Osman DEMİREL
Köşe Yazarı
Osman DEMİREL
 

Hayatın Gerçek Yüzü: Nâbî’nin Bilgece Yolculuğu

Hayatın Gerçek Yüzü: Nâbî’nin Bilgece Yolculuğu   Değerli okurlar büyük şair Nâbî’ye ait “fâ’ilâtün fâ’ilâtün fâ’ilâtün fâ’ilün” vezinli “Bâğ-ı Dehrin Hem Hazânın Hem Bahârın Görmüşüz” adlı gazeli elimden geldiği kadar anlatmaya ve hikâyeleştirmeye çalıştım. Keyifli okumalar…   Bâğ-ı dehrin hem hazânın hem bahârın görmüşüz Biz neşâtın da gamın da rûzgârın görmüşüz   Çok da mağrûr olma kim meyhâne-i ikbâde Biz hezârân mest-i mağrûrun humâın görmüşüz   Top-ı âh-ı inkisâre pây-dâr olmaz yine Kişver-i câhın nice sengîn-hisârın görmüşüz   Bir hurûşiyle eder bin hâne-i ikbâli pest Ehl-i derdin seyl-i eşk-i inkisârın görmüşüz   Bir hadeng-i cân-güdâz-ı âhdır sermâyesi Biz bu meydânın nice çâpük-süvârın görmüşüz   Bir gün eyler dest-beste pây-gâhı câygâh Bi-‘aded mağrûr-ı sadr-ı i’tibârın görmüşüz   Kâse-i deryûzeye tebdîl olur câm-ı murâd Biz bu bezmin Nâbîyâ çok bâde-hârın görmüşüz   Bir zamanlar, yaşlı bir bilge olan Nâbî, köyde yaşardı. Nâbî'nin bilgeliği ve derin hayat tecrübeleri herkes tarafından bilinirdi. Günlerden bir gün, genç ve kibirli bir adam, Nâbî'ye gelip hayatın sırlarını öğrenmek istediğini söyledi. Nâbî, genç adama hayatın gerçek yüzünü göstermek için onu uzun bir yolculuğa çıkardı. Birlikte yürürken, Nâbî genç adama dedi ki: "Bak evlat, şu gördüğün bahçe dünya gibidir. Bu bahçede hem ilkbaharı hem de sonbaharı gördüm. İlkbaharda çiçekler açar, kuşlar şarkılar söyler. Ama sonbahar geldiğinde yapraklar dökülür, çiçekler solar. Hayat da böyledir hem neşeyi hem de üzüntüyü yaşarız." Yolculukları sırasında bir meyhane önünden geçerler. Meyhanede insanlar içiyor, eğleniyor ve gururla birbirlerine başarılarını anlatıyordur. Nâbî genç adama döner ve "bu insanlar başarılarıyla gururlanıyorlar. Ama bil ki, biz zamanla bu meyhanelerde nice gururlu sarhoşların yok olduğunu gördük. Hayatın getirdiği başarılar bir anda yok olabilir" der. Yürümeye devam ederken, bir saraya varırlar.  Saray güçlü duvarlarla çevrilidir. Genç adam, "bu saray asla yıkılmaz" der. Nâbî gülümseyerek "bu sarayın hayal kırıklıklarıyla dolu olduğunu bilmelisin. Ne kadar güçlü görünse de nice sağlam surların yıkıldığını gördük" der. Bir süre sonra kasabadan geçerken insanların ağladığını ve evlerinin yıkıldığını görürler. Nâbî, genç adama "bir feryat, binlerce mutluluk evini yerle bir edebilir. Biz, dertli insanların gözyaşlarının selini gördük" der. Yolculukları devam ederken, Nâbî bir meydanda durur ve genç adama "bu meydan, ruhu yakan bir ok gibidir. Burada nice hızlı süvarilerin düşüşünü gördük. Hayatta ne kadar güçlü ve hızlı olursan ol, sonunda düşüşün kaçınılmazdır" der. Yolculukları devam ederken tahtta oturan kibirli bir kral gördüler. Nâbî genç adama "Bir gün bu kralın eli kolu bağlı olarak tahtından indirileceğini göreceksin. Biz nice sayısız gururlu ve itibarlı insanların düşüşünü gördük" der. Nâbî ve adam yolcuklarına devam etmektedir. Karşılarına bir dilenci çıkar. Nâbî, genç adama "arzu kadehi dilenci çanağına dönüşür. Biz bu alemde nice zevk ve sefa içinde yaşayanların düşüşünü gördük, hayatın gelip geçici olduğunu unutma. Neşeyi ve üzüntüyü, başarıyı ve başarısızlığı kabul et. Her şeyin bir sonu olduğunu bil ve bu gerçeği asla unutma." Üstada saygıyla…  
Ekleme Tarihi: 27 Temmuz 2024 - Cumartesi

Hayatın Gerçek Yüzü: Nâbî’nin Bilgece Yolculuğu

Hayatın Gerçek Yüzü: Nâbî’nin Bilgece Yolculuğu

 

Değerli okurlar büyük şair Nâbî’ye ait “fâ’ilâtün fâ’ilâtün fâ’ilâtün fâ’ilün” vezinli “Bâğ-ı Dehrin Hem Hazânın Hem Bahârın Görmüşüz” adlı gazeli elimden geldiği kadar anlatmaya ve hikâyeleştirmeye çalıştım. Keyifli okumalar…

 

Bâğ-ı dehrin hem hazânın hem bahârın görmüşüz

Biz neşâtın da gamın da rûzgârın görmüşüz

 

Çok da mağrûr olma kim meyhâne-i ikbâde

Biz hezârân mest-i mağrûrun humâın görmüşüz

 

Top-ı âh-ı inkisâre pây-dâr olmaz yine

Kişver-i câhın nice sengîn-hisârın görmüşüz

 

Bir hurûşiyle eder bin hâne-i ikbâli pest

Ehl-i derdin seyl-i eşk-i inkisârın görmüşüz

 

Bir hadeng-i cân-güdâz-ı âhdır sermâyesi

Biz bu meydânın nice çâpük-süvârın görmüşüz

 

Bir gün eyler dest-beste pây-gâhı câygâh

Bi-‘aded mağrûr-ı sadr-ı i’tibârın görmüşüz

 

Kâse-i deryûzeye tebdîl olur câm-ı murâd

Biz bu bezmin Nâbîyâ çok bâde-hârın görmüşüz

 

Bir zamanlar, yaşlı bir bilge olan Nâbî, köyde yaşardı. Nâbî'nin bilgeliği ve derin hayat tecrübeleri herkes tarafından bilinirdi. Günlerden bir gün, genç ve kibirli bir adam, Nâbî'ye gelip hayatın sırlarını öğrenmek istediğini söyledi. Nâbî, genç adama hayatın gerçek yüzünü göstermek için onu uzun bir yolculuğa çıkardı. Birlikte yürürken, Nâbî genç adama dedi ki: "Bak evlat, şu gördüğün bahçe dünya gibidir. Bu bahçede hem ilkbaharı hem de sonbaharı gördüm. İlkbaharda çiçekler açar, kuşlar şarkılar söyler. Ama sonbahar geldiğinde yapraklar dökülür, çiçekler solar. Hayat da böyledir hem neşeyi hem de üzüntüyü yaşarız."

Yolculukları sırasında bir meyhane önünden geçerler. Meyhanede insanlar içiyor, eğleniyor ve gururla birbirlerine başarılarını anlatıyordur. Nâbî genç adama döner ve "bu insanlar başarılarıyla gururlanıyorlar. Ama bil ki, biz zamanla bu meyhanelerde nice gururlu sarhoşların yok olduğunu gördük. Hayatın getirdiği başarılar bir anda yok olabilir" der.

Yürümeye devam ederken, bir saraya varırlar.  Saray güçlü duvarlarla çevrilidir. Genç adam, "bu saray asla yıkılmaz" der. Nâbî gülümseyerek "bu sarayın hayal kırıklıklarıyla dolu olduğunu bilmelisin. Ne kadar güçlü görünse de nice sağlam surların yıkıldığını gördük" der.

Bir süre sonra kasabadan geçerken insanların ağladığını ve evlerinin yıkıldığını görürler. Nâbî, genç adama "bir feryat, binlerce mutluluk evini yerle bir edebilir. Biz, dertli insanların gözyaşlarının selini gördük" der.

Yolculukları devam ederken, Nâbî bir meydanda durur ve genç adama "bu meydan, ruhu yakan bir ok gibidir. Burada nice hızlı süvarilerin düşüşünü gördük. Hayatta ne kadar güçlü ve hızlı olursan ol, sonunda düşüşün kaçınılmazdır" der. Yolculukları devam ederken tahtta oturan kibirli bir kral gördüler. Nâbî genç adama "Bir gün bu kralın eli kolu bağlı olarak tahtından indirileceğini göreceksin. Biz nice sayısız gururlu ve itibarlı insanların düşüşünü gördük" der.

Nâbî ve adam yolcuklarına devam etmektedir. Karşılarına bir dilenci çıkar. Nâbî, genç adama "arzu kadehi dilenci çanağına dönüşür. Biz bu alemde nice zevk ve sefa içinde yaşayanların düşüşünü gördük, hayatın gelip geçici olduğunu unutma. Neşeyi ve üzüntüyü, başarıyı ve başarısızlığı kabul et. Her şeyin bir sonu olduğunu bil ve bu gerçeği asla unutma."

Üstada saygıyla…

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve silifkesesimiz.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.

deneme bonusu deneme bonusu https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren bahis siteleri deneme bonusu veren siteler youtube mp3