ANILAR
EHTİYARIM
Uzun bir kış gecesiydi. Gelen misafirler arasında Havva ninede vardı. Belliki uykusu gelmemiş, geçte olsa geldi oturmaya.
Herkes gecenin ilerleyen saatlerinde ondan bundan, vardan konuşuyorlar. Havva nine de bir söze karışmak ister, ağzını toparlar, yoktan, evlendiklerinden, çocuklarından, konudan komşudan konuşmaya hazır, ama ortada bitmez tükenmez laflar dönüp duruyor. "Ay oğlum guruduguzmuduguz gonuşmayı gonuşmayı, deyip sitemle söze başlar.
-Eee! Anlat bakalım. Havva nine "ne anlatayım yahu anlatmadık bir şey galmadı." Ben hemen söze karıştım nasıl evlendin? Onu anlat. Zaten hazırmış, "Ben ösüzüdüm dayım gil böyütdü, 16 yaşında evlendim, benden 25 yaş böyük bir ehtiyara (ihtiyara) verdiler, 20 sene barabar galdık, 5 çocuk oldu. Beş çocuğumda bibirine eşidi.
Hepisine gücük Alı'm başıdı. Anladık 4 kız bir oğlu olduğunu, "ehtiyarım Allah emri oldu (öldü) gala galdım sap gibi (yalnız) gönülleşmeden (sevmeden) öldü. "Başka evlendin mi?" Yol içinde oba var, hazırkına da töbe var."
Belliki evlilikten memnun kalmamış "Uşakları yuvadan uçurdum (evlendirmiş) Angara'nın (Ankara) huyanında (yakın semtinde) yaptı askerliği Alı'm 2 sene ne ünü, ne sesi yok." Çektiği hasretliği de böyle anlattı.
"Köşşek uymadıysa deve uydu böyle geçim geçindik, günümüz değil ömrümüz geçti. Allah geçmez günde çıkmaz canda gomasın. Gönlünüz hoş gününüz tez geçsin.”