Kasaptaki ete soğan doğramam…
Bütün gece yazmak için ilham perisini bekledim. Oturdum, kalktım, dolaştım durdum; zihnimi açsın diye EYR (El Yapımı Rakı) içtim nafile!
Gece bitti, sabah oldu; fayton fenerine dönmüş kafamın sağına, soluna, kulağımın dibine baktım bir de gördüm ki Sadık Bey gelmiş, ‘ilham’ nam-ı hesabına. Hatırlı dost: Sadık Civelek.
Sadık Bey gelirse, ben de ‘Çorap Söküğü’m ile bu köşeye gelirim efendim... Kafam estiği günler tıraş edeceğim, öyle anlaştık, veresiye.
Hoş buldum!
**
Sesimiz gazetesinin dünya döndükçe var olası patronu Sadık Bey, üç maddelik ev ödevi verdi:
1: Yel alsın, sel almasın,
2: İktidar olsun, iktidarsız kalmasın.
3: Politikacı olsun, politika kokmasın.
Peki, dedim. Peki. Zira bir büyüğümüzün “Kasaptaki ete soğan doğramam” sözü kulağıma küpedir ama kirazdan. Bu sebepten “3 N”yi :“Neden, Niçin, Niye” diye sormayı bıraktım. Peki.
**
Bip… Bip… Bip:
“Lisansınızın süresi yakında dolacak” uyarısı veren bilgisayarımı açtım. Ne yazmalı? Nasıl yazmalı? Var anlat anlatabilirsen halini âleme!
Aklıma ilk düşen sözcükleri hemen döktüm ki devamında gelecek tümcenin yeliyle savrulmasın: Yellenmek deyip geçmeyin efendim, ne karizmaları yerle bir etmiştir! Ödev bir…
Dünya ahvaline ve insanlığın haline baktığımızda görüyoruz ki, iktidar gelin gibidir, kendine ortak istemez. Bu da iki…
Politikacılar hakkında ise ansiklopediye baktım:
“Politikacılar her yerde aynıdır. Nehir olmasa da köprü yapma sözü verir.” Etti üç...
Mission completed.
**
Şimdi gelelim lafın kuyruğunu bağlamaya.
Bu memleket uzun laftan battı. Bu sebepten bu kadar cırlamak bana yeter. Müsaadenizle. Malum gazetecilik, daha gidilecek, ‘konuk yazıcı’ olunacak yerler, gazeteler var, sözüm var.