BİZ VE DÜNYA
KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ 40 YAŞINDA
Geçtiğimiz Çarşamba günü, KKTC’nin kuruluşunun 40.yıldönümünü kutladık.
Bilindiği gibi Lala Mustafa Paşa komutasındaki Osmanlı-Türk Ordusu, 15 Eylül 1570 tarihinde Lefkoşa’yı da fethedip, tüm Kıbrıs Adası’na egemen olmuştu.
Meşhur 92 harbinde Osmanlı Ordusu’nun Rus Ordusuna yenilmesi, İngiltere Krallığını cesaretlendirmiş, Osmanlı Sarayındaki zevatın da pısırıklığı nedeniyle Ada, 92 bin 799 Sterline İngilizlere kiralanmıştır. Kira süresinin sonunda Ada tekrar Osmanlı Devletine devredilecek idi. Nitekim Çin Halk Cumhuriyeti, İngilizlerin aynı yöntemle kiraladığı Hong Kong, süre bitince Çin’e iade edilmiştir. Ne var ki 1914’de başlayan 1. Dünya Harbinde Osmanlı Ordusunun Alman Ordusunun yanında yer alması, Kıbrıs’ın İngiltere tarafından ilhak edilmesine ve Ada’ya bir vali tayin etmesine yol açtı.
Ekim 1931'den itibaren Rumların Enosis isteğiyle ayaklanmaları sonucu İngilizlerin politikası sertleşti. Yunan ve Türk tarihinin okutulması, iki ülkenin bayraklarının kullanılması ve Yunan ya da Türk ulusal kahramanlarının resimlerinin sergilenmesi yasaklandı. Türk topluluğu Enosis’e karşı olduğunu açıkladı. 1943 yılında Kıbrıs Adası Türk Azınlığı Kurumu (KATAK) kuruldu. Fakat KATAK'ın faaliyetini yetersiz bulan Fazıl Küçük bu örgütten ayrıldı ve 23 Nisan 1944'te Kıbrıs Millî Türk Halk Partisi (KMTHP)'ni kurdu.
1957’de Londra’da İngiltere, Yunanistan ve Türkiye temsilcilerinin katılımlarıyla bir toplantı yapıldı… 15 Kasım 1957'de Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT) kuruldu. 1958 yılında gündeme gelen MacMillan Planı'na göre Kıbrıs’ın İngiltere içinde kalmasına ama bu cumhuriyetin varlığının korunmasında Türkiye ve Yunanistan'ın da garantör devlet olmalarına karar verildi.
1960'ta kurulan Kıbrıs Cumhuriyetinde Rumlar %70, Türkler %30 oranında temsil hakkına sahipti. Fakat Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı 30 Kasım 1963’te 13 maddeden oluşan anayasa değişikliği önerilerini sundu. Bunlar arasında anayasanın değişmez maddeleri, Kıbrıs Türk'ü olan Başkan Yardımcısının veto hakkının ortadan kaldırılması, Temsilciler Meclisinde ayrı çoğunluklar ilkesinin ortadan kaldırılarak kararların basit çoğunlukla alınması, ayrı belediyelerin ortadan kaldırılması gibi maddeler de bulunmaktaydı. Tabii ne Kıbrıs Türk Toplumunun ve ne de T.C.’nin bunları kabul etmesi mümkün değildi. O zamanki ABD Başkanı Kennedy de Makarios’a bundan vazgeçmesini önermişti.
21 Aralık 1963’de Kanlı Noel adı ile tarihe kaydedilen Türk-Rum toplumları arasındaki kanlı olaylar meydana geldi. Rumlar Akritas Planını uyguluyorlardı. 1967’de Rum saldırıları tekrar başladı. Yunanistan Ordusu'nun 15 bin askeri, gayri resmî olarak adaya yerleştirdiği öğrenildi. Türkiye ve Yunanistan başbakanları arasında düzenlenen toplantı bir sonuç vermeyince, Türkiye askerî müdahalede bulunacağını açıkladı. TBMM hükûmete müdahale yetkisi verdi. Türk uçakları Kıbrıs üzerinde uçmaya başladı. Donanma ve çıkarma birlikleri harekete geçti. ABD’nin arabuluculuğuyla Yunanistan birliklerinin geri çekilmesi sağlanınca, Türkiye harekâtı durdurdu.
Yunanistan yönetimi bir an önce, Ada’nın Yunanistan’a bağlanmasını istiyordu. Bu nedenle bir darbe ile Makarios’un devrilip yerine Nikos Sampson adlı bir serserinin devlet başkanı olduğu dünyaya ilan edildi.
Merhum Denktaş’la makamında
Türkiye Cumhuriyeti, gerçekleştirilen darbe nedeniyle Zürih ve Londra Antlaşması'nın IV. maddesine dayanarak 20 Temmuz 1974 tarihinde Kıbrıs'a karadan ve havadan harekât başlattı. Türk birlikleri, adaya indikten kısa bir süre sonra adanın büyük şehirlerinden biri olan Girne'ye girdi. Başkent Lefkoşa'ya doğru ilerlemeye başladı. 22 Temmuz'daki taarruz sonucunda birliklerimiz başkent Lefkoşa’ya yöneldi. Ateşkes başlamadan Girne-Lefkoşa hattı birleşti. B.M. kararına rağmen Rum birliklerinin ateşkes kurallarına uymaması üzerine 13 Ağustos'ta birliklerimiz tekrar harekâta başladı; 14 Ağustos'ta Lefkoşa'ya, 15 Ağustos'ta Lefke ve Mağusa'ya girdi. Böylelikle adanın %37'si Türkler'in kontrolüne geçti. 170.000 civarındaki Kıbrıslı Rum kuzeyde bulunan evlerinden göç ettirildi, 50.000 Kıbrıslı Türk ve daha sonra da Türkiye'nin teşviki ile Türkiye'den gelen göçmenler ise bu evlere yerleştirildi.
1976'da Kıbrıs Türk Federe Devleti kuruldu… 15 Kasım 1983'te Kıbrıs Türk Federe Devleti Meclisi self-determinasyon hakkını kullanarak oy birliği ile aldığı bir kararla, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni ilan etti. Rauf Denktaş, ilk Cumhurbaşkanı oldu ve bıkıp usanmadan, adım adım Dünyayı dolaşarak, Kıbrıs’ta bir Türk Cumhuriyeti’nin kurulduğunu duyurdu. B.M. Güvenlik Konseyi ve birçok yabancı tanımadığı bu Türk Devletini, T.C. hemen tanıdı. Kıbrıs Sorunu, dünyanın gündemine girdiğinden beri başta B.M. bünyesindeki çalışmalar olmak üzere adanın birleştirilmesi gayesi ile birçok faaliyet yürütüldü. Fakat bu güne kadar bir sonuç alınmamıştır. Aksine 1 Mayıs 2004’te Kıbrıs Rum Cumhuriyeti tüm adayı temsilen Avrupa Birliği’ne girmiştir.
Kuzey Kıbrıs büyük ölçüde Türkiye'nin ekonomik desteğine bağımlıdır ve Türk hükûmetinden para yardımı almaktadır. Kuzey Kıbrıs para birimi olarak Türk Lirası kullanılmaktadır. İhracat ve ithalat Türkiye üzerinden yapılmaktadır.
Zaman zaman başta ABD olmak üzere kimi AB üyesi ülkelerin şımarttığı Yunanistan canımızı sıkan davranışlarda bulunmaktadır. Bu yüzden Cumhurbaşkanımız Sayın R. T. Erdoğan’ın tokadını yiyip oturmaktadır. Bir türlü akıllanmamaları yüzünden yıllarca kapalı tutulan Maraş açılmış, yeni yerleşim alanları kazanılmıştır.
Bu arada T.C.’nin KKTC’nin uluslararası seviyesinin yükseltilmesi amacıyla Ada’da peşpeşe yatırımlar yapmakta olduğunu görüyoruz. Örneğin geçtiğimiz Temmuz ayında kapasitesi bir hayli arttırılan Ercan Havaalanının, Cumhurbaşkanımız tarafından törenle açılışı yapıldı. Bu açılış töreninde konuşan Sayın Erdoğan, Uluslararası toplumun haksız ve hukuk dışı uygulamaları nedeniyle Ercan Havalimanı ile yalnızca Türkiye’ye doğrudan uçuşlar gerçekleştirildiğini söyledi. Cumhurbaşkanımız, "Kıbrıs Türkleri, Ercan Tavsiyeli Hava Sahası içinde Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü standartlarında hava trafik hizmeti sağlıyor. Havalimanında gelişmiş teknoloji ve Türk misafirperverliğiyle yerli ve yabancı yolculara hizmet sunulmaktadır. Bugün açılışını yaptığımız yeni terminalin ve pistin uluslararası uçuşlar için kullanılacağı günler uzak değildir. Bu vesileyle uluslararası toplumu, Kıbrıs Türkü kardeşlerimizin uğradığı izolasyonu haklı görecek veya gösterecek hiçbir Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararı bulunmadığını teslim eden dönemin Genel Sekreteri Kofi Annan’ın da çağrısına kulak vererek, hukuki temelden yoksun, tamamen siyasi bu kısıtlamaları kaldırmaya davet ediyorum. Kıbrıs Adası’nda tahakkümü, gerginliği ve çatışma kültürünü değil, eşit iki devletin yan yana birlikte yaşama idealini destekleyin çağrımı yineliyorum. Bu vesileyle şehit Binbaşı Fehmi Ercan’la şehitlerimizi, gazilerimizi, kahramanlarımızı rahmetle yâd ediyorum" dedi.
Cumhurbaşkanımız son birkaç yıl içindeki bazı konuşmalarında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin tanınması çağrısında bulundu. İnşallah yakın bir gelecekte bu da gerçekleşir. Zira Türkiye Cumhuriyeti bugün güçlüdür ve bu gücünü de kullanarak, Kıbrıs’taki Türk Devletinin dünya çapında tanınmasını sağlayacaktır.