Her dem güzel, her dem taze
Müştâk olup özlediğim
Şehr-i Ramazan merhaba
Bakıp yolun gözlediğim
Şehr-i Ramazan merhaba
Şükürler olsun ki, “11 ayın sultanı” mübarek Ramazan'a yine kavuştuk. Ünlü şairimiz Necip Fazıl'ın "ilahi sevinç" diye tanımladığı bu ayı en güzel şekilde ihya etmeyi, ihsan ettiği nimetlerden ihtiyaç sahiplerine en güzel şekilde dağıtmayı Rabbimiz bizlere nasip etsin. Çünkü Ramazan ihsan ayıdır, infak ayıdır, cömertlikte zirveye çıktığımız "sultan" aydır.
Bir hadiste Peygamberimiz (S.A.V.) "Ramazan ayında ailenizin nafakasını geniş tutun! Bu ayda yapılan harcama, Allah yolunda yapılan harcama gibi sevaptır." buyurmuştur. Çok bilinen bir hadis-i şerifte ise "Allah cömerttir; cömertliği sever" denmiştir. Rabbimizin cömertliği sevmesi, Bakara Suresi 261. ayette herkesin anlayabileceği bir benzetmeyle anlatılır;
"Allah yolunda mallarını harcayanların durumu, kendisinden yedi başak çıkan ve her başakta yüz tane bulunan bir buğday tohumuna benzer. Allah dilediğine kat kat verir ve Allah her şeyi kuşatan, her şeyi bilendir.”
Gerçekten de Ramazan geldiğinde ibadetlerimizi ve rızkımızı; verdiğimiz iftar yemekleriyle, sadaka, burs, bağış, fitre, zekât, erzak paketleri ve diğer yardımlarla arındırıp bereketlendirir, böylece takva kanatlarımızı takınarak manevi âlemlere doğru uçuşa geçeriz.
Yine bir hadis-i şerifte, Ramazan ayının başladığı bir günde Resulullah'ın şöyle buyurduğu rivayet edilir:
"İşte bereket ayı Ramazan geldi. Artık Allah'ın rahmeti sizi kuşatır. O ay yeryüzüne bol bol rahmet iner. Günahlar affedilir. Dualar kabul olunur. Allah sizin iyilik ve ibadette yarışmanıza bakar da, bununla meleklerine karşı sizinle iftihar eder. Öyle ise kulluğunuzla kendinizi Allah'a sevdirin. Asıl bedbaht olan da, bu ayda Allah'ın rahmetinden nasibini alamayandır."
Merhamet ikliminin ve manevi atmosferin her yana sindiği rahmet ve mağfiret ayı mübarek Ramazan'da bile "Allah’ın rahmetinden nasibini alamamak" ne kadar üzücü, ne kadar acınası bir durumdur.
Bu psikolojiyi Yahya Kemal Beyatlı yıllar önce "Atik Valde'den İnen Sokakta" adlı şiirinde çok güzel yansıtmış; kendi şahsında, Allah’ın rahmetine yabancılaşmış bütün gönüllerin httiği mahcubiyeti şöyle dile getirmişti;
"Top gürleyip oruç bozulan lâhzadan beri
Bir nurlu neşe kapladı kerpiçten evleri
Ya Rab nasıl ferahlı bu âlem, nasıl temiz!
Tenha sokakta kaldım oruçsuz ve neş'esiz
Yurdun bu iftarından uzak kalmanın gamı
Hadsiz yaşattı ruhuma bir gurbet akşamı
Bir tek düşünce oldu teselli bu derdime
Az çok ferahladım ve dedim kendi kendime;
Onlardan ayrılış bana her an üzüntüdür,
Madem ki böyle duygularım kaldı, çok şükür."
Bu vesileyle, bazı arkadaşlarımızın, büyüklerimizin sıkça dillendirdikleri "nerede o eski Ramazanlar?" serzenişinde haksız olduklarını düşünüyorum. Zira Ramazan her sene daha bir başka, daha bir güzel geliyor ve bizi kirlerimizden arındırarak gidiyor. Çünkü Ramazan her dem güzeldir, her dem taze! Hoş geldin “sultan ay” hanemize… Sağlık içinde kavuştuysak ne mutlu bize!