Rıfat YÖRÜK
Köşe Yazarı
Rıfat YÖRÜK
 

METEOROLOJİYİ NASIL BASTIM?

METEOROLOJİYİ NASIL BASTIM?   Bizim Adanalıdan neyimiz eksik Allah aşkına! Onlar sıcaktan bunalınca güneşe ateş açar da Silifkeliler meteoroloji basmaz mı? Her şey 1 Hazirandan itibaren bastıran aşırı ve oldukça nemli sıcaklarla başladı dostlar! Tam 2 aydır süren bu sıcaklar esnasında yaşadığım Taşucu’na maalesef bir gram yağmur bile düşmedi. Ama ben inat ederek Gökbelen Yaylasındaki evimize gitmedim. Çünkü bu yaz sıcaktan pişme pahasına yaylada kalmayacak, “İskele”li hemşehrilerimin hâlinden anlayacak ve artık gerçek bir “Taşuçlu” olacaktım. Hani Fener’e gol atmayan forvet Cimbom’lu sayılmaz ya! İşte öyle bir şey! 700 TAŞUÇLU İşte bu sıcak sımsıcak ortamda tüm Silifkeliler, Taşuçlular yağmur yağmasını ve havanın biraz olsun serinlemesini dört gözle bekliyorduk. Fakat günlerdir gökte tek bir bulut dahi yoktu. Son çare olarak mahallemizdeki caminin oldukça sosyal imamı, nefesi kuvvetli Sarı Hoca’yı bulup yağmur duasına çıkması için kandırmaya pardon ikna etmeye çalıştım. Ancak Hocam “gerçekten yağmur yağacağına inanacak en az 700 Taşuçlu bulursan önlerine düşer, dua ederim.” dedi. Bir düşündüm, bu yağmur yağdırmak kadar zordu. Zira, değerli köşedaşım, mahalle komşum Halil Dölek’e göre Taşucu’nda yaşayan Taşuçluların toplam sayısı 500’ü zor buluyordu. Ruslar her yerde çoğunluğu sağlamışlardı. Hocama “Takviye olarak Konyalı, Kayserili, Ankaralı bulsak olmaz mı?” dediğimde “da” yerine “niyat” cevabını aldım. Ve bu “hayır!” sözü ile ortada kalakaldım. Aklıma geçen gün dolmuşla Silifke’ye giderken jandarmanın kimlik kontrolü için durdurması geliverdi. İçeri giren astsubay yolculara bir baktığında yeterli “yerli malzeme” göremeyerek “içinizde Türk var mı?” diye sordu. Şoförle beraber toplam üç kişi el kaldırdık. Gülerek bizim nüfus hüviyet cüzdanlarımızı kontrol edip arabadan indi. VE MÜJDELİ HABER… Neyse dönelim konumuza… Türkiye’nin birçok yerine yağan yağmur yazın maalesef Silifke ve Taşucu’nu es geçiyordu. Bu sarı sıcağın ocağında ve de kucağında yaşamaya çalışırken bir gözüm hep Meteoroloji Genel Müdürlüğünün 5 günlük Silifke tahminlerindeydi. Ve nihayet… İlçemiz 24 Temmuz Çarşamba gününden itibaren 4 gün süreyle yağışlı gözüküyordu. Hem de hafif çisenti falan değil gök gürültülü sağanak yağışlı. Yani yarından itibaren kuvvetli yağış ve kısmî serinlik geliyordu. Hemen bu müjdeli görseli yağmuru çok seven ancak iki aydır gökten inen bir damlaya hasret dostlarımla özelde paylaştım. Onlar da sevincime, coşkuma, mutluluğuma ortak oldular. Ayrıca sosyal medyada da meteorolojinin bu görseli ile millete hava attım. Çarşamba sabah erkenden gökyüzünü yokladım. Tek bir bulut dahi yoktu. Yağış beklenen bu ilk günü maalesef boş geçirmiştik. Perşembe yine tık yoktu. Cuma günü bulutlanma başladı. Mersin ve Karaman merkeze yağan yağmurun da bir miktar serinliği bize kadar ulaşmıştı. Maalesef cuma ve cumartesi de beklenen yağış gelmemiş, yağmurları pek tahmin edemeyen Silifke Meteoroloji Müdürlüğü dört atışta yine isabet ettirememiş, karavana atmıştı.  BASKIN KARARI Yağmur yağıp ortalık rahatlayamayınca sarı sıcak daha bir çökmeye başladı. Bunaldıkça bunalıyor, sıcaktan bir iş yapamıyordum. Ancak suçluyu bulmuştum: Daha önceleri de birkaç kere yağmur tahminleri tutmayan Silifke Meteoroloji Müdürlüğü… Burayı basacak ve yanlış bilgi veren görevlileri kamuoyu önünde teşhir edecektim. Yavaş adımlarla stadyum yakınındaki müdürlük binasına girerken önce kameraları, ardından da beni gören olup olmadığını kontrol ettim. Giriş katındaki oda boş olunca hemen birinci kata yöneldim. İlk kapıyı açınca müdüriyet makamına girdiğimi anladım. Masada genç birisi oturuyor ve yan taraftaki bilgisayarında çalışıyordu. Beni fark etmedi bile… Sessizce yaklaştım ve yıllardır evimde sakladığım civalı ahşap ev termometresinin bıçakla sivrilttiğim ucunu boynuna değdirdim: -Sakın kıpırdamayın! Bu, başa sıcak geçmeden dolayı bir cinnet geçirme eylemidir. (Hoş, cinnet geçirilir mi, getirilir mi hâlâ birçok kişi gibi ben de çözemedim.) Lütfen sakin olun. Canınızı yakmayacağım. -Buyurun, ben yeni atanan müdürüm. Size nasıl yardımcı olabilirim? -Beni hemen Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanıyla görüştürün. -Özür dilerim benim yetkim ancak Adana’daki 6. Bölge Müdürüne kadar uzanabilir. Sadece onu arayabilirim. Bakanımızı aramaya kalkarsam protokolü çiğnemiş ve haddimi aşmış olurum. -Tamam öyleyse, ara madem! Bir dakika içinde Adana Bölge Müdürü karşımdaydı. Söze bir soruyla başladım; -Söyleyin bakalım, şu anda Silifke’de havalar nasıl? -Bilmeyecek ne var? Yağışlı… “Hah!” dedim “şimdi yaktım çıranı…” Müdür de Silifke şubenin bugün için yaptığı “yağışlı” tahminine çok güvenerek hayatının hatasını yapmıştı. METEOROLOJİDEN SORUMLU BAKAN Aklıma nedense birden rahmetli Ali Rıza Septioğlu geliverdi. Adalet Partisinden Elazığ Milletvekili olan Palulu Septioğlu 1977 yılında 10 partili arkadaşıyla birlikte Ecevit’in genel başkanlığını yaptığı CHP’ye transfer olarak Meteorolojiden Sorumlu Devlet Bakanlığı unvanını kapmıştı. İlk icraat olarak Meteoroloji Genel Müdürünü görevden alıp kendi yakınını atamak isteyen Septioğlu, kendisini telefon aratarak “Söyle bakalım, şu anda Elazığ Palu’da hava nasıl?” diye sormuştu. Telaşlanıp “kem küm” eden genel müdür hemen önündeki tahmin raporlarına bakarak “açık ve güneşli efendim” demişti. Zaten böyle bir cevap bekleyen Bakan “Hadi ordan gavat! Şimdi yaktım çıranı! Şu anda Palu’ya şakır şakır yağmur yağıyor” diyerek genel müdürün ipini çekmişti. İşte ben de eline büyük bir koz geçen o bakan gibiydim. “Bana bakın” dedim: “Çiçeği burnunda şube müdürünüz şu anda elimde rehin. Bana en kısa zaman dilimi için bir yağmur müjdesi vermezseniz burayı daha sonra çiftçiler ve köylüler ile basarım.” NİHAYET… Kısa bir sessizlikten sonra Bölge Müdürü “lütfen arkadaşımızı serbest bırakın. Sizi temin ederim ki bir saat içinde sürpriz bir yağmur bekliyoruz. Üstelik uzun sürecek.” deyince pencereden kafamı uzatıp gökyüzüne baktım. Gökbelen, Kırtıl tarafında kara bulutlar toplanmaya başlamıştı. Çalan telefon sesiyle fırladığımda arayan arkadaşım Gökbelen’e şakır şakır yağmur yağdığını söylüyordu. Müdür beyin boynundaki ilkel silahımı indirip karşılıklı çay içerken camlara ilk damlalar düşmeye başladı. Görevim bitmiş, amacıma ulaşmıştım. Müdürle helâlleştikten sonra, başlayan yağmurun tadını çıkartmak üzere hemen kendimi dışarı attım. Silifke sokaklarında ıslak ıslak yürürken, insanî görevimi yerine getirmenin huzurunu yaşıyordum.  
Ekleme Tarihi: 30 Temmuz 2024 - Salı

METEOROLOJİYİ NASIL BASTIM?

METEOROLOJİYİ NASIL BASTIM?

 

Bizim Adanalıdan neyimiz eksik Allah aşkına! Onlar sıcaktan bunalınca güneşe ateş açar da Silifkeliler meteoroloji basmaz mı?

Her şey 1 Hazirandan itibaren bastıran aşırı ve oldukça nemli sıcaklarla başladı dostlar! Tam 2 aydır süren bu sıcaklar esnasında yaşadığım Taşucu’na maalesef bir gram yağmur bile düşmedi. Ama ben inat ederek Gökbelen Yaylasındaki evimize gitmedim. Çünkü bu yaz sıcaktan pişme pahasına yaylada kalmayacak, “İskele”li hemşehrilerimin hâlinden anlayacak ve artık gerçek bir “Taşuçlu” olacaktım. Hani Fener’e gol atmayan forvet Cimbom’lu sayılmaz ya! İşte öyle bir şey!

700 TAŞUÇLU

İşte bu sıcak sımsıcak ortamda tüm Silifkeliler, Taşuçlular yağmur yağmasını ve havanın biraz olsun serinlemesini dört gözle bekliyorduk. Fakat günlerdir gökte tek bir bulut dahi yoktu. Son çare olarak mahallemizdeki caminin oldukça sosyal imamı, nefesi kuvvetli Sarı Hoca’yı bulup yağmur duasına çıkması için kandırmaya pardon ikna etmeye çalıştım. Ancak Hocam “gerçekten yağmur yağacağına inanacak en az 700 Taşuçlu bulursan önlerine düşer, dua ederim.” dedi. Bir düşündüm, bu yağmur yağdırmak kadar zordu. Zira, değerli köşedaşım, mahalle komşum Halil Dölek’e göre Taşucu’nda yaşayan Taşuçluların toplam sayısı 500’ü zor buluyordu. Ruslar her yerde çoğunluğu sağlamışlardı. Hocama “Takviye olarak Konyalı, Kayserili, Ankaralı bulsak olmaz mı?” dediğimde “da” yerine “niyat” cevabını aldım. Ve bu “hayır!” sözü ile ortada kalakaldım.

Aklıma geçen gün dolmuşla Silifke’ye giderken jandarmanın kimlik kontrolü için durdurması geliverdi. İçeri giren astsubay yolculara bir baktığında yeterli “yerli malzeme” göremeyerek “içinizde Türk var mı?” diye sordu. Şoförle beraber toplam üç kişi el kaldırdık. Gülerek bizim nüfus hüviyet cüzdanlarımızı kontrol edip arabadan indi.

VE MÜJDELİ HABER…

Neyse dönelim konumuza… Türkiye’nin birçok yerine yağan yağmur yazın maalesef Silifke ve Taşucu’nu es geçiyordu. Bu sarı sıcağın ocağında ve de kucağında yaşamaya çalışırken bir gözüm hep Meteoroloji Genel Müdürlüğünün 5 günlük Silifke tahminlerindeydi. Ve nihayet… İlçemiz 24 Temmuz Çarşamba gününden itibaren 4 gün süreyle yağışlı gözüküyordu. Hem de hafif çisenti falan değil gök gürültülü sağanak yağışlı. Yani yarından itibaren kuvvetli yağış ve kısmî serinlik geliyordu. Hemen bu müjdeli görseli yağmuru çok seven ancak iki aydır gökten inen bir damlaya hasret dostlarımla özelde paylaştım. Onlar da sevincime, coşkuma, mutluluğuma ortak oldular. Ayrıca sosyal medyada da meteorolojinin bu görseli ile millete hava attım.

Çarşamba sabah erkenden gökyüzünü yokladım. Tek bir bulut dahi yoktu. Yağış beklenen bu ilk günü maalesef boş geçirmiştik. Perşembe yine tık yoktu. Cuma günü bulutlanma başladı. Mersin ve Karaman merkeze yağan yağmurun da bir miktar serinliği bize kadar ulaşmıştı. Maalesef cuma ve cumartesi de beklenen yağış gelmemiş, yağmurları pek tahmin edemeyen Silifke Meteoroloji Müdürlüğü dört atışta yine isabet ettirememiş, karavana atmıştı. 

BASKIN KARARI

Yağmur yağıp ortalık rahatlayamayınca sarı sıcak daha bir çökmeye başladı. Bunaldıkça bunalıyor, sıcaktan bir iş yapamıyordum. Ancak suçluyu bulmuştum: Daha önceleri de birkaç kere yağmur tahminleri tutmayan Silifke Meteoroloji Müdürlüğü… Burayı basacak ve yanlış bilgi veren görevlileri kamuoyu önünde teşhir edecektim.

Yavaş adımlarla stadyum yakınındaki müdürlük binasına girerken önce kameraları, ardından da beni gören olup olmadığını kontrol ettim. Giriş katındaki oda boş olunca hemen birinci kata yöneldim. İlk kapıyı açınca müdüriyet makamına girdiğimi anladım. Masada genç birisi oturuyor ve yan taraftaki bilgisayarında çalışıyordu. Beni fark etmedi bile… Sessizce yaklaştım ve yıllardır evimde sakladığım civalı ahşap ev termometresinin bıçakla sivrilttiğim ucunu boynuna değdirdim:

-Sakın kıpırdamayın! Bu, başa sıcak geçmeden dolayı bir cinnet geçirme eylemidir. (Hoş, cinnet geçirilir mi, getirilir mi hâlâ birçok kişi gibi ben de çözemedim.) Lütfen sakin olun. Canınızı yakmayacağım.

-Buyurun, ben yeni atanan müdürüm. Size nasıl yardımcı olabilirim?

-Beni hemen Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanıyla görüştürün.

-Özür dilerim benim yetkim ancak Adana’daki 6. Bölge Müdürüne kadar uzanabilir. Sadece onu arayabilirim. Bakanımızı aramaya kalkarsam protokolü çiğnemiş ve haddimi aşmış olurum.

-Tamam öyleyse, ara madem!

Bir dakika içinde Adana Bölge Müdürü karşımdaydı. Söze bir soruyla başladım;

-Söyleyin bakalım, şu anda Silifke’de havalar nasıl?

-Bilmeyecek ne var? Yağışlı…

“Hah!” dedim “şimdi yaktım çıranı…” Müdür de Silifke şubenin bugün için yaptığı “yağışlı” tahminine çok güvenerek hayatının hatasını yapmıştı.

METEOROLOJİDEN SORUMLU BAKAN

Aklıma nedense birden rahmetli Ali Rıza Septioğlu geliverdi. Adalet Partisinden Elazığ Milletvekili olan Palulu Septioğlu 1977 yılında 10 partili arkadaşıyla birlikte Ecevit’in genel başkanlığını yaptığı CHP’ye transfer olarak Meteorolojiden Sorumlu Devlet Bakanlığı unvanını kapmıştı. İlk icraat olarak Meteoroloji Genel Müdürünü görevden alıp kendi yakınını atamak isteyen Septioğlu, kendisini telefon aratarak “Söyle bakalım, şu anda Elazığ Palu’da hava nasıl?” diye sormuştu. Telaşlanıp “kem küm” eden genel müdür hemen önündeki tahmin raporlarına bakarak “açık ve güneşli efendim” demişti. Zaten böyle bir cevap bekleyen Bakan “Hadi ordan gavat! Şimdi yaktım çıranı! Şu anda Palu’ya şakır şakır yağmur yağıyor” diyerek genel müdürün ipini çekmişti.

İşte ben de eline büyük bir koz geçen o bakan gibiydim. “Bana bakın” dedim: “Çiçeği burnunda şube müdürünüz şu anda elimde rehin. Bana en kısa zaman dilimi için bir yağmur müjdesi vermezseniz burayı daha sonra çiftçiler ve köylüler ile basarım.”

NİHAYET…

Kısa bir sessizlikten sonra Bölge Müdürü “lütfen arkadaşımızı serbest bırakın. Sizi temin ederim ki bir saat içinde sürpriz bir yağmur bekliyoruz. Üstelik uzun sürecek.” deyince pencereden kafamı uzatıp gökyüzüne baktım. Gökbelen, Kırtıl tarafında kara bulutlar toplanmaya başlamıştı. Çalan telefon sesiyle fırladığımda arayan arkadaşım Gökbelen’e şakır şakır yağmur yağdığını söylüyordu. Müdür beyin boynundaki ilkel silahımı indirip karşılıklı çay içerken camlara ilk damlalar düşmeye başladı.

Görevim bitmiş, amacıma ulaşmıştım. Müdürle helâlleştikten sonra, başlayan yağmurun tadını çıkartmak üzere hemen kendimi dışarı attım. Silifke sokaklarında ıslak ıslak yürürken, insanî görevimi yerine getirmenin huzurunu yaşıyordum.

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (5)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve silifkesesimiz.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Ergün Sezer Kayseri
(30.07.2024 15:32 - #1616)
Yağmur duası yerine sizin girişiminiz işe yaramışa benziyor. :)))
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve silifkesesimiz.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Ersoy baba
(30.07.2024 16:14 - #1618)
Harika bir yazı. Harika uslup. Teşekkürler.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve silifkesesimiz.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Fehmi Aktürk
(30.07.2024 18:44 - #1620)
Altı üstü 33 derece sıcaklık ve kardeşim.Gel İzmir'de 42 dereceyi gör sonra git haline şükret
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve silifkesesimiz.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Emin GÜLEÇ.
(30.07.2024 21:28 - #1621)
Eyyam Buhur Sıcaklarının tavan yaptığı mevsimde, ferahlatıp gülümseten bir öykü de iyi geldi. Teşekkürler Rıfat Bey.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve silifkesesimiz.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Urfalı
(31.07.2024 07:41 - #1623)
Pek güzel bir yazı, kaleme takla attırmışsınız maşallah..! Elinize sağlık. Korkarım ki, Taşuçlular (H.Dölek ve kardeşleri hariç) eski 50-60 cm eninde duvarlı, dört tarafı açık, kiremit çatılı, ve kuzey-güney hava akımlı güzelim evleri yerine beton bloklara sevdalandıklarından, bundan sonra daha beterini de yaşayacaklar.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve silifkesesimiz.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.

deneme bonusu deneme bonusu https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren bahis siteleri deneme bonusu veren siteler youtube mp3