SİLİFKE’NİN TRAFİK VE OTOPARK SORUNU
Bilindiği üzere, her sene yaza doğru Silifke’nin nüfus yoğunluğu daha da artar. Okulların tatile girmesiyle birlikte tatilcilerin oluşturduğu yoğunluk da bu durumda etkili tabii. Ama onun da ötesinde Silifke zaten son yıllarda yapılan ulusal ve uluslararası yatırımlar nedeniyle istihdam artışından kaynaklı olarak nüfus kapasitesini çoktan aşmış görünüyor. Bu durumu en iyi Silifke trafiğindeki “keşmekeş”ten anlıyoruz. Öyle ki, sorunun ismini başka şekilde adlandırmaya gerek yok: Çünkü Silifke’de bir trafik sorunu var, “Silifke trafiği” diyebileceğimiz bir olgusal sorun var.
Silifke trafiğindeki aşırı yoğunluk haliyle bir otopark sorununu da ortaya çıkartıyor. Silifke’de aradan geçen yıllarda bir katlı otoparkın yapılmaması özellikle kamu kurumlarının ve bankaların bulunduğu muhitte çok büyük sorun teşkil etmekte. Buralarda, ara sokakları rengarenk şemsiyelerle güzelleştirmek ve sokaklara görsel zenginlik katmak da gerek tabii, ama şu otopark sorununu da bir el atmak gerekmiyor mu? Belediyenin hizmet binasının da yer aldığı Menderes ve İnönü Caddelerinde mesai saatleri içerisindeki trafik yoğunluğu ve park sorunu fark ediliyor olsa gerektir. Araçlar mümkün olsa birbirlerinin üstüne park edecekler. O derece vahim bir tablo söz konusu burada.
Esasında sorunlar birbirleriyle ilintili. Trafikteki araç yoğunluğu, şehir içinde park sorununa sebep oluyor. Yanlış park edilen araçlar maddi hasarlı kazalara sebep oluyor kimi zaman. Şehir içinde seyir halinde iken çoğu zaman yolu paylaşamama, geçiş önceliğine uymama ya da öndeki araçla takip mesafesine uymama gibi ihlallerden kaynaklı kazalar da eklenince sorunun boyutu katlanarak artıyor.
Daha geçenlerde Eski Hastane Caddesinde (Atatürk Caddesi) ışıklarda ticari bir araçla bir motosikletin çarpışması sonucunda meydana gelen kazada genç bir insan hayatını kaybetti. Maddi hasar boyutundan öteye can kayıplarının da yaşanması gibi bir durumla karşı karşıyayız, maalesef ki.
Trafiği tehlikeye atan toplu ulaşım araçlarını da unutmamak gerek. Belli saatlerde belli duraklara ulaşma mecburiyeti minibüs şoförlerini adeta kural tanımaz hale getirmiş durumda. Yolcu almak ya da indirmek için anlık bir şekilde yolun içerisinde duranlar mı dersiniz, sonra arkasından gelen araç olup olmadığına bakmaksızın bir anda yola çıkanlar mı dersiniz? Kırmızı ışıkta beklerken sarı ışık yanar yanmaz kornaya basıp öndeki araç şoförlerini taciz eden minibüs şoförlerinden hiç bahsetmiyorum bile. Ayrıyeten Akkuyu’ya işçi taşıyan büyük otobüslerin şehir trafiğini yeri geldiğinde nasıl kilitlediğine, trafikte ne büyük tehlikeler yarattığına çoğumuz tanık olmuşuzdur, sanırım. Bu büyük araçların şehir içi trafiğine girmeden, belirlenecek işçi toplanma alanlarından yolcu almaları sağlanamaz mı mesela?
Bir de trafik ışıkları sorunu var tabii. Akşamüzeri mesai çıkışlarında uzun araç kuyrukları oluşuyor belli caddelerde. Özellikle orta köprü civarında Eski Hastane ışıklarına giden güzergahta trafik ışıklarına ulaşmak o saatlerde ayrı bir mesele. Hedefe ulaşana kadar birkaç kez dönüyor trafik ışıkları. Bu durumun bir benzerini Dörtyol ve Keklik civarındaki ışıklarda özellikle sabah ve akşam saatlerinde de görüyoruz. Silifke’nin şehirlerarası bağlantı yollarının tam ortasında yer alması bu kavşaklardaki durumu her geçen gün daha da içinden çıkılmaz hale getirmekte. Öyle zannediyorum ki, Çeşmeli-Taşucu Otoban Yolu projesinin bir an önce hayata geçirilmesinde -sorunun çözümü noktasında- önemli bir fayda var. Şehir içindeki yoğunluğu azaltmak içinse alternatif güzergahlar belirlenip trafiğin akışı bu noktalardan sağlanabilir, diye düşünüyorum.
Silifke’nin trafik ve otopark sorununun çözümü için acil bir eylem planı hazırlanmaya ihtiyaç var. Bu konuda yerel ve merkezi yönetimlerin sorunun çözümüne yönelik belli bir plan-program dahilinde çözüm yollarını bulması zorunlu görünüyor. Aksi takdirde, Silifke bu yoğunluğu kaldıramayacak, trafik ve otopark sorunu günden güne artacak, durum daha da vahim bir boyuta ulaşacak. Bizden söylemesi…