HÜDHÜD KUŞU ÖTER ÖTMEZ ORDAYIM “Bir bakmışsın dinlediğin bir şarkı anılara gidiş dönüş biletin olmuş.” Böyle der, TRT’nin çok sevilen eski dizilerinden “80’ler”in plâkçı Ergun’u bir bölümde… Ben de “İbibikler Öter Ötmez Ordayım” şarkısını her duyduğumda 1970 yılına, çocukluğumun Diyarbakırına ışınlanıveririm. Ofis semtindeki Yenişehir Polis Kooperatif Evlerinde yaşadığımız o güzel günlere… Kiracısı olarak iki katlı, dört daireli evinin giriş katının sağında oturduğumuz Siverekli Teyzemizin Birol ve Cevdet isimli iki oğlu vardı. Bunlardan birisi -galiba büyüğü Cevdet- güzel cümbüş çalar ve “Sevda Yüklü Kervanlar” gibi dönemin popüler şarkı ve türkülerini seslendirirdi. Çok sevdiğim cümbüş sazıyla ilk tanışmam bu evde olmuştu. Evimizin biraz ilerisinde at yarışlarının yapıldığı büyük alanla bizim mahalleyi tren yolu ayırıyordu. Arka bahçemiz ise Kara Kuvvetlerine bağlı bir askeri birliğin tel örgüleriyle komşuydu.   TALİM YAPAN O ASKERLER   İşte bu şarkıyı ilk defa bu evimizin arka balkonunda eğitim yapan ve kulübede nöbet tutan askerleri izlerken radyomuzda duydum. Sözleri arasında geçen “vatan borcu biter bitmez ordayım” dizesini duyunca, bu şarkının askerlerimiz için yazılıp bestelendiğini anlamış ve talim yapan o askerlerle özdeşleştirmiştim. Muhtemelen ilk defa 1969 yılında plâklaşan bu güzel şarkının güftesi şair Bekir Sıtkı Erdoğan’ın 1963 yılında yazdığı “Kışlada Bahar” isimli şiirinden alınmış. “Kara gözlüm, efkârlanma gül gayrı” olarak da bilinen şarkının bestesi ise Gültekin Çeki’ye ait. Rast makamındaki bu eseri birçok sanatçımız seslendirmiş. “Bozkırın Tezenesi” merhum Neşet Ertaş ise farklı bir tarzda, biraz bozlak havasında okumuş.   HÜDHÜD, ÇAVUŞ KUŞU, YİRİBİK…   Şarkıda adı geçen ibibik kuşuna bizim Silifke yöresinde “yiribik” adı verilir. Yaptığım araştırmalarda bir adının da Çavuş Kuşu olduğunu öğrenince anlamlı bir şekilde gülümsedim. Talim yapan, teskere bekleyen askerlerle ilgili şarkıda adı geçen kuşun “Çavuş Kuşu” olması benim için oldukça anlamlıydı. “Araplarda ise Kur’an-ı Kerim’de geçtiği şekilde hüdhüd olarak isimlendirilir. Bu adın eşleşme dönemlerinde çıkardıkları sesten dolayı verildiği düşünülmektedir. Mürg-i Süleyman adı ile de bilinen hüdhüd, Kur'an'da kendisine kuşdilinin öğretildiği ifade edilen (Kur'an 27:16) Süleyman peygambere Saba Melikesi Belkıs hakkında haber getiren (Kur'an 27:22-27) ve Süleyman'ın irşat mektubunu Belkıs'a ulaştıran (Kur'an 27:28-29) kuş olarak anılmaktadır. Hüdhüd, kelime olarak Neml suresinin 20. ayetinde geçmektedir: (Süleyman) kuşları gözden geçirdi ve şöyle dedi: Hüdhüd'ü niçin göremiyorum? Yoksa kayıplara mı karıştı? Kur'an 27:20” Kuşlar âleminde biraz ayrıcalıklı bir yeri olan ibibik kuşlarını her gördüğümde yahut bu şarkıyı her duyduğumda 1970 Diyarbakırına gidiş dönüş biletim kesiliverir ve kendimi bir anda Ofis semtindeki evimizin arka balkonunda eğitim yapan askerleri seyreden meraklı bir çocuk olarak buluveririm.   Kara gözlüm, efkârlanma gül gayrı! İbibikler, öter ötmez ordayım. Mektubunda diyorsun ki: 'Gel Gayrı! ' Sütler kaymak tutar tutmaz ordayım.   Ah çekerim resmine her bakışta! Bir mahzunluk var o boyun büküşte. Emin ol ki, her sigara yakışta, Sanki duman tüter tütmez ordayım...   Mor dağlara, karargâhlar kurulur; Eteğinde bölük bölük durulur... On dakika istirahat verilir; Tüfekleri çatar çatmaz ordayım! ..   Dağlar taşlar bu hasretlik derdinde; Sabır, sebat etmez gönül yurdunda! Akşam olur, tepelerin ardında, Daha güneş batar batmaz ordayım...   Aramıza dağlar girmiş koskoca! Meraklanma, gönlüm dağlardan yüce... Bir gün değil, beş gün değil, her gece, Yatağıma yatar yatmaz ordayım...