrularımızı başkalarına empoze etmeye çalışırken çoğu zaman huzursuz bir yaşamın duvarı altında kalmıyor muyuz?

İsteklerimizle imkânlarımız arasındaki çarkta öğütülürken ihtiyaçlarımız ve isteklerimiz arasına bir duvar neden öremedik… Birçok mutsuzluğumuzun temelinde bu yok mu?

Öğretilmiş çaresizliklerimiz yaşamımızda örülmüş, birer duvar değil mi?

Yıllarca yumurta kolesterol yapar, margarin yiyelim, zeytinyağı kokar, fast food kolay yemek diyerek aslında sağlıklı yaşam ile aramıza duvar örmedik mi?

Ördük ve o duvarında altında ağır bedeller ödedik. Toplumca kolesterol, şeker, tansiyon, kalp hatta kanser gibi hastalıklarımız endüstrinin gelir kaynağı oldu.

Eskiden doğal yaşamda canlılar bir yerden bir yere göç ederlerdi. Aslanlar, geyikler, filler, atlar, dağ keçileri şimdi ülkeler arasında örülen görünen ve görünmeyen duvarlarla yaşamlarını sınırlandırdılar.

Çok şükür göğe henüz yeterince bir duvar öremedik de kuşlar kıtalar arası göç yapabiliyor. Her ne kadar teknolojik gelişmelerle yaşam alanlarını kısıtlasak da onlar her seferinde kendilerine özgür uçuş yolları ve alanları buluyor.

Seçimlere yaklaştığımız şu günlerde örülen duvarlara baktıkça ruhum sıkılıyor.

Sağcı, solcu, dinci, laik, alevi, sünni ayrımını geçtik. Her biri kendi alanında duvarlar örerek saflarını sağlam tutmaya çalışıyor. Öyle bir ötekileştirme, itibarsızlaştırma kampanyaları var ki ülkeyi kurtarmak, daha iyi yerlere götürmek, geliştirme gibi amaçları unutulmuş her taraf kendi dar dünyasının duvarları arasında kendini garantiye almaya çalışıyor.

Kişinin kendi dünyasında kendi ruhunda inşa ettiği duvarları düşününce bunlar önemsiz gelebilir.  Ama bunlar yarın ülkeyi yönetecek…

Öyle duvarlar örmüşüz ki;

İletişimsizliği had safhaya çıkarmış.

Empatiyi ayaklar altına almış.

Ötekileştirmeyi baş tacı yapmış.

Enaniyeti ve kibri yaşamın lokomotifi yapmış.

Anlamaktan çok anlaşılmaya odaklanmış.

Başkalarının hatalarından beslenen bir kariyer yoluna çıkmış.

Yalnızlaşmayı göze almış.

Sadece kendi faydasına bir dünyanın baş aktörlüğüne soyunmuş,

Yani değerli olan bütün varlıklarla aramıza duvar örmüşüz.

Bu duvar, pirenin zıplayışı gibi… Alışkanlıklarımızı da katılaştırarak mutsuzluk duvarları örmüşüz.

Buna da ilkelerimiz diyerek ulvi değerler yüklemişiz.

Peki, duvarlar arasına neyi hapsetmişiz, hatta duvarların altında neleri bırakmışız?

Ruhumuzu dar duvarların arasına almışız, özgürlüğümüze tasma takmışız, kişiliği ayaklar altına almışız,

İnsanlığı yok saymışız.

Topyekûn hepsi ya duvarın altında kalmış ya da duvarların arasında…

Peki, bunda kimlerin kazancı var?

İşte o duvar örücüleri iyi bulmalıyız.

Kendimiz örüyorsak bile o duvar ustalarını iyi tanımalıyız.

Kendimizde, ailemizde, işimizde, mahallemizde, ülkemizde, küresel yaşamdaki duvar örücülerin peşine düşmeliyiz.

Yoksa modern yaşam bile olsa insan bir mekanizmanın parçası olmaktan kurtulamayacak.
Hatta bir makine kadar değerimiz olmayacak…

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (5)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve silifkesesimiz.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Bekir Alpan - Mezitli/ Mersin
(27.03.2023 10:25 - #463)
Tevfik Bey iyi günler , sağlıklı , mutlu , huzurlu güzel yarınlar diliyorum. ## Az okuyan ya da okumayı sevmeyen , başkalarının ağzıyla konuşan , başkalarının anlattığını bilen , savunan bir toplumuz. Hele birde " ELALEM NE DER " baskısı , korkusu bizi iyice tutsak ediyor.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve silifkesesimiz.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Emin Güleç
(27.03.2023 19:03 - #465)
Toplumsal Etik değerlerine, öğrenilmiş çaresizlik yaklaşımıyla gözlem ve tespitleriniz, çok güzel ve öğretici de. İlkokul sıralarında; mahallede para bulursak, yaşlı olan ve evde sürekli oturan teyzemize, sınıflarda sıralarda oturduğumuz yerlerde para bulunca, sınıfın yitik kutlusuna atardık, kaybedenler bakar almaz, sonraları önceden, kendimizin düşürdüğü para olduğunun farkına varırsak, utanır alamazdık. Okuldan, müdür kumaş vermeye kalkınca, fakir görüldüm düşüncesiyle elbisemiz var, istemeyiz der, fakir olduğun için değil, çalışkan olduğun yanıtına itirazımız sürerdi. Zira evden de, elbisen var, çocuğum bunu neden aldın sorusuyla, benzer itiraz olacak bilirdik. Şimdi, fırsatı önceden değerlendirip kapmak girdi insanların gündemine. Ailenin, sokağın, okulların akil insanların etik davranışları ve eğitimin önemi açıkça görülüyor, yaşanıyor.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve silifkesesimiz.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Hamdi dündar
(27.03.2023 20:30 - #466)
Bu duvarları bir türlü yıkamıyoruz.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve silifkesesimiz.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Aytaç Kurtuba
(28.03.2023 11:01 - #477)
Kesinlikle bir baş yazı ortaya koymuşsunuz değerli ağabeyim... Öyle değerli örnekler vermişsiniz ki yaşamlarımızı bize dar eden ne yada kim varsa bir çırpıda önümüze düşürüveriyor... Koca bir yaşam kesitini bize görev biçenler ne yazık ki biçip yok etmiş oluyor... Başkalarının düşünme açısına bıraktığımız kendi yolumuzu bir çıkmaz sokağa dönüştürüyoruz... Kendi özgür , özgün düşüncesi ile yaşamına yol veremeyen yüz binlerce kişiyiz ..
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve silifkesesimiz.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Halil Birceviz.
(28.03.2023 13:16 - #478)
Teşekkür ederim örnek alınacak bir yazı.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve silifkesesimiz.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.

deneme bonusu veren siteler deneme bonusu deneme bonusu https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren bahis siteleri youtube mp3 blossomtips.com