Necdet CANARAN
Köşe Yazarı
Necdet CANARAN
 

Uyan uyan Gazi Kemal

Çorap Söküğü   Uyan uyan Gazi Kemal   Mektubuma başlarken en güzel dileklerimi sunmak isterim.   Sene 2024, mevsim kış. Yine aylardan kasım. Gittiniz gideli seksen altı yıl olmuştur. Yokluğunuza sabır, tahammül kalmamıştır. Yirmi birinci yüzyılın kilometrelerinde, emanet ettiğiniz vatanın vaziyet-i umumiye ve hâl-i pürmelâlini sual edecek olursanız? Dünyada en garip diyar herhalde bizimkidir. Ayıptır söylemesi gün geçmiyor ki karşımıza çıkan “acınacak hâller”e dahi gözlerimizden yaş gelinceye kadar kahkaha atmayalım! “Bu dünyada her şeyden ölüm akıyor; duvarlardan, gazetelerden ve insanların yüzlerinden” diyordu Camus. Dünyanın ömrünün bir milyon yıl garantisi olduğu söylenmektedir de ne var ki Türklerin bir saniye garantisi yoktur. Bir ölüm tuzağı hâline geldi Türkiye. Dağda ölüyoruz, denizde ölüyoruz, havada ölüyoruz, sokakta, evde ölüyoruz. Terör, trafik kazaları, şofben, mantar zehirlenmeleri, maç ölümleri de cabası. Hikâye eski olsa da tekrarında fayda var. Konya’da trafik kazasında yaralanan kadın, bindirildiği ambulans kaza yapınca ölmüştür. Dünyada bunun bir örneği yoktur. Hikâye eski olsa da tekrarında fayda var. Konya’da uçak çobana çarpmıştır. Trafik kazalarında şampiyonluğu garantiledik ya artık “şov” yapmaktayız. Kısacası Atam, bizde şehitler ölmez ama yaşayanlar her daim ölmeye aday! Sözün kısası yarın olacağını herkes biliyor da yarını kimin göreceğini kimse bilmiyor! Demem o ki bize her gün Kurban Bayramı (!)   *   Atam, Kulağınıza gelmiştir. “Konuşan Türkiye” rüzgârı estiydi bir vakit. O gün bugündür, “Konuşun emniyettesiniz” diye yürek yiyip konuşan kim varsa gerçekten emniyette! İfade özgürlüğümüzün sınırı yok. Siyasetçiler, gazeteciler, yazarlar, sanatçılar ifade özgürlüğünü doyasıya yaşıyor savcılıklarda!   *   Teşbihte hata olmaz derler. “İlim Çin’de dahi olsa gidiniz” denmiş ya hani. Çin’e gitmeye gerek kalmamıştır. Hemen her gün yeni ilimler icat edip ihraç etmekteyiz. Yirmi birinci yüzyılın alfabesini yazdık: Rüşvet ver, köşe dön. Rüşvet dedim de… Ortadoğu’da “bahşiş”, Kenya’da “daş”, Meksika’da “mordira” deniyormuş rüşvete. Bizde ise “eyvallah” deniyor. Böylelikle rüşvet yemenin damar sertliğine yol açmadığını ispatladık! Şimdi sırada RÜŞVET OLİMPİYATI düzenlemek var!   *   Memleketteki vaziyeti siyasiye gelince… Önüne gelen vatanı kurtarmak için çırpınmaktadır. Ama asıl mesele, vatanı vatan kurtarıcılardan kurtarabilmektir! Peki ya ekonomik istikrar? Enflasyon, hayat pahalılığı yakamıza yapışmıştır. Enflasyon yüksek diye kızanlar oluyor yedi yirmi dört. Hâlbuki enflasyon olmasa iki yakamızın bir araya geleceği yok (!) Sahi, az kaldı unutuyordum, bir de “Türkiye kâğıt üzerinde iyiye gidiyor” diyorlar. Nasıl kâğıttır bu? Sanırım üçkâğıt. Ve paramız… Liramız dolar karşısında her salise değer kaybetmektedir. Evet, “Bir Türk dünyaya bedeldir” ama bir Amerikan Doları 34 Türk Lirası etmektedir. Karamsar değilim, elinde lira bulunduranlardan müjdemi isterim: Artık güzel bir pul koleksiyonunuz olmuştur! Söz paradan açılmışken... Kalpazanlık da almış başını gidiyor. Sahte parayı yakalayan kalem yapılmıştı bir vakit. Bir sevinç gırla sevinç… Gelgelelim sevinç kursağımızda kalmış, bizim sahtekârlar o kalemin de sahtesini yapmayı başarmıştı.   *   Ve şimdi özetler: - Bütçe hâlâ açıktır. Yurtseverlerin iki duble fazla içmesiyle dahi yama tutmamaktadır. - Memurlar, işçiler, emekliler, kadınlar yürümektedir. Hepsinin gözü karadır, haklarını vermeyen ANKARA’dır! - Çevreci yaklaşımlar gelişmektedir. Artık kimse hava kararmadan çöpünü sokağa dökmemektedir. - Dağa taşa ağaç dikilmektedir zira yakacak ormanımız tükenmektedir. - Akşamcılar şamar oğlanına dönmüştür. Gelen vuruyor, giden vuruyor. Gözyaşı şarap olsa iktidar ona da zam yapacak vaziyettedir. - Doğalgazdan umut kesilmiştir. Umut kuru fasulyededir. - “Nereden Buldun?” diye bir yasa yine gündemdedir. Rivayet o ki, anlamı “yani bana da öğret.” - Ve malum sözü söylemeye artık yürek gerekmektedir: Yalova İL olmuştur. Kısacası Atam, sözün kısası… Tren raydan çıkmıştır. “Adam gibi adam olmak neyine, adamı olan adam ol yeter” felsefesinin temeli atılmıştır. Kelebeğimiz bile yurtdışına kaçırılmaktadır. Geleceğimiz çalınmışken kelebeğin lafı mı olur!   *   Mektubuma son verirken sizi her zaman çok seven ben… “Ankara’nın taşına bak Gözlerimin yaşına bak Uyan uyan Gazi Kemal Şu feleğin işine bak”  
Ekleme Tarihi: 11 Kasım 2024 - Pazartesi

Uyan uyan Gazi Kemal

Çorap Söküğü

 

Uyan uyan Gazi Kemal

 

Mektubuma başlarken en güzel dileklerimi sunmak isterim.

 

Sene 2024, mevsim kış. Yine aylardan kasım.

Gittiniz gideli seksen altı yıl olmuştur. Yokluğunuza sabır, tahammül kalmamıştır.

Yirmi birinci yüzyılın kilometrelerinde, emanet ettiğiniz vatanın vaziyet-i umumiye ve hâl-i pürmelâlini sual edecek olursanız?

Dünyada en garip diyar herhalde bizimkidir. Ayıptır söylemesi gün geçmiyor ki karşımıza çıkan “acınacak hâller”e dahi gözlerimizden yaş gelinceye kadar kahkaha atmayalım!

“Bu dünyada her şeyden ölüm akıyor; duvarlardan, gazetelerden ve insanların yüzlerinden” diyordu Camus.

Dünyanın ömrünün bir milyon yıl garantisi olduğu söylenmektedir de ne var ki Türklerin bir saniye garantisi yoktur. Bir ölüm tuzağı hâline geldi Türkiye. Dağda ölüyoruz, denizde ölüyoruz, havada ölüyoruz, sokakta, evde ölüyoruz. Terör, trafik kazaları, şofben, mantar zehirlenmeleri, maç ölümleri de cabası.

Hikâye eski olsa da tekrarında fayda var. Konya’da trafik kazasında yaralanan kadın, bindirildiği ambulans kaza yapınca ölmüştür. Dünyada bunun bir örneği yoktur.

Hikâye eski olsa da tekrarında fayda var. Konya’da uçak çobana çarpmıştır. Trafik kazalarında şampiyonluğu garantiledik ya artık “şov” yapmaktayız.

Kısacası Atam, bizde şehitler ölmez ama yaşayanlar her daim ölmeye aday!

Sözün kısası yarın olacağını herkes biliyor da yarını kimin göreceğini kimse bilmiyor!

Demem o ki bize her gün Kurban Bayramı (!)

 

*

 

Atam,

Kulağınıza gelmiştir. “Konuşan Türkiye” rüzgârı estiydi bir vakit.

O gün bugündür, “Konuşun emniyettesiniz” diye yürek yiyip konuşan kim varsa gerçekten emniyette!

İfade özgürlüğümüzün sınırı yok. Siyasetçiler, gazeteciler, yazarlar, sanatçılar ifade özgürlüğünü doyasıya yaşıyor savcılıklarda!

 

*

 

Teşbihte hata olmaz derler. “İlim Çin’de dahi olsa gidiniz” denmiş ya hani.

Çin’e gitmeye gerek kalmamıştır. Hemen her gün yeni ilimler icat edip ihraç etmekteyiz.

Yirmi birinci yüzyılın alfabesini yazdık: Rüşvet ver, köşe dön.

Rüşvet dedim de… Ortadoğu’da “bahşiş”, Kenya’da “daş”, Meksika’da “mordira” deniyormuş rüşvete. Bizde ise “eyvallah” deniyor. Böylelikle rüşvet yemenin damar sertliğine yol açmadığını ispatladık! Şimdi sırada RÜŞVET OLİMPİYATI düzenlemek var!

 

*

 

Memleketteki vaziyeti siyasiye gelince…

Önüne gelen vatanı kurtarmak için çırpınmaktadır. Ama asıl mesele, vatanı vatan kurtarıcılardan kurtarabilmektir!

Peki ya ekonomik istikrar?

Enflasyon, hayat pahalılığı yakamıza yapışmıştır. Enflasyon yüksek diye kızanlar oluyor yedi yirmi dört. Hâlbuki enflasyon olmasa iki yakamızın bir araya geleceği yok (!)

Sahi, az kaldı unutuyordum, bir de “Türkiye kâğıt üzerinde iyiye gidiyor” diyorlar. Nasıl kâğıttır bu? Sanırım üçkâğıt.

Ve paramız… Liramız dolar karşısında her salise değer kaybetmektedir. Evet, “Bir Türk dünyaya bedeldir” ama bir Amerikan Doları 34 Türk Lirası etmektedir.

Karamsar değilim, elinde lira bulunduranlardan müjdemi isterim: Artık güzel bir pul koleksiyonunuz olmuştur!

Söz paradan açılmışken... Kalpazanlık da almış başını gidiyor. Sahte parayı yakalayan kalem yapılmıştı bir vakit. Bir sevinç gırla sevinç… Gelgelelim sevinç kursağımızda kalmış, bizim sahtekârlar o kalemin de sahtesini yapmayı başarmıştı.

 

*

 

Ve şimdi özetler:

- Bütçe hâlâ açıktır. Yurtseverlerin iki duble fazla içmesiyle dahi yama tutmamaktadır.

- Memurlar, işçiler, emekliler, kadınlar yürümektedir. Hepsinin gözü karadır, haklarını vermeyen ANKARA’dır!

- Çevreci yaklaşımlar gelişmektedir. Artık kimse hava kararmadan çöpünü sokağa dökmemektedir.

- Dağa taşa ağaç dikilmektedir zira yakacak ormanımız tükenmektedir.

- Akşamcılar şamar oğlanına dönmüştür. Gelen vuruyor, giden vuruyor. Gözyaşı şarap olsa iktidar ona da zam yapacak vaziyettedir.

- Doğalgazdan umut kesilmiştir. Umut kuru fasulyededir.

- “Nereden Buldun?” diye bir yasa yine gündemdedir. Rivayet o ki, anlamı “yani bana da öğret.”

- Ve malum sözü söylemeye artık yürek gerekmektedir: Yalova İL olmuştur.

Kısacası Atam, sözün kısası…

Tren raydan çıkmıştır.

“Adam gibi adam olmak neyine, adamı olan adam ol yeter” felsefesinin temeli atılmıştır.

Kelebeğimiz bile yurtdışına kaçırılmaktadır. Geleceğimiz çalınmışken kelebeğin lafı mı olur!

 

*

 

Mektubuma son verirken sizi her zaman çok seven ben…

“Ankara’nın taşına bak

Gözlerimin yaşına bak

Uyan uyan Gazi Kemal

Şu feleğin işine bak”

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve silifkesesimiz.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.

deneme bonusu veren siteler deneme bonusu deneme bonusu https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren bahis siteleri youtube mp3 blossomtips.com