Çorap Söküğü
CUFCUF BABA
Bir varmış, bir daha varmış…
Yalan dünyanın öbür ucunda; 7 ova, 4 vadi, 44 yayla, 5 akarsu, 7 göl, 3 baraj gölü, 5 gölet, 13 dağ, 5 tepe, 2 geçit, 3 obruk, 24 mağara, 6 şifalı su kaynağı, 2 şelale, 13 ilçe, 13 milletvekili, 14 belediye başkanı, 79 da belediye meclis üyesi bulunan şehirde…
Siyasi kariyeri, parti liderinin iki dudağı arasında sıkışan vekillerin doldurduğu parlamento toplanmış…
Dalkavukluk yolunda düz tavana tırmanan, gazetecilik ilkelerinden elini eteğini çekmiş, gününe göre yol tutmuş medyayı sallamayan ama…
Önüne gelene parmak sallayan Parlamento Reisi, konuşması sırasında bir vekile “Sayın” diye gürlemiş.
Bu gürleme karşısında “Sayın Vekil”, haklı olarak ok gibi ayağa fırlayıp, “Sayın demeyin” diye ünlemiş.
Bunun üzerine Reis, haklı olarak “Ee ne diyeyim?” diye sorunca, bu kez “Sayın Vekil” haklı olarak sinirlenmiş: “Ben de size Bay derim.”
Eee haliyle Reis de üzerine üzerine sökün eden “Bay” sözcüğü üzerine “Sayın Vekil”e sinirlenip oturuma ara vermiş. Haklı olarak!
Anlayacağınız şekerim, canım ciğerim; doluya koy almaz, boşa koy dolmaz bi durumlar. Eskiler buna “Abesle iştigal” derler, yani “boş işlerle” uğraşmak.
Nasıl efendim, ne buyurdunuz?
Ha o mesele: Ayağa değmedik taş, ava gelmedik kuş, başa gelmedik iş olmayan memlekette önce ekmekler bozulmuş, sonrasında her şey!
**
Hikâye bitti. Bu kadar yeter. Malum ya, gazetecilik. Daha gidilecek yerler var: Önce “Cufcuf Baba” türbesine çul çaput bağlamaya… Oradan trenle dosdoğru Tarsus’a.
Neden mi Tarsus?
Ee boşta yazarım, boşta gezer gibi. Bu soruyu da müsaadenizle “bay” geçeyim.
Tamam, tamam kızmayın hemen: Fındık lahmacuna.
Gelişmelerle tekrar karşınızda olacağım. To be continued. Dağılabilirsiniz.