Çorap Söküğü
Burnumuz alıştı, biz alıştık!
Bir sepici (debbağ) evine gelin gelmiş.
Taze gelin ertesi gün kolları sıvamış.
Tahta döşemeleri, pencere pervazlarını, kapıları, avluyu, yüklükleri, mutfağı, merdivenleri sabunlu sularla yıkamış…
Sert fırçalarla adeta kazımış…
Koca koca bezlerle her yanı ovalamış; evi tepeden tırnağa kırklamış...
Sabah uyanıp bakmış ki koku eski koku; ev, içinde durulacak gibi değil.
*
Gelin yılmamış.
Yeniden sabunlu sular, sert fırçalar, ovalamalar, kırklamalar…
Ertesi sabah uyanıp bakmış koku yine eski koku; ele güne çıkılacak, misafir çağrılacak gibi değil.
*
Gelin yine yılmamış.
Evi bir hafta boyunca aralıksız yıkamış, silmiş, fırçalamış, ovalamış…
Bir sabah uyanıp bakmış ki koku yok; ortalık mis gibi.
Soluğu haldır haldır kendisini günlerdir ses etmeden, dudaklarının kıyısında gülümsemeyle izleyen kaynanasına ve görümcelerinin yanında almış:
- Ben geldim de eviniz mis gibi oldu; koku moku kalmadı.
Kaynana kahkahayla karışık bir sesle yanıt vermiş:
-A benim körpe, taze gelinim.
A benim sivri akıllım; ev yine eski ev, koku eskisinden beter ama burnun alıştı, sen alıştın…
*
Şimdi diyeceksiniz ki, bu “sepici gelini”, “taze gelin” hikâyesi de nereden çıktı?
Şundan: Etrafınıza hangi yönden bakarsanız bakınız, tabak gelininden beter hâldeyiz.
Biliyorum, biliyorsunuz.
Önce ekmekler bozuldu sonrasında her şey.
İç siyasette, dış siyasette, ekonomide, adalette, sağlıkta, kültürde, sanatta, eğitimde, bayındırlıkta, medyada, önüne geçilemez boyutta bir çürüme ve kokuşmuşluk.
Her şey kötüye gidiyor.
Al birini vur ötekine. Hepsi bir ayarda.
Gerçek çırılçıplak ortada:
Koku eskisinden beter ama burnumuz alıştı, biz alıştık!
*
Bitirirken…
Kuş uçar, otomobil uçar ama geçmiş uçup gitmez...
Demokrat Parti iktidarı, muhalefeti susturmak için Tahkikat Komisyonları kurduğu zaman Meclis’te kürsüye fırlayan İsmet Paşa, “Sizi ben bile kurtaramam” demiş, kurtaramamıştı.
Soru ve sorun şu:
Kargalarla birlikte eski Roma’nın fıttırık Neron’u da dâhil herkesin kahkahayla güldüğü ağlanacak hâlimizden bizi kim kurtaracak?
Ve/veya bizi bizden kim kurtaracak?