Çorap Söküğü
BU NE YAMAN ÇELİŞKİ ANNE?
Kapı, pencere açık… Yine ben geldim. Yine, yeniden…
Ses etmeyin öyle… Kapıyı kapatırsanız bacadan girerim. Bacayı tıkamayın sakın, pencereden girerim… Sakın ha, pencereye duvar örmeyin, sakın... Çiviyle arabanızı çizerim, ön lastiğinizi pıçaklarım, arka lastiğinizi pıçaklarım, salon camınızı taşlarım. Sonra “söylemedi” demeyin.
Tanrı misafiriyim. İkramınızı yapın. Arıza çıkarmayın, maraza çıkmasın.
Anlaştık…
**
Bu sıralar gönlüm şiire düştü…
Şiir seviyorum. Şiir seveni seviyorum. Peki ya şair? Şair sevilmez mi?
Aşk ve sevda şiirlerinin devrimci şairi… Cemal Süreya sevilmez mi?
“Baktım gülüşünden güzel şiir olur, ben de sevdim gitti.”
**
Dedim ya: Şiir severim ama öyküleri de severim. Öykü yazanları severim. Hele öykücünün şiir sevenini pek severim… Türk öykücülüğünün ilk akla gelenlerindendir Sait Faik.
“Şiir seven kişi kötü olamaz” demiş usta. Ardından eklemiş: “Şiir seven kişi, cinayet minayet işlemez.”
Böyle demiş usta, Sait Faik böyle demiş…
Vaktizamanında öyleymiş: Şiir seven kişi, cinayet minayet işlemezmiş.
**
Tutkuyla sevdiğimiz yalnız ve güzel ülkemize…
Sevdayla bağlandığımız sahipsiz şehrimiz Mersin’e göz gezdirdiğimizde; şehircilik adına işlenen pek çok cinayet görüyoruz.
Şu halde yalnız ve güzel ülkemizi, sahipsiz Mersinimizi yönetmiş ve yönetenlerin şiir sevmediği sonucunu çıkartabilir miyiz?
Çıkartabiliriz!
**
Karamancılar Konağı, güncel tartışma konusudur sahipsiz şehrimizin.
Akdeniz Kent Konseyimiz, Atatürk’ün, milli mücadelenin ilk işaret fişeklerini attığı tarihi yapımızın “Kuvayımilliye ve Kurtuluş Müzesi” olarak hizmet vermesini tartışmaya açtı birkaç gün önce.
Hatırlatayım… Mersin Büyükşehir Belediyemiz, restorasyonu devam eden bu tarihi yapıyı “Mersin Mutfak Kültürü Evi” adıyla hizmete açacak.
Nasıl, ne buyurdunuz?
“Akıl tutulmasına” mıdır isyanınız?
Gönlünüzü ferah tutun. Ben de öyle söyledim zaten, sözlerim kayda geçti: Akıl tutulması!
**
Akdeniz Kent Konseyi Başkanı Mustafa Erim herkesi davet etti: “Karamancılar Konağı hakkında söyleyecek sözü, önerisi olan buyursun gelsin” dedi.
Nerede bir tümsek görsem koşup maydanoz ektiğimden ben de gittim. Ağzım var ben de konuştum.
Hatta giderken sosyal medyada yaptığım çağrıya ses veren iki duyarlı ağabeyimin (Bülent Akbaş, Erkan Özaydın) görüşlerini not ettiğim parasetamol prospektüsünü de cebimde götürdüm.
Solumda Bekir Algüllü sağımda aynı yolun yolcusuyuz Abdullah Abi oturuyor, Abdullah Ayan. Cebimden prospektüs çıkardığımı görünce sordu Abdullah Abi: Bu ne?
“Abi” dedim, “Parol… Parasetamol…” Üç numaralı bakış fırlattı.
**
Neyse efendim… Söz sırası bana gelince notlarımı bir de prospektüsü açtım. Karamancılar Konağı’nın “Kuvayımilliye ve Kurtuluş Müzesi-Uray Ticaret Merkezi” adıyla Mersin’e armağan edilmesini önerdim.
Söylediklerim görüntü ve ses kaydıyla sabittir. Değerli hocamız Mustafa Erim’in gözünün içine bakarak şunu da söyledim:
“Burada alınacak ve Mersin Büyükşehir Belediyemize iletilecek tavsiye kararının altına Sayın Vahap Seçer’in Mersinimizin düşman işgalinden kurtarıldığı gün, 3 Ocak’ta yaptığı tarihi açıklamasını da mutlaka ekleyin.”
**
Erim hoca, gözlüğünü düzeltti, kaleminin üstüne parmağıyla bastırdı “çıt” sesi duyuldu: Çıt. Ben de çıtlayıp Seçer’in sözlerini okumaya başladım. Şöyle konuşmuş Mersin Büyükşehir Belediye Başkanımız:
“Tarihimizi bilmezsek yolumuzu asla bulamayız.
Biz bu kadim topraklarda özgür ve kardeşçe yaşadık, yaşıyoruz ve yaşamaya devam edeceğiz. Bütün tarihçilerin dikkatini çekmek istiyorum; Mustafa Kemal, 5 Kasım 1918’de Mersin’deydi. 19 Mayıs 1919’dan çok önce… Kurtuluş Savaşı’nın hazırlıklarına işte o gün burada, Karamancılar Konağı’nda gizli toplantı ile başlandı. ‘Asıl savaş şimdi başlıyor’ diyerek Ulusal Kurtuluş Mücadelemizin ilk adımını bu topraklardan attı.
Bugün restorasyonunu yaptığımız Karamancılar Konağı’ndaki o toplantıdan Türkiye’nin kurtuluş reçetesi çıktı. Mersinliler olarak işte o gün sesine ses verdik Mustafa Kemal’in. İşte bu nedenle, Mersin’in kurtuluşu, sadece bir şehrin kurtuluşu değildir. Mersin’in kurtuluşu tüm Çukurova’nın, Anadolu’nun ve hatta bir vatanın kurtuluşudur.”
Sayın Seçer böyle demişti.
Ne hazindir ki aynı Seçer, “Türkiye’nin kurtuluş reçetesi çıktı” dediği Karamancılar Konağı’nı bugün “Mutfak Kültürü Evi” yapıyor.
**
Ve sonra herkesi dinledim. Bilmiyordum, geç öğrendim. Ekmek parası derdine düşüp evim de gönlüm de Mersin’deyken… Gelgelelim bedenim Anadolu yollarındayken… İşte o yıllarda… Karamancılar Konağı’nın gastronomi ve/veya mutfak kültürü evi olarak hizmet vermesini dönemin Mersin Kent Konseyi Başkanı Yasmina Lokmanoğlu önermiş.
Bilmiyordum, geç öğrendim.
Vahap Seçer anlaşılır, uygun, yerinde, makul, isabetli bulmuş olmalı ki hayata geçirme kararı almış.
**
Sayın Vahap Seçer her siyasetçi gibi yanında kalabalığı seviyor… “Şiir sevmiyor” demiyorum, merak düşüyorum: Şiir sevmiyor mu yoksa?
Çok severim, sayarım, ablamızdır… İyi niyetinden asla kuşku duymam, yok olmakta olan bir binayı ayağa kaldırma çırpınışıyla bir öneri sunmuştur. Gayret güzel ancak öneri yanlıştır. Bu konuda ayrı gayrıyızdır. “Mina Abla şiir sevmiyor” demiyorum, merak düşüyorum: Şiir sevmiyor mu yoksa?
**
Meslek büyüğümüz Ali Adalıoğlu, yazılarını “Sözün Özü” diyerek bitirir: Sözün Özü.
Yılların tecrübesi… Demek ki “sözün özü” önemli.
Ali Abimizden ödünç alayım, bir defalığına. Size söz, eskitmeyeceğim.
Sözün Özü:
“Bütün tarihçilerin ve Sayın Vahap Seçer’in dikkatini çekmek istiyorum: Tarihimizi bilmezsek yolumuzu asla bulamayız. Türkiye’nin kurtuluş reçetesi Mustafa Kemal’in Karamancılar Konağı’nda yaptığı gizli toplantıda çıktı. Mersinliler olarak işte o gün sesine ses verdik Mustafa Kemal’in.
İşte bu nedenle, Mersin’in kurtuluşu, sadece bir şehrin kurtuluşu değildir. Mersin’in kurtuluşu tüm Çukurova’nın, Anadolu’nun ve hatta bir vatanın kurtuluşudur.”
**
Bitirirken…
Sizi de şiir sevenler saflarına bekliyoruz Sayın Seçer, Turgut Uyar’ın “Göğe Bakma Durağı”na…
Mersinliler o gün ses vermişti Mustafa Kemal’in sesine.
Siz de ses verin Sayın Seçer, bugün Mersinlilerin sesine!
Cemal Süreya dedim, Sait Faik dedim, Turgut Uyar dedim bir de Yusuf Hayaloğlu diyeyim:
Bu ne yaman çelişki anne?