AKLî MELEKEMİ NASIL YİTİRDİM? (65+)
Mizah Öyküsü
Her yaşın ayrı bir güzelliği var dostlar! Yaşlansanız bile dert etmeyin, getirdiği nimetlerden yararlanmaya çalışın. Müzeleri bedava gezin, şehirlerarası ulaşımlarda indirimlerden faydalanın, kısacası emekliliğin tadını çıkartın.
65 yaşıma girdiğimde doğrusu pek önemsememiştim. Çok şükür sağlıklıydım, yaşımı göstermiyordum. Yani hiçbir zaman emekli modunda olmamıştım. Hele ilk emekli olduğum günleri hatırladıkça halen gülerim.
Genç Emekli Olmanın Trajikomik Halleri
Zira 42 yaşında emekli olduğumda komik olaylar yaşamıştım. 17 yaşımda sigortam başladığı için 25 yıl sonra bulunduğum şehrin SGK Müdürlüğüne başvurup emeklilik hakkımın başlayıp başlamadığını öğrenmek istedim. Bilgisayarında gerekli incelemeyi yapan görevli memur “tamam, emeklilik hak edilmiş. Ancak o şahsın şahsen ve de bizzat kendisinin başvurması gerekir” demişti. O şahsın bizzat ben olduğumu ispat edene kadar doğrusu akla karayı seçmiştim.
Maaş kartım gelene kadar yaşlı abilerim, ablalarımla birlikte girdiğim banka kuyruklarında ise tatlı muhabbetler yaşamış, onların “sen niçin buradasın?” şeklindeki sorularına utanarak “babamın maaşını çekmeye geldim” cevabını vermiş ve buralarda sosyalleşmelerine yakından şahit olmuştum.
Yaşımla Yüzleştiğim O An
Bulunduğum beldedeki belediye otobüslerine hiç binmediğimden 65 yaşımla ilk yüzleşmem mahallemizdeki sağlık ocağında yeni adıyla aile sağlığı merkezinde oldu. O sabah kimlik numaramı yazıp sıra aldıktan sonra doktorumun odasının önüne geldiğimde aralarında Rusların da olduğu sekiz-dokuz kişinin muayene için beklediklerini gördüm. Ancak içeri girmemle adım ekrandaki tüm isimlerin önüne geçiverdi. Yanında da parantez içinde “öncelikli hasta” yazıyordu. Birden bütün gözlerin üzerime çevrildiğini hissettim. Bana niçin öncelik verildiğini daha doğrusu niçin torpil geçildiğini anlamaya çalışıyorlardı. 65 yaşımda olduğumu tahmin edemeyecekleri için muhtemelen doktorla bir yakınlığım yahut bir engelim olup olmadığını sorguluyorlardı. Çok utanmıştım. Hızla kapıdan içeri girerek ilâcımı yazdırdım ve yine aynı hızla kimsenin gözlerine bakmadan dışarı kaçtım.
Tabii bu kolaylıkların yanında 65 yaş üstüne çıkartılan zorlukları da yazmam lâzım! Meselâ pandemide aylarca evlere kapatarak resmen zulmetmişlerdi.
Yaşımla ilgili ilk zorlukla geçen ay ehliyetimi yenilemek istediğimde karşılaştım. Tüm parmakların tek tek izlerinin alındığı cihazda bazı sıkıntılar yaşanınca ancak kardeşimin “Bu şahıs abimdir” beyanıyla işlemi tamamlayabilmiştim.
Sen misin Bu Yaşta Evlenmek İsteyen?
Ama en büyük sürprizi evlenme kararımla birlikte yaşadım. Müstakbel eşimle birlikte nikah memurluğuna başvurup gerekli belgelerin listesini aldık. Zor da olsa -sağlık raporu dahil- hepsini tamamlayarak teslim ettiğimizde bir de “aklî meleke raporu” istemezler mi?
Ne olur ne olmaz diyerek nikahtan üç gün önce aile hekimime gittiğimde adamcağız “lâ havle” çektikten sonra elime raporu, o müdüre de cevabı yapıştırdı: “Asıl onun melekeleri yerinde değil galiba!”
Raporu kolayca alabilmemin daha doğrusu aklî melekemin yerinde olduğunu kanıtlayabilmemin sevinciyle hemen fotoğrafını çekip cep telefonumdan kendilerine gönderdim. Ancak Evlendirme Müdürü telefonla arayarak “üç gün önce alınan rapor olmaz! Nikah sabahı 24 saat geçerli olacak ‘aklî meleke raporu almanız lâzım!’ deyince çok sinirlendim ama “ya sabır!” çekerek “tamam” dedim. Kısacası müdür “Kardeşim ben kaçın kurasıyım. Biz bu nikah masasında 30 yıl boşuna mı dirsek çürüttük? Bize de mi lo lo? Siz benim dertsiz başıma dert mi açmak istiyorsunuz? Tamam şimdilik kafanızda bir sakatlık gözükmüyor ama üç gün içinde bunamayacağınızın garantisi mi var?” demek istiyordu.
Durun! Bu Nikâh Kıyılamaz!
Nihayet beklenen gün gelip çatmıştı. Müstakbel eşimle birlikte çok heyecanlıydık. Davet ettiğimiz çok az sayıdaki arkadaş ve şahitlerin huzurunda nikahımızı kıyacak müdür beyin önündeydik. Beyefendi artık ezberlediği metni yüzünde yapay bir sempati gülümsemesiyle bize söylemeye başladı. Ancak konuşmasının orta yerinde birden ciddileşerek tıpkı eski Yeşilçam filmlerindeki gibi “durun, bu nikah kıyılamaz!” demesin mi? Neye uğradığımızı şaşırdık. Hepimiz şaşkın bakışlarımızı yüzüne çevirmiş, sebebini söylemesini bekliyorduk. Onun “Son bir belgeniz eksik. Hani 12 saat geçerli ruhî meleke raporunuz? Bu nikah bugün kıyılamaz!” demesi üzerine bütün aklî ve ruhî melekelerimi kaybedip masanın üstüne çıktığımı, oradan da adamın üzerine uçtuğumu hatırlıyorum.
Gözümü açtığımda kendimi bir hastane odasında buldum. Hâlâ müstakbel olan eşim ve samimi arkadaşlarım ‘daha sonra bayıldığımı ve acilen buraya yetiştirdiklerini’ söylediler. Ancak boğazında morarma olan müdür beyin şikâyeti üzerine hastaneden karakola gitmem gerektiğini de hatırlattılar. Sizin anlayacağınız geceyi evimizde değil nezarette geçirecektim.
En yakın karakola vardığımızda ifademi alan görevli polis de “İnsan en mutlu gününde hem de nikahını kıyacak insana saldırır mı? Meğer adam sizden rapor istemekte haklıymış.” diyerek beni suçladı ve nezarete attırdı.
“Nikah Masası”na Uyarlama
Serde mizah var, yazarlık var. O sıkıntılı anda bile işi mizaha döküp “Nikah Masası” isimli meşhur şarkıyı 65 yaş ve üstü için duyarlıca uyarladım.
Nikahına kimseyi çağırma sevgilim
İllâ ki eksiğin bulurlar senin
Nikah masasına oturdun ama
Bakalım aklî meleken var mı senin?
O olaylı nikah girişimimizden ve benim nezarete atılmamın ardından 15 gün geçti dostlar! Şu anda yeniden başvuru için evrak toplamakla meşgulüm. Devletimiz ve büyüklerimiz her ne kadar bana “gençler, orta yaşlılar bile evlenmiyorken senin ne haddine… Sıkıysa al raporları öyleyse…” demek isteseler de…