GENCEBAY ÇALARKEN ARABADAN İNİLMEZ!
"Boğaziçi Köprüsü'nden kopan taksi Etiler'e doğru yol alırken, radyoda Orhan Gencebay'ın ‘Hayat Kavgası’ şarkısı çalmaya başladı. İbrahim Kurban'ların evinin önüne geldiğimizde şarkı henüz bitmemişti. Şoföre parayı saydım, fakat arabadan inmedik. Şoför, soru soran gözlerle suratımıza bakıyordu. İşaret parmağımı dudaklarıma götürerek, ‘hişşşş’ dedim. Şarkı bitti. Biz taksinin arka kapılarını aynı anda açıp dışarı çıkarken, İbrahim Kurban başını içeri uzatarak durumu şoföre şöyle açıkladı: "Orhan Gencebay çalarken arabadan inilmez kaptan."
Bu müthiş paragraf, Silifke Kitap Okuma Grubumuzda okuyup geçen hafta sonu tartıştığımız Murat Menteş’in “Dublörün Dilemması'nda geçiyor. Türk Müziğinin usta isimlerinden “Orhan Baba’ya selâm” mahiyetindeki bu bölüm beni birden gençliğimin yazlık sinemalarına götürüverdi. Bunlardan ilk aklıma gelen de İzmir Balçova’daki Yayla Sinemasıydı.
1971 yılında hava astsubayı babamın Diyarbakır’daki “şark hizmeti”ni bitirip yeniden İzmir’e tayin olmasıyla Balçova-Üçkuyular arasındaki Yahya Deresi (İkiztepe) mahallesinde bir ev kiralamıştık. O yıl Balçova Lisesi orta kısmında ikinci sınıfa başladım. İki yıl sonra da Karataş Lisesine…
Bir Teselli Ver
Orhan Gencebay’ın arka arkaya plâklar çıkardığı, TRT hariç her yerde dinlendiği bir dönemdi. “Bir Teselli Ver, Hor Görme Garibi, Yorgun Gözler, Sev Dedi Gözlerim, Dertler Benim Olsun” gibi ilk besteleriyle kendini tüm Türkiye’ye kabul ettirmişti. Yazları sık sık gittiğimiz Balçova Yayla Sinemasında da film önceleri ve aralarında mutlaka Gencebay şarkıları çalınırdı.
Gencebay’ın hemen ardından patlama gösteren diğer bir sanatçımız ise Ferdi Tayfur’du. O da “Huzurum Kalmadı” isimli bestesi ve ardından peşpeşe gelen şarkılarıyla büyük sükse yapmıştı.
Orhancılar-Ferdiciler
Ancak milletimizdeki çabuk bölünme özelliği müzik alanında da kendini göstermiş ve tıpkı “Sağcılar-Solcular” gibi “Orhancılar” ve “Ferdiciler” ortaya çıkmıştı. Meselâ, ben ve kardeşim Reşat “Orhancı” saflarda iken kızkardeşim Emine de iyi bir “Ferdici”ydi. Nitekim Reşat, gençlik yıllarındaki “evlenip araba aldığında yağmurlu bir günde şehirlerarası yolda Orhan Gencebay şarkısı dinlemek” hayalini galiba İzmir’den Kayseri’ye gelirken gerçekleştirmişti. Ben de Beyoğlu Belediyesinde çalışırken çıkardığımız dergi için Orhan Gencebay ile röportaj yapma ve bağlamasıyla çaldığı şarkıyı dinleme imkânı bulmuştum.
Türk Müziğine yüzlerce şarkı kazandıran Orhan Baba’yı bu vesileyle sevgi ve saygı ile selâmlıyor, duyduğum her şarkısında kendimi yazlık Yayla Sinemasında Gencebay şarkılarını dinleyen yeni yetme bir delikanlı olarak buluyorum.