Osman DEMİREL
Köşe Yazarı
Osman DEMİREL
 

21. YÜZYILDA NEDEN OKUMUYORUZ?

21. YÜZYILDA NEDEN OKUMUYORUZ? Okumak; var olan bilgileri canlandırmak, güncellemek, harekete geçirmek için yapılan bir uğraş olurken aynı zamanda yeni bilgiler öğrenmek amacıyla da yapılan bir eylemdir. Temel becerileri geliştiren en önemli etkenlerden biri de okumaktır. Türkiye’de en son açıklanan verilere göre okuryazarlık oranı %97,6 olarak açıklanmıştır. Bu veriden şunu çıkarmak mümkündür: - Biz okur, yazar bir ülkeyiz. - Sizce? - Tabii ki durum sanıldığı gibi değil... Okuryazarlık ile okuma kavramını birbiri ile sıklıkla karıştırdığımız doğrudur, çünkü okumayı, harfleri tanımak ve o harfleri seslere çevirmekten ibaret zannediyoruz. Metnin içeriğiyle, ne anlatmak istediğiyle ilgilenmiyoruz. İşte en büyük sorun bu.  Neyse asıl konumuza dönelim, yani okuma eylemine… Okuma, en temelinde akademik ihtiyacı karşılayan bir eylem değil, toplumun yaşadığı her yerde ve her alanda iletişim ihtiyacını karşılayan ihtiyaçtır” (Özden, 2018). İşte bizim toplum olarak belki de en çok yanıldığımız şey budur. Ders için okumak, ödev için okumak, sadece makale yazmak için okumak gibi nedenlerden dolayı bu eylemi gerçekleştiriyoruz. Kendini geliştirmek, iletişimini kuvvetlendirmek için okuyanlara tabii ki sözümüz yok… Peki Neden Okumuyoruz? Okumamak için üretilen bahaneler çok fazla: Kitapların pahalılığı, zaman bulamama, iş hayatı, yorgunluk, okuyup da ne yapacağım gibi bahaneleri sürekli öne sürerek okumayı hep geri planda bırakıyoruz. Hâlbuki okumak yorgunluğu alan, zamanı iyi değerlendirmemizi sağlayan ve yalnızlığı gideren bir eylemdir. Okumak için fazladan bir zaman ayırmaya gerek yoktur. Bize göre okumaya zaman ayıran ve ayırmak isteyen insanlar okumaktan sıkılmakta ve soğumaktadır. Çünkü okumak hayatın her alanında her vaktinde insanın yemek gibi su gibi bir ihtiyacıdır. Bu ihtiyaçlarınızı yerine getirmediğinizi düşünelim. Ne olur? Tabii ki hasta olur ve bağışıklık sisteminizi kaybedersiniz. Okumakta böyledir. Okumadığınız zaman sözcük dağarcığınızı yavaş yavaş kaybedersiniz, bu durum doğal olarak sizin iletişim becerilerinizi de doğrudan doğruya etkileyecektir. Analiz, sentez ve yorumlama kabiliyetiniz zayıflayacaktır. Yani demek istediğimiz husus şu; okumak yeni deryalara yelken açmak, yeni fikir ve hayal dünyasına ulaşmak için gün içinde yerine getirilmesi gereken temel bir ihtiyaçtır. *** 21.Yüzyılda okumanın en büyük gereği doğru bildiğimiz yanlışlardan kurtulmaktır. Çevremizde dolaşan bilgi kirliliğinin artması ve internetin bir bilgi çöplüğü hâline gelmesi bizi daha çok emin olduğumuz kaynaklardan okumaya sevk etmelidir. Her kitabın okunmayacağı gibi her internet sitesinde yer alan bilgi de doğruluğu sorgulanmadan kullanılmamalıdır. Sürekli aynı kaynaktan beslenip farklı kaynaklardan beslenmediğimiz için konuşmalarımız belli kalıplar arasına sıkışmış, dar başlıklar arasında kalmıştır. Bunun en büyük sebebi de okumamaktır.  Bir mecliste konuşulan konu başlıkları sadece ülke gündemi hâline gelmiştir. Bizim tarih ve kültür toplumu olduğumuz unutulmamalıdır. Niçin tarih ve kültür alanlarında konuşmalar yapılamamaktadır? Bunun en güzel cevabını yine bizlere “okumamak “vermektedir. *** Okumak kavramını yalnızca edebi metin okumaktan ibaret sanmak son derece yanlıştır. Edebi kitaplar okumak sizin gelişiminize tabii ki diğer türlerden daha fazla katkı sunacaktır. Ama okuma kavramını sadece edebi türdeki eserleri okumaya indirgemek son derece yanlış bir durumdur. Günlük hayatta gazete, dergi, güncel haberler, gündeme dair köşe yazıları, akademik bildiri ve makaleler, bilim alanındaki yeni gelişmeler gibi alanında uzman yayınevi, dergi ve yazarların kaleme almış oldukları yazıları okumak, edebi okumalar kadar kelime ve fikir dünyanıza katkı sağlayacaktır. *** Bilim ve kültür toplumu olmak lazımdır. Bizler Avrupa’ya medeniyeti öğretmiş bir millet olarak bunun gereği iyi okumalı, iyi düşünmeli, güzel konuşmalı ve gerektiğinde de güzel yazmalıyız. Bu bahsettiğimiz yetiler ve beceriler zaten bizim özümüzde var olan bir olgudur, bunu tekrar canlandırmak da yine bizim elimizdedir.   KAYNAKÇA 1-Özden, M. (2018). Niçin okumuyoruz. Tarih Okulu Dergisi, 11(35), 299-313.  
Ekleme Tarihi: 16 Temmuz 2024 - Salı

21. YÜZYILDA NEDEN OKUMUYORUZ?

21. YÜZYILDA NEDEN OKUMUYORUZ?

Okumak; var olan bilgileri canlandırmak, güncellemek, harekete geçirmek için yapılan bir uğraş olurken aynı zamanda yeni bilgiler öğrenmek amacıyla da yapılan bir eylemdir. Temel becerileri geliştiren en önemli etkenlerden biri de okumaktır. Türkiye’de en son açıklanan verilere göre okuryazarlık oranı %97,6 olarak açıklanmıştır. Bu veriden şunu çıkarmak mümkündür:

- Biz okur, yazar bir ülkeyiz.

- Sizce?

- Tabii ki durum sanıldığı gibi değil...

Okuryazarlık ile okuma kavramını birbiri ile sıklıkla karıştırdığımız doğrudur, çünkü okumayı, harfleri tanımak ve o harfleri seslere çevirmekten ibaret zannediyoruz. Metnin içeriğiyle, ne anlatmak istediğiyle ilgilenmiyoruz. İşte en büyük sorun bu.  Neyse asıl konumuza dönelim, yani okuma eylemine…

Okuma, en temelinde akademik ihtiyacı karşılayan bir eylem değil, toplumun yaşadığı her yerde ve her alanda iletişim ihtiyacını karşılayan ihtiyaçtır” (Özden, 2018). İşte bizim toplum olarak belki de en çok yanıldığımız şey budur. Ders için okumak, ödev için okumak, sadece makale yazmak için okumak gibi nedenlerden dolayı bu eylemi gerçekleştiriyoruz. Kendini geliştirmek, iletişimini kuvvetlendirmek için okuyanlara tabii ki sözümüz yok…

Peki Neden Okumuyoruz?

Okumamak için üretilen bahaneler çok fazla:

Kitapların pahalılığı, zaman bulamama, iş hayatı, yorgunluk, okuyup da ne yapacağım gibi bahaneleri sürekli öne sürerek okumayı hep geri planda bırakıyoruz. Hâlbuki okumak yorgunluğu alan, zamanı iyi değerlendirmemizi sağlayan ve yalnızlığı gideren bir eylemdir. Okumak için fazladan bir zaman ayırmaya gerek yoktur. Bize göre okumaya zaman ayıran ve ayırmak isteyen insanlar okumaktan sıkılmakta ve soğumaktadır. Çünkü okumak hayatın her alanında her vaktinde insanın yemek gibi su gibi bir ihtiyacıdır. Bu ihtiyaçlarınızı yerine getirmediğinizi düşünelim. Ne olur? Tabii ki hasta olur ve bağışıklık sisteminizi kaybedersiniz. Okumakta böyledir. Okumadığınız zaman sözcük dağarcığınızı yavaş yavaş kaybedersiniz, bu durum doğal olarak sizin iletişim becerilerinizi de doğrudan doğruya etkileyecektir. Analiz, sentez ve yorumlama kabiliyetiniz zayıflayacaktır.

Yani demek istediğimiz husus şu; okumak yeni deryalara yelken açmak, yeni fikir ve hayal dünyasına ulaşmak için gün içinde yerine getirilmesi gereken temel bir ihtiyaçtır.

***

21.Yüzyılda okumanın en büyük gereği doğru bildiğimiz yanlışlardan kurtulmaktır. Çevremizde dolaşan bilgi kirliliğinin artması ve internetin bir bilgi çöplüğü hâline gelmesi bizi daha çok emin olduğumuz kaynaklardan okumaya sevk etmelidir. Her kitabın okunmayacağı gibi her internet sitesinde yer alan bilgi de doğruluğu sorgulanmadan kullanılmamalıdır. Sürekli aynı kaynaktan beslenip farklı kaynaklardan beslenmediğimiz için konuşmalarımız belli kalıplar arasına sıkışmış, dar başlıklar arasında kalmıştır. Bunun en büyük sebebi de okumamaktır.  Bir mecliste konuşulan konu başlıkları sadece ülke gündemi hâline gelmiştir. Bizim tarih ve kültür toplumu olduğumuz unutulmamalıdır. Niçin tarih ve kültür alanlarında konuşmalar yapılamamaktadır? Bunun en güzel cevabını yine bizlere “okumamak “vermektedir.

***

Okumak kavramını yalnızca edebi metin okumaktan ibaret sanmak son derece yanlıştır. Edebi kitaplar okumak sizin gelişiminize tabii ki diğer türlerden daha fazla katkı sunacaktır. Ama okuma kavramını sadece edebi türdeki eserleri okumaya indirgemek son derece yanlış bir durumdur. Günlük hayatta gazete, dergi, güncel haberler, gündeme dair köşe yazıları, akademik bildiri ve makaleler, bilim alanındaki yeni gelişmeler gibi alanında uzman yayınevi, dergi ve yazarların kaleme almış oldukları yazıları okumak, edebi okumalar kadar kelime ve fikir dünyanıza katkı sağlayacaktır.

***

Bilim ve kültür toplumu olmak lazımdır. Bizler Avrupa’ya medeniyeti öğretmiş bir millet olarak bunun gereği iyi okumalı, iyi düşünmeli, güzel konuşmalı ve gerektiğinde de güzel yazmalıyız. Bu bahsettiğimiz yetiler ve beceriler zaten bizim özümüzde var olan bir olgudur, bunu tekrar canlandırmak da yine bizim elimizdedir.

 

KAYNAKÇA

1-Özden, M. (2018). Niçin okumuyoruz. Tarih Okulu Dergisi, 11(35), 299-313.

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve silifkesesimiz.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.

deneme bonusu deneme bonusu https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren bahis siteleri deneme bonusu veren siteler youtube mp3