Çorap Söküğü
Hıhh!..
“Söylemiştik” demeyeceğim ama demiştik.
“Ben” demiştim, “sen” demiştin, “o” demişti kim bilir kaç kez… Hani şu, “kıytırık” yerel medyada “biz” demiştik birkaç kalem, dinletememiştik!
Niye?
“Sen”i, bir de “o”nu bilemem Hayati, bilemem Tahsin ama benim sakalım yok. Ciddiye alan yok, önemseyen yok, kıymet-i harbiyesi yok lafımın lakırdımın!
Oysa, “Herkes pusuda bekliyor, ‘Hıhh!’ diyeceği saati bekliyor.” diye dikkat çekmişim “Dünya Barış Günü”nde, ta 1 Eylül’de…
Satır başı yapmış, tırnak açmışım sonra…
Aziz Nesin ustanın ‘Az Gittik Uz Gittik’ eserindeki durum tespitini giydirmiş, kuşandırmışım tırnak arasına.
Nerede? “Kıytırık” yerel gazetede.
Başka nerede? Sosyal medyada:
SAYIN VAHAP SEÇER, SÖZÜM SİZEDİR!
“Herkes pusuda bekliyor, büyüğünden küçüğüne dek herkes...
Çöpçüsü, bekçisi, tüccarı, biletçisi, kadını, erkeği ‘Hıhh!’ diyeceği saati bekliyor.
Herkes birbirine diş biliyor. Hayat boyu çektiklerinin acısını çıkaracakları günü bekliyor. O gün geldi mi, ‘Hıhh!’ diyecekler.
Herkes böyle, herkes… Yoksa birbirimize bu kadar kaba, sert, düşmanca davranır mıydık?”
**
Gün bitti, gece oldu… Gecenin matemini aşkıma örtüp sardım Leyla. Üzgünüm Leyla!
Makamları vardı, danışmanları vardı, kılavuzları vardı fiyakalı! Ana akımda dostları vardı. Hepsi de janjanlı!
Fakat gelgelelim hiçbir zaman bizim duyduklarımızı duymadı o makamdakiler, o danışmanlar, kılavuzlar, fiyakalılar. Kulakları sağırdı!
Bizim düşündüklerimizi düşünemediler!
Biz düşündük, düşünülmüş halde, kendilerine anlattık dinlemediler, küçümsediler!
Oysa kel görünüyordu! Ben görüyordum, sen görüyordun, o görüyordu “kıytırık korosu” biz görüyorduk: Geliyordu gelmekte olan!
Şimdi okuyor, işitiyor, izliyorsun Nalan: “Hıhh!” çeken çekene Mersin Büyükşehir Belediyesi’ne: “Hıhh!”
Ne dersin, bıyık mı bıraksam Kıymet?