Çorap Söküğü
NALLI KUZU
Bu mümkün mü?
-Mümkündür.
Olacak iş midir?
-Olmuştur.
Adana’da Yüreğir İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı devriye ekiplerinin çevirdiği Mersin plakalı hafif ticari araçta 1.5 ton at eşek eti ile yakalanan şahıs gayet sakin demiş ki: “Akrabalarıma dağıtacaktım.”
*
Adı batasıcanın ağzından çıkan ifadeyi aktardım, okudunuz. Söylenecek çok söz var ama kibarca seslenmek istediğimden “Oha, çüş!” demekle yetiniyorum.
Meğer biz, cennette tapu vaat edenlerin uçuk kaçık hikâyeleriyle meşgul olup dünyadan bîhaber yaşarken, adem evladının özverili, başkaldırmayan dostu kaç vakit var ki sofralarımızın baş tacı olmuş!
Birden içim cız etti. Kendisine dokunulmadıkça tekme atmayan, saldırmayan, ısırmayan; “dünyanın en güzel gözlü varlığı” geldi gözümün önüne.
Verilenle yetinen, nereye çekilse oraya giden; adı her zaman ayıp ve küfür listelerinin başköşesine konulan “nallı kuzu”, inatçı hayvan, merkep, karakaçan sofralarımızın başköşesindeymiş meğerse kaç zaman.
Hâl böyle iken, ne söylememi bekliyorsunuz: Olan oldu, biten bitti. Geçmişe mazi, yenmişe kuzu derler. “Afiyet şeker olsun!”
Bitirirken…
Geçen gün çeyiz sandığımı karıştırırken gülmece yazarı Aziz Nesin’in, “Sizin Memlekette Eşek Yok mu?” adlı kitabı geçti elime.
Sesim kendisine ulaşır mı bilmiyorum ama yine de ses yükselteyim.
-Sormayın üstat, ben de söylemeyeyim. Ama ısrar ediyorsanız aha buraya not düşeyim:
-Bizim memlekette eşek yok. Dört ayaklısından kalmadı!