Çorap Söküğü
Rüzgâr vurdu, etek savruldu
Katolik okulunda öğrenciler yemek saati gelince yemekhanede sıraya girmiş.
Bakmışlar ki rahibelerden biri meyve çanağındaki kırmızı elmaların üzerine bir not yapıştırmış:
-Sadece bir tane alın. Tanrı bakıyor!
Notu okuyan bir öğrenci tatlı tabağındaki çikolatalı kurabiyelerin üzerine şöyle yazmış:
-İstediğiniz kadar alın. Tanrı elmalara bakıyor!
*
Her ne hikmetse uzun boylu konuşmayı beceremem.
Laf üstüne laf koymakta, kelime cambazlığı yapmakta cahil sayılırım.
Gelgelelim aklıma takılanları anlatmazsam uyuyamam.
Rüzgâr vurdu, etek savruldu, mal meydanda: Memleket çapaçul, memleket yangın yeri!
“İnsan” kılığındaki koca koca çapulcular, ulu orta voli vurarak geleceğimizi çaldı.
Halk aç biilaç.
Halk İki büklüm.
Halk yorgun.
Halk perişan.
Şehirleri, sokakları, kaldırımları dolduran ahalinin beti benzi atmış, solmuş, kireç kesmiş.
*
Vaziyet böyle böyleyken…
Envaiçeşit dalavereyle parsayı toplayan vurguncuya amiyane tabirle, halk ağzıyla desek ki “Tanrı’dan kork!” bir yararı olur mu?
Bu yaşıma geldim Tanrı’dan korkan vurguncu görmedim, şahit olmadım. Hep alavere dalavere hep yalan dolan hep hile hurda hep dolap dümen.
Haksız mıyım?
*
Bitirirken…
Demem o ki kırmızı elmalardan sadece bir tane alın. Tanrı bakıyor!
Demem o ki geleceğimiz çalınırken yağmur yağıyor, seller akıyor, Arap kızı camdan bakıyor!
Yani demem o ki cancağızım, geleceğimiz çalınmışken kurabiyenin lafı bile olmaz!