Çorap Söküğü  VAHAP SEÇER’E AÇIK MEKTUP!   Birden bire geçmişe gittim 40’lı yılların sonu, 50’li yılların başına.   Orhan Veli anlatıyor: “Bir gün Yahya Kemal’le konuşuyordum. Bana apartmanları göstererek dedi ki: -Köşkleri var, arabaları var, halayıkları var. Fakat hiçbir zaman bizim duyduklarımızı duymuyorlar, bizim düşündüklerimizi düşünemiyorlar. Biz düşünüyoruz, düşünülmüş halde, kendilerine anlatıyoruz, yine anlamıyorlar.” Mersin Büyükşehir Belediye Belediye Başkanımız (ben de oy verdim) Sayın Vahap Seçer: “Yalnız Ağaç”ın başına gelen vahşetle ilgili Taş Bina’dan servis edilen samimiyetten uzak basın açıklamanızı okudum. Arı sokmuş gibi fırlayıp kalktım yerimden. Söylemek mecburiyetindeyim ki yaldızı dökülmüş gümüşe benzeyen bir metin. O metinde: “Üzgünüz, soruşturma devam ediyor, süreç sonunda hatası olan çıkarsa (sizin sevdiğiniz bir laftır) babam olsa gözünün yaşına bakmam” deseydiniz keşke. Sonraki paragrafta: “Özgecan Aslan Barış Meydanımızdaki ‘o tek ve hür’ kauçuk ağacımızın yanına inadına bir kauçuk fidanı daha dikeceğiz. O fidan büyüyecek, yalnız ağaca arkadaşlık edecek.” Diyebilseydiniz keşke. Keşke demek ne zaman işe yaradı ki şimdi yarasın. Ama deseydiniz, diyebilseydiniz hem kamuoyundaki haklı tepkiyi dindirir hem de toplum sizin samimiyetinizi ve üzüntünüzü hissederdi. Keşke! Şimdi dönelim yazımızın başına. Ne demişti Yahya Kemal? ** Bitirirken…   Sayın Seçer, lüzumsuz (!) laf kalabalığıyla kıymetli zamanınızı almayacağım. Açıklamanızda altına imzamı attığım, yürek burkan bir husus var o da şu: Nedir bu gece yarıları, kuşluk vakti alıp götürmeler? Sabahın suyu mu çıktı? Adres belli; makam, mevki, unvan belli. Bir davete bakar. Fransızlar, “Dans l’orienton ne change jamais” der. Fransızcam Hugo kadar olmasa da tercümesi şu: Şarkta hiçbir şey değişmez!