Çorap Söküğü
Olsun gözüm olsun!
“Şimdi saat sensizliğin ertesi.”
Çayı şekersiz, kahveyi sade.
Çorbayı tuzsuz, rakıyı susuz içiyorum.
Artık devir ekonomi devri.
*
“Mülteci isteklerim oldu ara sıra biliyorsun.
Şimdi iyi niyetlerimi bir bir yargılayıp asıyorum.”
“Az söyle, çok dinle.”
“Çoğu zarar, azı karar” modundayım artık.
Harflerden, sözcüklerden, tümceden tasarruf ediyorum.
Şimdi devir ekonomi devri biliyorsun.
*
Zaten önceden.
Epeydir.
Haylice.
Çoktandır porsiyonları küçültmüştüm.
Lokmalarımı sayarken Balat’ın renkli merdivenlerini ağır ağır çıkıyorum.
*
“Avutulmuş çocuklar sustu.”
Artık devir ekonomi devri.
Okeye dönmüyorum. Göbek taşı geldi mi deviriyorum ıstakayı.
Saymadım kaç gün oldu. Sahaya “2 Mars 1 Oyun” taktiğiyle çıkmayı bıraktım. “Damlaya damlaya göl” olsa da tavlada şiarım; kadehim “pavyon dublesi” , “duble” , “komiser dublesi”, “başkomiser dublesi” olsun! Olsun gözüm olsun, ne olacaksa olsun!
*
Minibüsten ineli…
Belediye otobüsüne bineli hayli zaman oldu.
“İtibar, itibar” dese de kimileri.
Ben tasarruf ettim, minibüsten indim otobüse bindim. Şöyle de bir kılıf uydurdum: Toplu ulaşım gibisi yok!
*
Bizim mahallede…
Kıymet Gökçe, Hüseyin Kar bir de “Coşkun” Bekir’le gezer oldum.
Olsun gözüm olsun, “üçü bir yerde” dostun olsun! Bulunsun: Üçünün arabası var!
*
Ha bir de…
Kasım yağmurları başladı.
Yoldaş gibi yoldaş… Gibisi fazla… Usta gazeteci Bülent Ufuk Ateş ağabeyle “Çınar”lı yıllardan sonra Güney’de buluştum. Yağmur berekettir, hoş buldum!
Olsun gözüm olsun, üzüm bağı olmasa da “yaş üzüm suyunda müseccel marka” Bülent Ufuk Ateş gibi müstahsil dostun olsun!
*
Mektubuma son verirken…
“İşi gücü olanlar çoktan gitti.”
Ey Ahmet Kaya!
Şimdi saat sensizliğin ertesi.
Sana, Yusuf Hayaloğlu’na selam olsun!
Radyoda bir şarkı çalıyor, o da bize “ayrılığın hediyesi” olsun.
“Olsun gözüm olsun, ne olacaksa olsun!”