“AKÇORA GÖMLEK” SİYASETİ
Bizim kuşak iyi hatırlar. 70’li yıllarda yollara, duvarlara, çeşmelere, karayolları tabelâlarına kısacası dağa taşa adı kazınan bir marka vardı: Akçora Gömlek. Galiba İzmir’de küçük bir mağaza olmasına rağmen sahipleri dünyanın en başarılı ve ucuz açık hava kampanyasına imza atmışlardı.
Yazar Tarık Dursun K. bir yazısında İzmir’in eski semtlerinden Basmane’deki meşhur oteller sokağını anlatırken “Bir tuhafiyecide de, adını dağlara taşlara yazdırmış o ünlü ‘Akçora Gömlek’ vardı ve camekânda dura dura gömleğin renkli çizgilerinden kırmızı olanları çoktan solmaya başlamıştı” der.
Artık tarihe karışmasına rağmen halen konuşulan bu marka bir şarkıda geçmeyi bile başarmıştır. Bulutsuzluk Özlemi Gurubu “Entel Köy Efe Köye Karşı” filmi için yaptıkları bir şarkıda “Güneye giderken/Zefir Radyoları var ya!/ Briket duvarlarda sesini duydum onlarda/Sarındım 'Akçora Gömleği'me/’Uyu!’ dedin uyudum/’Devam et!’ dedi muavin” mısralarını kullanmıştı.
İmajı büyük, kendi küçük marka
Keza yine 70’li, 80’li yıllarda “Zeynep Çeyiz” isimli küçük bir mağaza “Akçora Gömlek”in reklâm stratejisini kullanarak imajını büyütmüştü. Özellikle Karaman, Mersin ve Adana karayollarında sıkça adına rastlanan bu firmanın Mersin’deki mağazasına gidenler küçüklüğü karşısında hayal kırıklığına uğrarlardı. Ancak işbilir patronları bu reklam kampanyası sayesinde işlerini ve mağazalarını büyütmüşlerdi.
Gelelim siyasete…
Gelelim Silifke siyasetine… Yazılarımı yakından takip edenler siyasete pek bulaşmadığımı iyi bilirler. Sevmem de ondan… 2015’te kısa süreliğine bir Kayseri Milletvekilinin TBMM danışmanlığını yapmış ancak gerek seçim öncesi kampanya döneminde gerekse seçimden sonraki süreçte siyasetten ve tüm partilerden iyice soğumuştum.
Bu yazıyı yazmama sebep olan ise yaylamız Gökbelen ile Silifke yolu arasında tıpkı “Akçora Gömlek” gibi duvarlara ve karayolları levhalarının arkalarına yazılarak çevre ve görüntü kirliliğine yol açan eski ve yeni sloganlar oldu. Bunlar arasında dikkati en çok çekenler CHP’nin müzmin belediye başkan aday adayı Çağatay Akyürek ile MHP’li Belediye Başkanı Sadık Altunok lehine yazılardı. Belki bu sloganlar aday ya da aday adaylarının haberleri bile olmadan yazılmıştı ama fatura onlara kesilmekteydi.
12 Eylül öncesinin anarşi döneminde bir semte hâkim olan gurup ya da fraksiyonlar tüm duvarları kendi isimleri ve sloganlarıyla donatarak “buraların kralı biziz” mesajını verirlerdi. Demek ki günümüzde modası geçse bile hâlâ “Akçora Gömlek” siyasetinden medet umanlar var.
1973 seçimlerinde yollara, duvarlara Bülent Ecevit hakkında “Umudumuz Ecevit, Halkçı Ecevit” gibi sloganlar yazıldığını gören Süleyman Demirel bir konuşmasında, “Dağlara, taşlara, telefon direklerine ‘umudumuz’ yazmakla umut olunsaydı, bizim ‘Akçora Gömlekleri’, dünyanın en birinci gömlek markası olurdu.” demişti.
Sevgili belediye başkan aday adayları… Artık modası geçmiş tanıtım biçimlerinden vazgeçin! Billboardlar, raketler, afişler, sosyal medya, gazete ve televizyonlar dururken lütfen Akçoralaşmayın!