Hayatın Gerçek Yüzü: Nâbî’nin Bilgece Yolculuğu
Değerli okurlar büyük şair Nâbî’ye ait “fâ’ilâtün fâ’ilâtün fâ’ilâtün fâ’ilün” vezinli “Bâğ-ı Dehrin Hem Hazânın Hem Bahârın Görmüşüz” adlı gazeli elimden geldiği kadar anlatmaya ve hikâyeleştirmeye çalıştım. Keyifli okumalar…
Bâğ-ı dehrin hem hazânın hem bahârın görmüşüz
Biz neşâtın da gamın da rûzgârın görmüşüz
Çok da mağrûr olma kim meyhâne-i ikbâde
Biz hezârân mest-i mağrûrun humâın görmüşüz
Top-ı âh-ı inkisâre pây-dâr olmaz yine
Kişver-i câhın nice sengîn-hisârın görmüşüz
Bir hurûşiyle eder bin hâne-i ikbâli pest
Ehl-i derdin seyl-i eşk-i inkisârın görmüşüz
Bir hadeng-i cân-güdâz-ı âhdır sermâyesi
Biz bu meydânın nice çâpük-süvârın görmüşüz
Bir gün eyler dest-beste pây-gâhı câygâh
Bi-‘aded mağrûr-ı sadr-ı i’tibârın görmüşüz
Kâse-i deryûzeye tebdîl olur câm-ı murâd
Biz bu bezmin Nâbîyâ çok bâde-hârın görmüşüz
Bir zamanlar, yaşlı bir bilge olan Nâbî, köyde yaşardı. Nâbî'nin bilgeliği ve derin hayat tecrübeleri herkes tarafından bilinirdi. Günlerden bir gün, genç ve kibirli bir adam, Nâbî'ye gelip hayatın sırlarını öğrenmek istediğini söyledi. Nâbî, genç adama hayatın gerçek yüzünü göstermek için onu uzun bir yolculuğa çıkardı. Birlikte yürürken, Nâbî genç adama dedi ki: "Bak evlat, şu gördüğün bahçe dünya gibidir. Bu bahçede hem ilkbaharı hem de sonbaharı gördüm. İlkbaharda çiçekler açar, kuşlar şarkılar söyler. Ama sonbahar geldiğinde yapraklar dökülür, çiçekler solar. Hayat da böyledir hem neşeyi hem de üzüntüyü yaşarız."
Yolculukları sırasında bir meyhane önünden geçerler. Meyhanede insanlar içiyor, eğleniyor ve gururla birbirlerine başarılarını anlatıyordur. Nâbî genç adama döner ve "bu insanlar başarılarıyla gururlanıyorlar. Ama bil ki, biz zamanla bu meyhanelerde nice gururlu sarhoşların yok olduğunu gördük. Hayatın getirdiği başarılar bir anda yok olabilir" der.
Yürümeye devam ederken, bir saraya varırlar. Saray güçlü duvarlarla çevrilidir. Genç adam, "bu saray asla yıkılmaz" der. Nâbî gülümseyerek "bu sarayın hayal kırıklıklarıyla dolu olduğunu bilmelisin. Ne kadar güçlü görünse de nice sağlam surların yıkıldığını gördük" der.
Bir süre sonra kasabadan geçerken insanların ağladığını ve evlerinin yıkıldığını görürler. Nâbî, genç adama "bir feryat, binlerce mutluluk evini yerle bir edebilir. Biz, dertli insanların gözyaşlarının selini gördük" der.
Yolculukları devam ederken, Nâbî bir meydanda durur ve genç adama "bu meydan, ruhu yakan bir ok gibidir. Burada nice hızlı süvarilerin düşüşünü gördük. Hayatta ne kadar güçlü ve hızlı olursan ol, sonunda düşüşün kaçınılmazdır" der. Yolculukları devam ederken tahtta oturan kibirli bir kral gördüler. Nâbî genç adama "Bir gün bu kralın eli kolu bağlı olarak tahtından indirileceğini göreceksin. Biz nice sayısız gururlu ve itibarlı insanların düşüşünü gördük" der.
Nâbî ve adam yolcuklarına devam etmektedir. Karşılarına bir dilenci çıkar. Nâbî, genç adama "arzu kadehi dilenci çanağına dönüşür. Biz bu alemde nice zevk ve sefa içinde yaşayanların düşüşünü gördük, hayatın gelip geçici olduğunu unutma. Neşeyi ve üzüntüyü, başarıyı ve başarısızlığı kabul et. Her şeyin bir sonu olduğunu bil ve bu gerçeği asla unutma."
Üstada saygıyla…