YEREL KELİMELER-22
Kaldığımız yerden devam edelim. Yerel kelimeleri yazmaya ve nasıl kullandığımızı örneklemeye çalışıyorum. Sizlerde bildiğiniz kelimeleri yorumlar bölümünde yazarak destek verebilirsiniz.
UÇKUR: Şalvar kemeri. Şalvarda veya iç donlarda kullanılan kendi kumaşından veya gaz lambası fitilinden ya da kalınca bir ipten yapılan şalvarın belde durmasını sağlayan şerit ip.
Kıç kısmetten çıkarsa uçkur kırk yerinden koparmış.
Uşkur eydden kısa olmuş. Temelli ucucuna zor gelişiyor.
UÇLANMAK: Birini çok gönüllü olmasa da bir nimete ortak etmek. Sormadan birinin nimetine ortak olmak.
Oğlum goltukdaannarada çay getir de uçlansınglar bari…
Açılında hu öksüz çocukta ıycık uçlansın bari.
UFRA: Kepeği fazla kalın öğütülmüş un, arpa unu.
Unu eleyivir ufralık çıkar ortaya.
Bezeleri ufraya bireylemek batırında öyle yazın. Oklaaya yapışaağalmasıng.
ULAMAK: Eklemek. Aynı cins şeyleri peşpeşe veya yan yana birleştirmek
Anam benim çeyize evde kırpıntılardan keleşlik bir ulama dikivirmiş.
Hendee ipleri çözgüye geçirikene birbirine ulayıvir.
UĞUNMAK: Acıdan derinden derine sessizce feryat etmek.
Adam ayaanda çiban yüzünden esas uğunubatır.
Uğuna uğuna gözyaşı döke döke gitti ırametli.
ULUK: Pis beceriksiz. Elinden iş çıkmaz. Uyuşuk.
Yengi gelin esas uluğun biri çıkdı nahıl idiceez bilmem.
Yakanıng uluğu beriğelde sende ıycık bişeyler öğren.
URUP: Çeyrek. Dörtte bir.
Esgiden urub külüğüng içine bi helve köserdik eyi datlı olurdu.